Nedir Mesleki Teknik Öğretim, bilen var mı?

Nedir Mesleki Teknik Öğretim, bilen var mı?

Bu satırları okuyan ya da okumayan en az %90 insanımızın konuyu bilmediğine eminim…

Eskiden ülkemizde Milli Eğitim kapsamı içerisinde:

İlköğretim, Orta Öğretim, Din Eğitimi, Öğretmen Okulları, Çıraklık Eğitimi, Teknik Eğitim, Yüksek Öğretim, vb. gibi genel müdürlükler vardı.

Sekiz Yıllık Temel Eğitimi yasası çıktıktan sonra, bu statü belirli ölçüler içerisinde değişikliğe uğrasa da, konumunu pek kaybetmemişti.

Ama:

Son olarak çıkartılan 4+4+4= Bilinmez eğitim sisteminde, neyin, ne olacağı şu ana kadar belirlenmiş değil; dileğim, sonucun ülkemize hayırlara vesile olmalıdır!

Söz konusu olan ülkemiz ve ülkemizin çağdaş dünya devletlerinden geri kalmaması ise: Birinci koşul EKONOMİK gelişim ve bu konuda tam bağımsızlıktır; gerisi tamamen teferruattır…

EKONOMİ de sınıfta kalan toplumların, başkalarının boyunduruğu altına girmesi de kaçınılmazdır…

Hele, hele ayağını yorganına göre uzatmayıp, ürettiğinden çok tüketen, lüks düşkünü toplumların ayakta durması; başka uluslardan alacağı parasal destekle mümkün olacağı, bilinmesi gereken bir realitedir…

Unutmayalım!

Borçla yaşayan uluslar, emir almaya, dolayısıyla da esarete mahkumdurlar…

Ana konumuza dönersek:

EKONOMİNİN temel dayanağı üretimdir. Üretmek, çok üretmek ve artı değer yaratmak; dünya uluslarından geri kalmamanın birinci koşuludur…

Tüm dünyada Ekonomik sistemlerin temeli, “Üretim” ve ”hizmet” olmak üzere, iki sektör üzerine yapılandırılmıştır.

Bir ülkede EKONOMİK gelişim: Her zaman üretim, sektörünün öncülüğünde olur.

Bunlar:

Bir maddenin yapısını ve şeklini değiştirerek, insanların kullanımına sunan, dolayısıyla da içte ve dışta pazar yaratıp, sürekli artı değer kazandıran hareketler olup; her türlü üretim yapan iş yerleri ve fabrikalardır…

Hizmet sektörü ise:

Üretimin başarılı ve verimli yürütülmesi için, gerekli alt yapının hazırlanmasında görev alan kurumlardır…

Eğitim ve belediyecilik hizmetleri, devletin bürokratik faaliyetleri, bankacılık ve benzeri üretimi destekleyici hareketler, bu sektöre gösterilebilinecek örneklerdir…

Peki!

Üretimi kimler yapar, kimler yapa gelmiştir? Şöyle bir de bunlara bakalım…

İşte!

Yukarda konu başlığı olan, Mesleki Teknik Eğitim; Cumhuriyet kurulduğundan günümüze kadar, özellikle sanayi alanında nitelikli üretme becerisi olan gençler yetiştirmek için devlet tarafından Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde oluşturulmuş bir kurumdur.

Kısacası:

Meslek Liselerinden sorumlu bir Milli Eğitim Birimidir.

Cumhuriyet döneminde bölge okulu olarak on ilde açılan o zamanki adıyla Erkek Sanat Enstitüsü olan bu okullar, kısa sürede tüm yurt geneline yayılmıştır…

Birçok ilimizde sanayinin gelişmesinde Erkek Sanat Enstitülerinin çok büyük katkısı olmuştur.

Bu okullar, ellerindeki son model iş üretim makineleriyle piyasaya rehberlik yaparken, mezun olan öğrencilerde, açtıkları iş yerleriyle, yükselen sanayinin temelini oluşturmuştur…   

Düşünebiliyor musunuz?

1960’lı yıllara kadar Erkek Sanat Enstitüleri, piyasa olanaklarından en az Elli, Altmış Yıl ilerde idi...

Örneğin: 1965 Yılında İnegöl Erkek Sanat Enstitüsü açıldığı zaman, okul atölyelerindeki makine parkı ve kalitesi piyasa esnafında yoktu…

Ama: O zamanlar gerek halk, gerekse üst düzey yöneticiler eğitimde önceliği, üretim yapacak elamanlar yetiştiren okullara veriyorlardı…

Ya şimdikiler?...

Bir örnek daha verelim İnegöl den:

1963 Yılında İnegöl’ün önderleri, hükümet yetkililerinden Lise değil, Erkek Sanat Enstitüsü istemişler ve ilçemizde, Kız Sanat Okulundan sonra açılan ikinci okul şimdiki Meslek Lisesi olmuş, Lise İmam-Hatip ve Ticaret Liseleri sonradan açılmışlardır…

Sonuç olarak:

Ülkemizin kalkınmasında EKONOMİ hareketlerinin daima artı değerde olabilmesi için, kaliteli üretim yapmak zorundayız.

Bu nedenle de:

Laf üreten değil, iş üreten, iş üretmenin teknolojisi-ne vakıf, kendisine güven duyan, bilgi donanımlı, elamanlar yetiştirecek okullar açmak zorundayız.

Ülkemizde başta İmam Hatipler olmak üzere (Onlar pek imamlığa özenmiyorlar…); Fen-i, Klasiği, Anadolusu, Onca Lise düzeyli okullarımızdan mezun olan gençlerimizden üniversiteyi bitirenlerin kaçta kaçı iş bulabiliyor? Çoğu askeri ücretle, her türlü iş yapmaya can atıyor…

Öte yandan:

Fabrikalar ve iş yerleri, nitelikli eğitim almış, Meslek Lisesi Mezunlarını bulsalar havada kapacaklar…

Ama yok!

Çünkü:

Seksenli Yıllardan bu yana, Meslek liselerindeki eğitim yaz, boz tahtasına çevrildi; müfredat programları mesleki eğitimden uzaklaştırıldı… O kadar uzaklaştırıldı ki: O Yıllardan bu yana, okulunu bitirip kendine güvenerek iş yeri açabilen, bir tek öğrenciye rastlamak hayal oldu…

Bu günlerde de: Eğitim politikaları İmam-Hatip temelli bir felsefeye dayandırılmaya çalışılıyor; hatta Endüstri Meslek Liselerinin fiziki olanakları üzerine İmam-Hatip Orta kısımlarının konuşlandırılacağı dillendiriliyor…

Üretici yerine, dindar gençlik yetiştirmek için yani…   

Eh! Belki böylesi üretim alanında daha iyi, daha hayırlara vesile olur inşallah!...

Ve belki de; lafla yürüteceğimiz peynir gemileriyle Akdeniz den çıkar, Okyanuslara yelken açabiliriz…

Sanat okulları da neymiş ki…