Şaşırdınız mı?
Mümkün yani şaşırmış olmanız!.
Daha çok mega kentler veya turizm cenneti bölgelerimiz için kullanırız, Türkiye’nin İncisi yakıştırmasını.
Peki, neden İnegöl Türkiye’nin İncisi?
Bu yakıştırmaya layık olduğunu destekleyici birkaç cümle kurabilirim.
Örneğin; İnegöl Ticaret ve Sanayi Odasının 1 Aralık 2012 verilerine göre, İnegöl’ün yıllık dış ticaret tutarının 1 milyar doları aşmış olması. Türkiye, iller dış ticaret hacmi sıralamasında ilçe sıfatı ile 22. olması ve cari fazlalığının 329.070.807,39 milyon dolar olması gibi… Tabi ki Kaplıca turizmi, doğal güzellikleri, modern bir kent görünümüne kavuşturulmak için yapılan alt yapı çalışmaları ile de devam edebilirim. Ancak, İnegöl’ün pekte bilinmeyen ve bir anda Türkiye’nin Ticaret Merkezi haline gelmesini sağlayacak önemli bir ayrıcalığı var, yeraltı kaynakları.
Evet, yanlış duymadınız, zengin maden yatakları bu büyük ayrıcalığın başlıca nedeni.
İnegöl’ün maden kaynakları yönünden zenginliğinin bölge ve ülke için önemi ne?
Ülke ekonomisinin ve ticaret hacminin gittikçe büyümesi, beraberinde maden yataklarının önemini arttırmıştır ki, milli kalkınmanın temelinde milli kaynakların çıkarılması, işlenmesi ve ihracatı çok büyük önem arz etmektedir. Bu tabi olarak dışa bağımlılığı azaltacaktır. Sınırlarımız içindeki madenlerin çeşitliliği ve rezerv yönünden zenginliği yabancı yatırımcılarında ilgisini çekmekte ve iştahını kabartmaktadır. Öyle ki, Doğu Anadolu’nun en ücra köşelerinde bile Çin’li yatırımcıların altın ve önemli metal özelliği bulunan maden alanlarını kapattıkları bilinmektedir.
Sadece Sülüklügöl merkezli bölgede mi altın yatakları mevcut?
İnegöl’de de 19 Ocak 2011 yılında yerel gazete manşetlerinde, 6-7 köyü kapsayan çok geniş bir alana altın arama ve işletme ruhsatı verildiğini hep beraber okumuştuk. Hatırlanacağı üzere bu köyler, Sülüklügöl merkezli Eymir, Babaoğlu, Karahasanlar, İskaniye, Tekke, Bayramşah ve Olukman’dı. Küçük bir araştırma yaptıktan sonra, 2012 yılının 4. ayında da Oylat mevkiinde Bahçekaya sınırlarını da kapsayan 160 bin dönüm gibi çok büyük ölçekli bir bölgenin altın arama ruhsatı alınarak birkaç yıllığına yabancı bir firma tarafından kapatıldığını öğrendim. Teknolojinin bir nimeti olarak bu kapatma işleminin de bölgeye hiç gelinmeksizin uydu aracılığıyla yapıldığı da ilginç bir ayrıntı. Asıl sorun ise, geçmiş yıllarda arama ruhsatlarının uzun yıllar işletme açılmaksızın belirli bir şirketin tekelinde kalmasıydı. Neyse ki yasal düzenlemeler ile belirli sürelere indirilen arama ruhsatları, işletme açılmazsa devlete devredilmek veya ihaleye usulü ile sahanın satışa çıkarılması zorunluluk arz etmektedir. Ve bildiğim kadarıyla 2008 yılında İnegöl de kapatılan sahalardan birkaçı ihaleye çıkmış durumda. Altın ve birçok tespit edilmiş olunan metal ya da diğer gruplardaki zengin yeraltı kaynaklarının çıkarılması İnegöl’ü tam manası ile Türkiye’nin incisi yapacaktır, ilçemiz yatırımlar, iç ve dış piyasadaki gelişecek olan ticaretle zenginleşecek ve büyüyecektir. Bu alanların toplam rezervi ancak analizlerle ifade edilebilir olmasına rağmen, kapatılan alanların büyüklüğü ve alınan numuneler büyük ve zengin altın yataklarının mevcut olduğunu göstermektedir. Meselenin özüne odaklanmak gerekirse, kamu yararı ve ilçe halkının çıkarları gözetilmeksizin sahaların kapatılması pekte şık durmayacaktır. Ülke ekonomisine milyarlarca dolar katkıda bulunabilecek, İlçemizi zenginleştirecek bu sahalar, yabancı yatırımcıların değil de İnegöl halkının tekelinde olmalıdır.