Ekonomide bazı işler ters gidince ülke genelinde konkordato(iflas anlaşması) haberleri çokça sıkça çıkmaya başladı. Hele ki bugünlerde Bursa’da dev holdinglerin konkordato verecekleri söylemleri de acayip artmış durumda.
Ticarette büyümekte var, riskler alıp batmakta var. Bu ticaretin kurallarından biri. Ancak son zamanlarda bir tartışma vatandaşlar arasında sıkça dillendirilmeye başlandı.
Hani ağzıma yapışan devletin babalığı tartışılıyor yani. Tabi bu tartışmalar boşuna değil.
Diyelim ki bir firma iflas başvurusu yapıyor. Devlet önce bu firmayı borçlularına karşı bir süre koruma altına alıyor. Yeter ki çark dönsün diye yapılan bu uygulamada tedarikçi firmaların borçları öteleniyor. Yani bir bakıma dokunulmaz hale getiriliyor.
Devletimizin ilgili kurumları, konkordato alan firmanın kurtulma şansının imkansız hale geldiğini gördüğünde iflasını kabul ediyor. İşte her şey bundan sonra başlıyor.
Aylardır alacağını bekleyen tedarikçiler ve işçiler bir anda taca çıkıyor. Belki de alacağı tazminatla bir ev, bir araba alma hayali kuran o’nca işçi ya da alacağı tazminatla düğün yapma hayali kuran yüzlerce genç ortada kalıyor.
Diyebilirsiniz ki, en azından iflası verilen firma satılır, buradan gelecek parayla bu mağduriyetler giderilir. Firmayı güvenceye alan devlet baba, tedarikçileri ve işçileri niye mağdur etsin ki? Haklı soru ama cevabı başka.
Devletin sistemi buna müsaade etmiyor. Devlet satışı yapılan firmadan gelen ücretle önce kendi alacaklarını kurtarıyor. SGK, Vergi gibi alacakların tahsili yapıldıktan sonra geriye de zaten bir şey kalmıyor. Çünkü atmaca gibi bekleyen bankalar var sırada. Gelecek para her şeye yetebilecek güçte olsa zaten iflası verilmez.
Onlarca yüzlerce tedarikçi ve tazminat bekleyen işçiler, avuçlarını yalar hale geliyor. İşte sorulması gereken esas soru şu bence?
Devlet burada babalık mı yoksa fırsatçılık mı yapıyor?
İşte bu sorunun dillerde fazlaca dolanması hiç olacak iş değil. Büyük bir medeniyete sahip olan ülkemiz, gücüyle kuvvetiyle hep dimdik ayakta oldu. Yedi düvele ve içeride ki hainlere rağmen hep 18 yaşında kaldı.
Bugün 85 milyon insanın en az 70-80 milyonu devletiyle gurur duymaya devam ediyor. Ancak ticaretinde işleri kötü giden firmaları kollamaya çalışmak ne kadar babalıksa, iflas sonrası yapılması gerekende şey o olmalıdır diye düşünüyorum.
Peki siz ne düşünüyorsunuz merak ediyorum?