Kafasına göre takılmak moda oldu. Herkesin kendi kuralını koyduğu bir dönemde yaşıyoruz.
Kimin ne yaptığı, kimin nereye gittiği belli olmayan bir kargaşa içinde yaşayıp gidiyoruz. Dedik ya, herkes kendi kuralını koymuş. Herkes haklı. Kabahatli olan mı? Onu bulana aşk olsun! Yaya kaldırımları otopark yeri haline gelmiş. Daracık kaldırımlarda insanlar zor yürürken, araçlar hiç kimseyi umursamaz olmuş adeta. Araç trafiğinin çok az olduğu yıllarda yol ortasında gidenler için: ‘Sen İnegöllü müsün?’ denirdi. Şimdilerde bu yakıştırmanın da anlamı kalmadı maalesef. Çünkü yayalar artık mecburen yol ortasında gitmek zorunda. Ben bu sütunlarda sıkça yazmama rağmen, bizim kuralsızlar hala bildiklerini okuyorlar.
Geçenlerde bir arkadaş bana dert yandı:
“Yusuf kardeş sürekli yazılarını takip ediyorum. Gerçekten cesurca yazdığın yazıları çok beğeniyorum. Özellikle yazdığın kuralsızlar ile ilgili yazılarının ne kadar haklı yanı olduğunu biliyoruz. Şu yaya kaldırımlarına araçlarını park edenler ile kim ilgileniyor sorusunu sormak istiyorum. Dükkanımın önünde bize ait olan bir bölüm var. Hemen aşağısı normal kaldırım. İşyerime kamyonlarla sürekli hayvan yemi falan gelmekte. Ancak gel gör ki, biz arkamızı döndük mü adamlar işyerimizin önüne araçlarını park ediyorlar. Çoğunu kibarca uyarıp izah ediyoruz. Ancak bazıları neredeyse bizimle kavga edecek gibi “burası tapulu yeriniz mi?” diye çıkışarak tartışmaya giriyorlar. Oysa bizim kendi yerimizin olmasına rağmen insanlara laf anlatmak olmuyor. Herkes barut fıçısı. Patlamaya yer arıyorlar adeta. Senden ricam bu düzensizliği bir daha dile getirip yetkilileri uyarmanız. Başarılarınızın devamını diliyorum” diye derdini anlattı.
Gerçekten dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir şey! Araçların kaldırıma çıkıp park etmeleri! Bu kadar pişkinlik ve bu kadar aymazlığa bulacak laf bulamıyorum. Bu işle her kim ilgileniyorsa lütfen artık bu kuralsızlığa bir dur desin...