Rahman ve Rahim, iyiliği sonsuz ikramı bol olan Allah’ın adıyla! Sevgili YILDIRIM GAZETESİ dostları, sizleri Allah’ın selamı ile selamlıyorum.
Şaban ayının 15. Gecesi (17 Mart 2022) Berât Gecesidir.
Berât Arapça berâe-berâet kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Berât, “İki şey arasında ilişki olması; kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğün bulunmaması” anlamına gelir. Şaban’ın on beşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak bu geceye Berât gecesi denmiştir.
Berât gecesi Müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi adet halini almıştır. Hz. Peygamber’in bir rivayete göre: “Şaban ayının ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecr doğana kadar. Yok, mu benden af isteyen, onu affedeyim. Yok, mu benden rızık isteyen rızık vereyim. Yok, mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim. Yok, mu şöyle, yok mu böyle der” buyurmuştur. (İbn Mâce. İkâme 191) ancak eserlerinde bu hadislere yer veren Tirmizî ve İbn Mâce, bunların sened yönünden zayıf olduğuna da işaret etmektedirler.
Bu rivayetlerle, Hz. Peygamber’in Şaban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihya ettiğine dair diğer rivayetleri göz önüne alan bu âlimler, bu geceyi namaz kılarak, Kur’an okuyarak ve dua ederek geçirmenin sevaba vesile olacağını belirtmişlerdir. Ayrıca bu geceye mahsus olmak üzere belli bazı ibadet ve kutlama şekilleri ihdas edip adet haline getirmenin ise dinde yeri bulunmadığını söylemişlerdir. Kaynakların belirttiğine göre, Berât gecesine ait özel bir namaz yoktur. Gazzali bu gece her rekâtında Fatiha’dan sonra on bir İhlas okumak suretiyle kılınacak yüz rekât veya her rekâtın da Fatiha dan sonra yüz İhlas okunan on rekât namazın çok sevap olduğuna dair bir rivayet naklettiği halde, (İhyal, 203) İhya’u Ulumi d din deki hadisler, tenkide tabi tutan Zeynüddin el-İraki ile Nevevi bunun aslının olmadığını söylemişlerdir. Bu namazın Bid’at olduğunu kaydeden Nevevi, bu konuda ki rivayetlere aldanılmaması gerektiğini söylemektedir. (El-Mecmu, IV 56). Ali el Kâri de bu rivayetin uydurma olduğunu belirterek Berât gecesi namazın 400 (1010) yılından sonra Kudüs’de ortaya çıktığını kaydetmektedir. (El Esrarul Merfu 462) Bu namazın ilk defa 448 (1056) yılında Kudüs’de Mescid-i Aksa’da kılındığına ve zamanla yaygınlık kazanarak sünnet gibi telakki edildiğine dair bir rivayet de nakledilmemektedir. (Ali Mahfuz s. 288).
Duhan süresinde (44/3) Kur’anın mübarek bir gecede nazil olduğu ifade edilmektedir. İslâm âleminin çoğunluğuna göre burada işaret edilen gece Kadir gecesidir. Çünkü diğer ayetlerde Kur’anın Ramazan ayında ve Kadir gecesinde indirildiği belirtilmektedir. İkrime b. Ebu Cehil’in de dâhil olduğu bir grup âlim ise, Duhan süresinde ki ayetle Berât gecesine işaret edildiği kanaatindedirler. Bu takdir de Kur’anın tamamının Berât gecesi Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına indiği, Kadir gecesinde de ayetlerin peyder pey inmeye başladığı şeklinde bir yorum ortaya çıkmaktadır.
Bu gecenin bize sunduğu fayda, manevi iklimde yüce Rabbimiz’in ilâhi mesajına kulak vermekle, ahlâki erdemleri hayatımıza yansıtmakla mümkün olacağını bilmemiz gerekir. Gönüllerimizin müstesna bir coşku yaşadığı bu gecede her türlü ayrılık ve ayrımcılığı, bencillik ve düşmanlığı geride bırakarak dünyaya hikmet gözüyle bakmaya çalışalım. Yaşadığımız hayatın geçiciliğini düşünelim. Allah katında kıymet ifade edecek şeyin imanımızın ve yararlı işlerimizin olacağını fark edelim.
Bu duygu ve düşüncelerle Berâtımızı kutluyor, dualarımızın birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine, İslâm ve insanlık âleminin barış ve huzuruna vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ederiz.
Allah’a emanet olun