Papa´dan Barack Obama´ya kadar uzanan uzanan bu selfie çılgınlığı farkında olmadan tüm insanlığı kendisine bağımlı hale getirdi.
Bir dijital fotoğraf makinesi ya da kameralı cep telefonu ile çekilen oto-portre fotoğrafı olarak tanımladığımız bu akım, önceleri; yalnız, asosyal bireylerin fotoğrafını çekecek kimsesi olmadığı için sıkça kullandıkları bir yöntem olarak biliniyordu.
Kaldı ki internet kafeler de ki web camlar bir ara vesikalık fotoğraf çekme görevi görüyordu sosyal ağlarda profil resmi yapmak için.
Şimdiler de ise bir yerde buluşup sosyalleşen insanların arkadaşlarıyla toplanıp beraberce çekilmesi moda olmuştur.
Aslında bu akım yıllardır süregelen bir eylem olmasına karşın selfie kelimesi ile popülerliğini artırarak eylemin önüne geçmiştir.
Hayatımızın bu kadar içinde olan, selfie çekilmeyene çeyrek altının verildiği son birkaç senede bu işe en çok sevinen şüphesiz garsonlar olmuştur.
Adamlar resim çekmekten kendi işlerini yapamıyordu.
Selfie sayesinde ‘´bir fotoğrafımızı çekebilir misiniz?´´ cümlesi de rafa kaldırılabilir.
Selfie sebebiyle dünya çapında onlarca ölüm vakası da yaşandı ne yazık ki.
Hindistan´ın batısında bulunan Maharaştra eyaletinin Mumbai kentinde 16 yerde selfie yapılması yasaklandı.
Yasak, geçen yıl bir genç bir kızın kendi fotoğrafını çekmek isterken denize düşüp boğulmasının ardından Mumbai polisi tarafından uygulamaya konuldu.
Mumbai polisi, yaşanan benzer kazalardan sonra yürüttüğü araştırmayla kentin çeşitli yerlerindeki tehlike arz eden yerleri belirledi.
Polis, genellikle kıyı şeridinde, riskli olduğu tespit edilen alanlarda selfie yapılmasının yasaklandığını duyurdu.
İnsanları gereksiz riskler almaya karşı uyaran polis, fotoğraf çekilmese bile riskli bölgelere girenlere bin 200 rupi (18 dolar) para cezası uyguluyor.
Merkezi ABD´nin San Francisco kentinde bulunan veri hizmet sağlayıcısı Priceonomics´e göre, Hindistan fotoğraf çekerken yaşanan ölümler konusunda birinci sırada yer alıyor.
Priceonomics´in verilerine göre, 2014´ten bu yana dünya çapında kaydedilen 49 kazadan 19´u Hindistan´da meydana geldi.
Bir üniversite öğrencisi şubat ayının başında selfie yapmak isterken baraja düşmüş, kendisini kurtarmak için suya giren arkadaşıyla beraber hayatını kaybetmişti.
2014´te de üç öğrenci hareket halindeki trenle selfie yapmak isterken trenin altında kalmıştı.
Aslında selfie´nin geçmişi 1840 yılına dayanmaktır.
Evet şaka değil, Amerikalı fotoğrafçı Robert Cornelius´un çektiği oto-portre fotoğrafı dünyanın bilinen ilk selfie´sidir.
Aslında çok eski değil 2-3 sene öncesine kadar kendisini çekip internette paylaşan biri resmin altına mahcup, biraz da suçlu bir halde ‘´ehe kendimi çektim, napayım çekecek kimse yoktu´´ tarzında enteresan yorumlar yapılırken şuan ise günün selfie´si, yemek keyfi, selfie boylum al yazmalım gibi açıklamalar yapılıyor.
Mazisi çok eskilere dayansa da selfie çılgınlığı 2014 Mart ayında gerçekleşen Oscar Töreninde sunucu Ellen DeGeneres´in bir anda Hollywood yıldızlarını arkasına alıp çektiği o meşhur resimle zirve yaptı.
Son 5 yıldır Oscar´a sponsor olan Samsung şirketi o resmi çekmesi için sunucu Ellen´e Note3 verdiği fakat Ellen´in çektiği o resmi iPhone´nundan paylaşması alay konusu olmuştu.
Twitter hesabından paylaştığı o resim 4 milyondan fazla retweet (paylaşım) alarak bu alanda Barack Obama´yı geçerek bir rekorun da sahibi oldu.
Mirror Gazetesi´nin haberine göre en çok selfie poz çekilen şehir Londra olarak belirlendi. New York´un ikinci olduğu listede ilk 10; Amsterdam, Barcelona, Paris, Berlin, Roma, Sidney, İstanbul ve Atina olarak sıralanıyor.
Bu akım dünyada o kadar popüler hale geldi ki Oxford Üniversitesi tarafından 2013 yılının kelimesi ilan edildi.
Tabi bu sırada biz de boş durmadık, Türk Dil Kurumu işini gücünü bırakıp, selfie´ye Türkçe bir karşılık aramaya başladı.
Bengil, Çekendi, Kendikem, Ferdi, Çeklaçek gibi adaylar atrasından sıyrılan ‘´özçekim´´ kelimesi TDK´daki yerini aldı.
Bakalım yakın bir zamanda sosyal medyada selfie´yi tahtından indirecek yeni bir akıma şahit olabilecek miyiz?
Ne dersiniz…?
ORHAN GÜNEŞ
