Ah şu zaman ve sıkça kullandığımız kelimelerden olan zamane. Gençliğimizde büyüklerin dilinden düşmeyen zamane kelimesi her dönem için geçerli olan şikayet unsuru adeta.
Ancak bizlerde gençliğimizde ki yaşlılar gibi şimdiki gençlik konusunda şikayetlerimizi anlatırken gençliğimizde büyüklerimiz gibi:
“Biz gençken büyüklerimizin yanında el pençe divan gibi dururduk!” Ve bir diğeri:
“Haklısın arkadaş. Şimdi ki gençlik büyüklerine karşı saygıdan nasibini almamış.” Bir diğer büyüğümüz ise çıtayı biraz yükselterek:
“Zamane kardeşim! Zamane! Biz büyüklerimizin yanında ağzımızı dahi açmaz, onlar konuşur biz dinlerdik. Asker gibi idik Vallahi!”
Evet, zaman hep aynı zaman da tek sıkıntı zamanede! Bu günkü konumu neden zamaneye getirdiğime gelince:
Geçenlerde halk otobüsüne bindim. Otobüs tıklım, tıklım dolu! Oturanların çoğusu on üç, on dört yaşlarında gençler idi. Benden daha yaşlı bir adam bindi. Ancak bu gençlerden hiç biri oralı bile değil. Sonun da dayanamayıp ben müdahale ettim. Nihayet zahmet buyurup biri kalktı adamcağızı oturttuk. Bizim söylemlerimizi duyan otobüs sürücüsü otobüstekilere seslenip:
“Gençler lütfen yaşlılara yer verin!” diye seslenmesine rağmen, otobüste bir vurdumduymazlık almış başını gidiyor. Birçoğu elindeki cep telefonu ile oynuyor. Kimi camdan dışarıyı seyrediyor. Kimi de uyuma numarasına yatıyor.
Sonunda kucağında bir çocuğu ile olan bir bayan bana dönüp:
“Amca, ben ileri de ki durakta ineceğim gel benim yerime otur.” dedi. Bende:
“Sağ ol kızım. İneceğin durağa kadar ayakta giderim. Senin kucağında çocuğun var otur sen yerine. Baksana sözüm ona gençler bizden daha yaşlılar kılları bile kıpırdamıyor!” Otobüsteki diğer kişiler sanki benim bu konuşmamı bekliyormuş gibi gençlere ver yansın edince bir kısmı bu aymazlıktan uyanır gibi silkinip benim gibi olan diğer yolculara yer verdiler.
Şimdi bu yazıyı neden yazı yorumun ikinci kısmına gelelim:
Anladığım kadarıyla bu çocuklar aileleri tarafından iyi eğitilmemişler. Eğitimi de öğretimi de biz önce aileden alır sonra okullarımızda yurttaşlık bilgisi derslerinde eğitilirdik. Şimdilerde bakıyorum okullarımızda sadece öğretim var. Eğitim işi ise maalesef rafa kalkmış gibi. Ben öğretmenlerimize kabahat bulmuyorum. Çünkü öğretmen bırakın birine bir tokat atmayı ikaz edici bir söz bile söylemeye ya korkuyorlar veya çekiniyorlar.
İşte gelelim yine bizim zamanımıza: biz okulda bir yanlış iş yaptığımızda hem öğretmenimizden dayak yerdik. Hem de evde babamızdan dayak yerdik. Ben ne öğrendim ise liseye kadar öğretmen ve babam korkusundan öğrendim. Şimdilerde bakıyorum, TV de yarışma programlarında üniversite bitirmiş veya okumuşlara benim bildiğim bilginin onda birini dahi bilmiyor.
Haydi gelin şimdi bizim zamanımız ile şu an ki zamanın kıyaslamasını siz yapın…