Tansiyon, kalbin kan pompalarken yaşadığı birtakım problemler sonucunda oluşan hastalıktır. Kalbin kan pompalama işlemi sırasında karşılaştığı basınç farklılıkları yüksek ve düşük tansiyonu oluşturur. Sistolik basınç ile büyük tansiyonu ifade ederken, diyastolik basınç ise küçük tansiyonu ifade eder. Sistolik ve diyastolik basınç bazı durumlar nedeniyle gereğinden fazla çıkar. İşte bu durumlarda hastada halk arasında bilinen adıyla “tansiyon çıkması” veya “tansiyon yükselmesi” gibi durumlar söz konusu olur.

Tansiyon belirtileri öncelikle hafif göz karartıları ve kısa süreli baş dönmeleri ile ortaya çıkar. Hastanın beslenmesine, alışkanlıklarına ve hareket durumuna göre yaşam kalitesi düştüğü için hastalık vücutta daha ileri bir seviyeye gelir. Bu durumda da belirtilerinin sürekli olarak kendini gösterdiği ve hastanın günlük yaşamının büyük ölçüde etkilendiği görülür. Hasta bayılmalar, sürekli baş dönmeleri ve göz kararmaları gibi sorunlarla karşılaşabilir.

Yüksek Tansiyon Nedir?

Yapılan tansiyon ölçümlerinde hastanın sistolik basınç değerinin 130/80 mm Hg ve üzeri çıkması durumunda hastaya yüksek tansiyon tanısı konulur. Yüksek tansiyonun bir diğeri adı hipertansiyon olarak bilinir ve kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunudur. Yüksek tansiyonun iki farklı türü vardır. Sekonder ve primer, bilinen hipertansiyon türleridir. Primer, hipertansiyonun en sık görülen türüdür ve hastalığın altına başka herhangi bir sebep yoktur. Sekonder ise yüksek tansiyonun en az görülen türüdür. Sekonder tansiyonun altında mutlaka başka bir hastalık vardır. Bu yüzden hastanın tedavi sürecine son derece sadık kalması, aynı zamanda da sekonder tansiyonun altında yatan diğer hastalığın nedeninin araştırılması gerekir.

Yüksek Tansiyonun En Sık Görülen Belirtileri

Tansiyon Belirtileri

Yüksek tansiyona yakalanan bir hastanın genetik yatkınlığının bu hastalığa çok yüksek olduğu görülür. Mutlaka yakın akrabalarında yüksek tansiyona rastlanır. Ayrıca 40 yaş üstü olmak, yıllardır sigara kullanıyor olmak ve diyabet, yüksek tansiyonun genetik yatkınlıkla birlikte ortaya çıkması için zemin hazırlamış olur.

Bu tür özellikleri taşıyan bireyler, baş dönmesi, baş ağrısı, kulak çınlaması ve bulanık görme gibi belirtiler ile karşılaşıyorlarsa, mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna tansiyon muayenesine gitmelidirler. Söz konusu belirtilerin yanı sıra normalden daha sık idrara çıkma, burun kanaması, kalp ağrısı ve kalp ritminde dengesizlikler de yüksek tansiyonun önemli belirtileri arasında yer alırlar. Bu belirtilerin kesinlikle göz ardı edilmemesi gerekir. Aksi halde yüksek tansiyon hastalığı kalp krizi, böbrek yetmezliği, beyin kanaması, körlük, beyin damarlarının tıkanması ve felç gibi hayati sağlık problemleri ortaya çıkabilir.

Düşük Tansiyonun Tanımı

Kan basıncı yani, kalbin pompalama işlemi sırasında diyastolik basıncın anormal bir şekilde düşmesi, düşük tansiyon hastalığının ortaya çıkmasına neden olur. Düşük tansiyonda, büyük tansiyonun değeri de önemlidir. Küçük tansiyonun basınç değeri 60 mm Hg altında olursa ve büyük tansiyonun basınç 90 mm Hg’nin altında olursa, kişinin düşük tansiyon hastalığına yakalandığı söylenebilir.

Küçük tansiyonun neden olduğu 3 farklı tansiyon türü söz konusudur. Sinirsel aracılı hipotansiyon, ortostatik hipotansiyon ve şoka bağlı hipotansiyon. Düşük tansiyonun ve türlerinin genel olarak yaşanan travmalar, yorgunluklar, uzun sürekli açlık vb. durumlarda görülür. Hastalık olarak değerlendirilmez ve halsizlik, yorgunluk, kısa süreli bayılma ve göz kararması gibi belirtilerle kendini gösterir. Hastaların ne olur ne olmaz bu tür belirtiler durumunda en yakın sağlık kuruluşuna giderek muayene olmalarında fayda vardır. Küçük tansiyonun altında önemli bir nedenin veya ciddi bir hastalığın olmaması, geçici olarak bu hastalığı yaşayan hastaların olumlu  bakmalarına neden olur. Ayrıca bu hastalığın tanısının konulduğu her hasta küçük veya yüksek tansiyonun belirtileriyle sıklıkla karşılaşır. İlaç kullanımı veya diğer tedavi unsurları, belirtilerin azalmasına yardımcı olur.

Editör: Öznur Dede