Özdağ, sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanıp Silivri Cezaevi’ne gönderilmesinin ardından yaptığı açıklamada, yaşadığı sürecin sadece kendisine değil, Türkiye'deki genel hukuk sistemine dair ciddi endişeleri gündeme getirdi. Özdağ, şu şekilde konuştu: "Türkiye'de uygulanan hukuk, iki farklı çizgide işlemekte. Bu bir hukuk katliamıdır. Cumhurbaşkanına hakaret iddialarıyla gözaltına alındım, ancak hemen ardından sosyal medya paylaşımlarım gerekçe gösterilerek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekle suçlandım. Bunu, Ergenekon operasyonunun sekizinci dalgası olarak değerlendiriyorum."

Zafer Partisi Liderinin Tutuklanma Süreci

Zafer Partisi Genel Başkanı, 2025 yılı itibariyle gözaltına alındığında yaşadıklarını da detaylı bir şekilde aktardı. Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gözaltına alındığı süreçte, bir süre sonra dosyaların Kayseri’ye gönderildiğini ve söz konusu suçlamalarla ilgili herhangi bir delil bulunmadığını belirtti. Ayrıca, attığı tweetlerin önemli bir kısmının milletvekili olduğu döneme ait olduğunu ve bu paylaşımlarda yalnızca hükümetin politikalarının sonuçlarına dikkat çektiğini vurguladı.

Özdağ, yaşadıkları sürecin hukuki bir sistemin katledilmesi anlamına geldiğini söyledi. "Bize uygulanan bu durum, geçmişte sadece ABD’de ya da Almanya’da görülen bir yaklaşımı hatırlatıyor. Bir ikili hukuk sistemi ile karşı karşıyayız ve bu durumun yansıması, adaletin bir katliam seviyesine gelmesidir" şeklinde konuştu.

Özdağ, CHP heyetinin kendisini Silivri Cezaevi'nde ziyaret ettiğini de duyurdu. Ziyaret sırasında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer gibi isimler yer aldı. Bu ziyaret sırasında Özdağ, kendisini ziyarete gelen heyetle görüşerek, yaşadığı süreci ayrıntılarıyla paylaştı. Ağbaba, ziyarete ilişkin yaptığı açıklamada Özdağ’ın Amerika’daki 1970’lerdeki "beyazlar ile siyahlar" arasında uygulanan ayrıcalıklı hukuka benzer bir durumu yaşadığını belirtti.

Ziyaretin ardından, Ağbaba Özdağ’ın, “ABD’de 1970'lerde beyazlarla siyahlar arasında hukuk farklıydı ve aynı şeyi biz de bugün Türkiye'de yaşıyoruz” sözlerini aktardı. Özdağ, yaşadığı hukuki süreci, tarihsel bağlamda Almanya'nın Varşova ve Paris'te uyguladığı ayrımcı hukuka benzeterek, bu durumu "halkı ayrımcılığa tabi tutan ve hukukun üstünlüğünü hiçe sayan bir yaklaşım" olarak tanımladı.

Özdağ, tutuklanma sürecinde de oldukça zorlayıcı bir ortamla karşılaştığını belirtti. Özellikle gözaltına alındığı sırada protokol yolunun kesildiği ve silahlı güçlerin restoranı basarak tutuklama işlemini gerçekleştirdiği bir ortamda yaşadıklarını dile getirdi. Ardından, İstanbul’daki Çağlayan Adliyesi’nde "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla tutuklanmasının ardından adaletin nasıl şekillendirildiğine dair endişelerini de dile getirdi.

Zafer Partisi Genel Başkanı, 2025 yılında hükümete karşı eleştirilerde bulunan bir siyasetçiye yönelik uygulanan hukuk sisteminin, geçmişteki "FETÖ" soruşturmalarıyla benzerlikler taşıdığına dikkat çekti. Özdağ, tüm bu gelişmelerin bir araya geldiğinde, Türkiye’de “ikili bir hukuk sisteminin” işlediği ve bunun sonucunda ise adaletin yok sayıldığı bir sürecin ortaya çıktığını vurguladı.

Son olarak, Özdağ, "Bugün karşı karşıya olduğumuz durum, adaletin ve hukukun iktidarın çıkarlarına göre şekillendirilmesi ve halkın tüm kesimlerinin bu hukukla yüzleşmesidir. 2025’te Türkiye, adaletin gerçek anlamda yok olduğu bir dönemi yaşıyor” diyerek, hukuk sisteminin halkı değil, sadece iktidar çıkarlarını koruduğunu söyledi.

Özdağ’ın bu açıklamaları, Türkiye’deki mevcut hukuk sistemi ve yargı süreçleri üzerine ciddi bir tartışma başlattı. Zafer Partisi Genel Başkanı’nın sözleri, sadece kendi tutuklanma süreciyle ilgili bir eleştiri olmanın ötesinde, ülke genelinde adaletin nasıl işlediğine dair derin bir sorgulama yarattı.

Kaynak: Kangal Gündem