Mümkün olduğunca dışarı çıkamamak gereklidir.
Şu an itibariyle Koronavirüs salgınının yayılma hızını azaltmanın en etkili yolu, herkesin diğer insanlarla daha az görüşerek, kalabalık ortamlara daha az girerek virüsün toplum içinde bir kişiden diğerine geçişini yavaşlatmasıdır.
Eğer işiniz elveriyorsa evden çalışmanız, bu mümkün değilse de çalıştığınız ortamda diğer insanlarla aranıza mesafe koyacak şekilde çalışmanız buna yardımcı olacaktır.
Kendinizi virüsten nasıl koruyabilirsiniz?
Koronavirüsün vücudunuza girmemesi için dışarda olabildiğince az nesneyle temas etmeye özen göstermeliyiz. Özellikle elinizi yüzünüze, burnunuza ve gözünüze götürmeyin, sık sık ellerinizi yıkayın.
Dünya Sağlık Örgütü, virüse karşı mücadelede en etkili yöntemin temizlik ve ellerin sık sık yıkanması olduğunu vurguluyor.
Yüksek risk grubundakiler ne yapmalı?
Yüksek risk grubundaysanız dışarı çıkmadan önce iki kere düşünün. Bu yüksek risk grubundakiler kimler?
Özellikle 70 yaş üzeri insanları, kronik akciğer, kalp, böbrek, karaciğer ve dalak sorunları yaşayanlar, AIDS ve diyabet hastaları ile kemoterapi görenler bu grupta yer alıyor. Eğer bu sistemik rahatsızlıklardan herhangi birisine sahipseniz yaşın herhangi bir önemi de kalmıyor. Dolayısı ile daha çok dikkat edilmesi gerekiyor.
Risk grubundaysanız evden çıkmayarak ihtiyaçlarınızı mümkün ise internet üzerinden gidermeye veya ailenizden, arkadaşlarınızdan destek almaya çalışın.
Bu durum uluslararası bir salgın olduğu için dünyanın pek çok noktasında risk grubunda olmayan gençler, risk grubundaki tanıdıkları ve komşularının ihtiyaçlarını gidermek için gönüllü oluyor. Siz de böyle bir şey yapmayı düşünüyorsanız evinizi yaşlı insanlarla paylaşıp paylaşmadığınızı, düzenli olarak gördüğünüz risk grubundaki bir tanıdığınız olup olmadığını düşünün. Çünkü dışardaki işleriniz sırasında virüse yakalansanız bile herhangi bir belirti ortaya çıkmayabilir ve siz de farkında olmadan bunu risk grubundaki insanlara bulaştırabilirsiniz.
Dolayısıyla kendimize ne kadar dikkat edersek yaşlılarımızı da o derece korumuş oluruz.
Bağışıklık sisteminizi olabildiğince güçlü tutun
Bedeninizin hastalıklara karşı daha iyi mücadele edebilmesini sağlamak için bağışıklık sisteminizi güçlü tutmanız oldukça önemlidir.
Bunun için dengeli beslenme, düzenli uyku ve egzersiz önemlidir.
Ne yazık ki sigara ve alkol kullanımı ise bağışıklığı düşürücü etkiye sahiptir.
Hangi durumlarda Koronavirüsten şüphelenmeliyiz?
Belirtisiz olgular olabileceği bildirilmekle birlikte, bunların oranı bilinmemektedir. En çok karşılaşılan belirtiler ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Özellikle uzun süre devam eden ateş ve nefes darlığı var ise sağlık kuruluşuna gitmekte fayda vardır. Şiddetli olgularda zatürre, ağır solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilmektedir.
Solunum ya da temas yöntemiyle enfekte olan korona virüsü, gösterdiği belirtiler genellikle 2 hafta içerisinde anlaşılabilmektedir. Topluluk içerisinde ağzını kapatmadan hapşıran kişilerin bulunduğu ortama kolayca yayabileceği virüs, eller aracılığıyla da kolayca aktarılabilmektedir.
Diş hekimi olarak son olarak bahsedeceğim durum ise bu süreçte eğer acil bir diş probleminiz yok ise tedavilerinizi bir süre bekletmenizdir. Her ne kadar dezenfeksiyon ve sterilizasyon kurallarına dikkat edilse dahi henüz tam olarak yapısı anlaşılamamış bir virüs çapraz enfeksiyon veya temas ile kişiler arası bulaşabilmektedir.
Medyada veya sosyal ortamda bu hastalığın sağlıklı genç bireylerde veya çocuklarda ağır seyretmediği yazılıp çizilse dahi hepimizin yaşı ilerlemiş akrabalarımız vardır. Dolayısı ile sadece kendimizi değil çevremizi de düşünmemiz gerekliğini bir defa daha belirtmek isterim...