Uzun zaman önce, dünya yaratılmadan, insanlar dünyaya ayak basmadan önce, iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez vaziyette dolanıyorlarmış. Bir gün, toplanmışlar ve her zamankinden daha fazla canları sıkkın oturuyorlarken; Saflık ortaya bir fikir atmış; Şefkat, ayın boynuzuna asılmış… İhanet, çöp yığının içine girmiş… Sevgi, bulutların arasına kıvrılmış… Yalan, bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış… Tutku, dünyanın merkezine gitmiş… Para hırsı, bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış… Aşkın dışında, bütün iyi huylar ve kötü huylar o ana kadar zaten saklanmış… Aşk, kararsız olduğu gibi, nereye saklanacağını da bilmiyormuş. Bu bizi şaşırtmamalı çünkü hepimiz Aşk´ı saklamanın ne kadar zor olduğunu biliriz. ...Ve Çılgınlık 95, 96, 97... ye gelmiş ve 100´e vardığı anda, Aşk sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış. ...Çılgınlık bağırmış "Önüm, arkam, sağım solum sobe, geliyorum!" ...Ve arkasını döndüğünde, ilk önce Tembelliği görmüş, o ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş. Çılgınlığın kulağına fısıldamış; Haykırıştan sonra, Aşk elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış, parmaklarının arasından sicim gibi kan akıyormuş, gözlerinden… Çılgınlık Aşkı bulmak için heyecandan Aşk´ın gözlerini çatal sopa ile kör etmiş... - "Ne yaptım ben? Ne yaptım ben?" diye bağırmış. - "Seni kör ettim. Nasıl onarabilirim?" ...Ve Aşk cevap vermiş; - "Gözlerimi geri veremezsin. Ama benim için bir şey yapmak istersen, benim kılavuzum olabilirsin." ...Ve o günden beri, Aşkın gözü kördür ve o günden beri Çılgınlık da her zaman onun yanındadır… |