Afrika ile Ortadoğu olarak uzaklaştırmadan... Şu ifade ile başlamanın konunun önemini anlamamız açısından doğru olacağını düşünüyorum. 'Komşu Ülke'... Ki komşu denince aklımıza ilk gelen özlü söz şöyledir, 'komşu komşunun külüne muhtaçtır' ya da kutlu bir peygamber sözü, Resulullah (S.A.V) buyurdular ki: "Hediyeleşin, zira hediye, kalpteki kuşkuları giderir. Komşu kadın, komşusu kadından gelen (hediyeyi) hakir görmesin, bir koyun paçası parçası olsa bile."...
Komşu ülkelerin siyasi yapısı değiştikçe, meşhur diktatörler ve varislerinin yerlerini özerk yönetimler almakta ve yakın komşularımızdaki değişimler de sınır güvenliğimiz için büyük bir tehdit oluşturmakta... Tv'lerde günlerdir son dakikalar, PKK'nın Suriye uzantısı PYD, Suriye' nin Türkiye sınırındaki Rasulayn kasabasını ele geçirdiğini duyurdu.
Rasulayn muhalif güçler için çok önemli bir noktada lojistiğin sağlandığı Halep ve Rakka gibi kentlerin geçiş güzergahında. Bu yüzden Suriye direnişi de ciddi bir dar-be almış oldu ve Özgür Suriye Ordusundan tutunda El Nusra’ya kadar en az bizim kadar panik halindeler. Ülkenin kuzeyinde sivil yönetim, geçici bir anayasa ve seçim başlıkları gibi talepler, muhalif güçler olan Nusra Cephe-si ile Gureba El Şam birliklerinden ele geçirilen Rasulayn' dan, PYD Başkanı Müslim tarafından dünya kamuoyuna, 'Özerk yönetim istiyoruz' şeklinde duyuruldu. Bölgede bulunan diğer Kürt guruplar ise, ki bu guruplar Mesut Barzani'ye bağlı Suriye Kürdistan Demokrat Partisi henüz taleplere destek verdiğini açıklamadı; ancak taraflar arasında görüşmelerin yapıldığı bilinmekte. Tek sevindirici olay ise taraflar arasında bölge hakimiyeti için ciddi bir üstünlük mücadelesinin sürdüğü.
Özerklik talebi verilmez, dünya buna karşı çıkar, her şey oluruna varır demeyin; çünkü yakın çevremizde örnekleri var. Unutmadan bu işin Türkiye ve İran ayağı da var. Çok fazla dostumuzun olmadığını, 'bilinçli bilinçsiz' gençlerimizin birçok farklı amaç için yabancı sermaye ve ajanları tarafından kullanıldığını öğrendiğimiz şu sancılı günlerde, üzerine ara sıcak olarak 'KCK'nın 4 parçalı Kürt devleti' hedefi de eklenince bizim için 'bundan iyisi Şam'da kaysı'... Yanı başımızda ele geçirilen Rasulayn ve muhalif güçlere karşı başlatılan saldırılar, tamda PKK yöneticilerinden Cemil Bıyık'ın Suriye ziyareti sonrası gerçekleşti.Sizce de tüm bu gelişmeler şaşırtıcı değil mi? Hayır, bence hiç şaşırtıcı değil...
Suriye ordusu bölgeden uzun zaman önce çekildi ve yerini Kürt guruplara bıraktı. Ceylanpınar sınır kapısının karşısı Resulayn, PYD tarafından muhalif güçlerle yapılan ve günlerce süren şiddetli çatışmalar sonucu ele geçirildi ve ivedilikle Kandilin, 'Batı Kürdistan' dediği, Suriye'nin kuzeyindeki bölgelerde özerk bir yönetim için kollar sıvandı. Başka bir şaşırtıcı ama benim hiç şaşırmadığım olay ise, bir sabah uyandığımızda kapımızda değişen bayraklar kadar önemli gelişme; BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,"Türkiye’nin 3 tarafı deniz; Karadeniz, Ege, Akdeniz. 3 tarafı da Kürdistan’dır. Bu da Ortadoğu’nun bir gerçeğidir" şeklindeki sözleri. Ülkemizde yaklaşan seçimler, Pkk'lı silahlı gurupların topraklarımız-dan Kandile doğru çekilmeleri, çıkamaza giren çözüm süreci, Suriyedeki PKK gücü ve Baas rejiminin Kürt guruplara açık desteği, İran’daki PKK'nın varlığı ve PKK'nın, İran’la aramızdaki sınır hattında halktan aldığı destek... Şırnak ve benzeri şehirlerimizde, şehirlerimizde dedim. Hata yapmadım değil mi? Doğru ifadeyi kullandım mı? Emin olmak istedim de, bu nedenle tekrarladım. Şırnak gibi ŞEHİRLERİMİZDE KCK'nın toplumsal polisleri, bir sihirbazın el çabukluğu marifetiyle meydanlara çıkıp, sonra da aynı marifet ile kayboldular.
Hayret, oysa bizim şehirlerimizde emniyeti sağlayan kolluk kuvvetlerimiz mevcut!
BDP sessiz kalırken, daha doğrusu anında bir soruşturma açıp, açtığı bu soruşturmanın soruştrulmasını unutunca, yani soruşturmayı sessiz yürütürken!.. Karayılan bunun gayrimeşru bir Kürt hakkı olduğunu dile getirdi, söz hakkının da kimde olduğu düşünülünce... Doğrusu Karayılan’ın da demeçleri ile birleştirilince tüm bunların, yani çözüm süreci dediğimiz şeyin, bizim için çok sancılı geçeceği aşikar. Kaldı ki çekildik diyen PKK'lı güçlerin silahlarını bırakmamaları ve şuan yaşananlar vesilesi ile sempati toplayan örgüte katılımın gün geçtikçe artması da 4 parçalı Kürt devleti projesinin ilk adımlarının gerçekleşmiş olması veya sınır kapımızın ele geçirilmesi kadar tehlikeli... Bir yandan da uyuşturucu baronlarına ve esrar tarlalarına karşı yapılan hızlı, acımasız, insanlık dışı baskınları unutmamak gerek. Zira Kadıköy'de ve Taksim-de onlar içinde farkında olamadan direndik... #direnlice... "Diren Lice Taksim Seninle" bu sloganla 10 binler Taksim’de yürüdü...
En garip olayda Ankara Mamak'ta iki Alevi kökenli vatandaşımızın, Alevi kökenli vatandaşlarımızın evlerini işaretlemeleri. Ama ben okudum ifadelerini, amaçları öyle mezhep savaşı falan çıkarmak değilmiş, kötülükse hiç... Taksimde yanan özgürlük, aydınlık, çağdaşlık 'lütfen siz-de birkaç büyük ve içi dolu övgü ekleyin okurken' kıvılcımının hassas neferleriymişler, o kadar.
Farkında mısınız?...İyilikle kalın...