Futbol tüm dünyada en çok sevilen, takip edilen spordur. Ülkemizde de futbola ilgi bir hayli fazladır. Futbol ile ilgili herşey dikkatimizi çeker. TV‘de spor haberleri yakından takip eder, gazetelere spor sayfalarından başlar, kendimize çeşit çeşit forma alır, saatlerce futbol tartışmaları yapar, büyük bir zevkle maçları izler, hangi kümede olursa olsun soğuk – sıcak, uzak – yakın demeden bulunduğumuz şehrin takımını destekleriz...
Hal böyle olunca futbol ile ilgili olan ama futbol olmayan alanlar da ortaya çıkmış ve ilgimizi çekmiştir. Beşe iki, ayak tenisi, plaj futbolu, salon futbolu yani futsal, langırt, bilgisayar oyunları, masa futbolu yani teqball, ayak voleybolu yani Sepak Takraw, direk vurmaca, tek top, halı saha maçları... Her birinin ayrı kuralları, ayrı ortamı ve ayrı bir heyecanı vardır.
Bizim konumuz ise İnegöl ve ayak tenisi. Ayak tenisi tek teke, çiftler veya üçe üç şeklinde oynanır. Oynayanlara göre bazı kurallar farklı olabilir. Oyun sahası da yine sporculara göre farklılık gösterebilmektedir.
İlçemizde düne kadar ayak tenisi sadece İnegölspor tesislerinde oynanırdı. Bu oyunun ilk uygulamalarında 1990 yıllarının ortalarında Nafi Bilaloğlu, Murat Endes, Necati Erkmen, İrfan Kaptan, İsmail Pehlivanoğlu, Gürkan Zora’nın yaptığını belirtebiliriz. Bu isimler İnegölspor‘dan üst liglere transfer olup profesyonel olan İsmail Güldüren, Ayhan Akman, Cengiz Alp, İzzet Kaya, Hüseyin Yoğurtçu, Yılmaz Özlem, Bora Yelken, Ümit İnal gibi futbolcular ilçemize geldiklerinde onlarla ayak tenisi oynarlardı. İsimlerini yazdığımız grup İnegöl‘ü ayak tenisi ile tanıştırdı dersek yanlış olmaz. O dönemde şimdiki gibi ekipmanlar yoktu. Süpürge sapı, ip, zıplama çubukları, demir çubuklar kullanıp bu heyecanı yaşamaya çalışmışlar. Yine o dönemde amatör takımlarımızda ayak tenisi bilinmediğinden ve gerekli ekipman olmadığından idmanlarda ayak tenisi oynanmazdı. İnegölspor amatör takımında yer alıp zaman zaman A takıma çıkan futbolcular ayak tenisini bilseler de pek oynama şansları olmazdı. Özellikle Nafi – Endes ikilisi bu oyunda çok başarılıydı. Her yaz mevsiminde defalarca İsmail Güldüren, İzzet Kaya, Hüseyin Yoğurtçu‘ya karşı oynarlardı ve genelde kazanan tecrübeli abilerimiz olurmuş. Bu ikili bugünkü sağlık ve sıhhatini bu arkadaşlara borçlu olduklarını belirtiler.
İnegölspor‘dan yetişip üst liglerde yıllarca top oynayan ve gururumuz olan İsmail Güldüren, İzzet Kaya, Hüseyin Yoğurtçu son yıllarda ayak tenisinin daha yayılmasını, sevilmesini sağladı. Bu üçlü yanına aldıkları dördüncü oyuncu ile çok zevkli karşılaşmalar yapmaktadır. Bu üçlüye zaman zaman İrfan Kaptan, Ömer Yelken, Bora Yelken, Ali Akman, Melik Özmen, Cengiz Alp, Bilal Özdemir, Kemal Hastürk, Sinan Kurumuş, Ali Aytemur, Enes Bayır... katılıyor/ katılıyordu. Onları izlerken insan çok keyif alır.
İsmail Güldüren‘in etkili ve sert kafa vuruşları, İzzet Kaya‘nın hırsı ve çabukluğu, Hüseyin Yoğurtçu‘nun rövaşatalarını ve topa klas dokunuşlarını şimdiki gençler mutlaka izlemeli.
Ayak tenisi o kadar faydalı ve zevkli bir oyun ki bugün amatör takımlarda bile haftanın bir günü bu oyun zorunlu olmalı diye düşünüyorum.
İnegöl‘de bu oyunun ilk örneklerini yaşayan ve yaşatan Nafi Bilaloğlu bu oyun için şunları sıralamaktadır: ‘Strateji, temel teknik gelişimi, pozisyon alma, vuruş açısı becerisi, pozisyon hazırlama, sezgi, boşlukları görme, ekip uyumu, fantastik hareketler gelişimi için ideal bir oyundur.’
Bugün amatör takımlar kendilerine ayak tenisi ekipmanı alıyor, gençler her fırsatta bu oyunu oynamaya çalışıyor. Hatta ben, oğlum Ender ile Hayriye Köyü spor alanında kısıtlı olanaklarla oynuyoruz.
Kim bilir belki çok yakında İnegöl‘de ayak tenisi turnuvamız olur da bu güzel heyecanı yaşarız. İlk turnuvayı, büyük kaptanın adına yapmalıyız.