“Denizciler şehit olunca değil, unutulunca ölürler”
Henüz üzerinden çeyrek asır gibi kısa bir zaman dilimi geçen bir olay.
Yakın, çok yakın tarihimizden bir sayfa. Yüreğimizi yakan ve bugüne kadar unutulmamış olan, bugünden sonra da öyle kolay kolay unutulmayacak bir olaydır TCG Muavenet hadisesi.
Gelin birlikte çeyrek asır öncesine bir yolculuk yapalım sizlerle; tarihte yolculuğumuz yüreğimizde süre gelen bir acı ile birlikte bir olayın şahidi olsun bugün.
TCG Muavenet I.Komutanı Yarbay Levent Kudret Güngör, yeni harekât emriyle birlikte gelmişti gemiye. Çantasından çıkartıp kamarasındaki masanın üzerine koyduğu evrak TCG Muavenet ve personelinin yeni görevi hakkındaki bilgileri içeriyordu.
Sayı: 1992/3826
Konu: (Display Determination) NATO Kararlılık Gösterisi-92 Tatbikatı
Tarih aralığı: 25 Eylül 1992 - 08 Ekim 1992
Tatbikat mevkii: Orta ve Doğu Akdeniz ile Ege Denizi suları
Tatbikata katılacak birlikler: Yeşil Kuvvetler: DM-357 TCG Muavenet; D-349 TCG Kılıçalipaşa; F-83 SPS Numancia (İspanya); C-550 ITS Vittorio Veneto (İtalya); F-911 BNS Westdiep (Belçika); Kahverengi Kuvvetler: CV-60 USS Saratoga Uçak Gemisi (USA); CG-51 USS Thomas Gate (USA); CG-26 USS Belknap;
Bunca yıldır defalarca katıldığı, içinde yer aldığı, gerçek mermilerle yaptığı atışlarda namlularını doğrultup gösterilen hedefleri birer birer vurduğu bütün o tatbikatlar. Deniz Kurdu, Doğan Bey ve daha niceleri. Bunun yanında Ege Denizinde gerçekleştirmiş olduğu rotasyon görevleri, bütün bu tatbikat ve görevlerin her biri kendi donanmamız bünyesinde ve kendi savaş gemilerimiz arasında gerçekleştirilen görev emirlerinden ibaretti. Şimdi ise NATO bünyesinde gerçekleştirilecek olan uluslararası bir tatbikata katılacaktı TCG Muavenet.
TCG Muavenet’in ikinci defa katıldığı NATO bünyesinde gerçekleştirecek ve Amerikalı Amiral Jeremy Michael Boorda komutasında icra edilecek olan bu çok uluslu tatbikat sırasında USS Saratoga uçak gemisinin de içinde olduğu ABD Deniz Kuvvetlerine ait gemilerin yer aldığı ve düşman kuvvetleri oluşturan kahverengi gruba Amerikalı Amiral T.Joseph Lopezof kumanda ederken, TCG Muavenet’in de dahil olduğu, Hollanda, İtalya ve Belçika Deniz Kuvvetlerine ait savaş gemilerinin yer aldığı yeşil grubu oluşturan dost kuvvetler ise Hollandalı Amiral Kroon’un kontrolü altındaydı.
Komutanların verdiği emre göre düşman kuvvetler gelişmiş taktik eğitim çalışmaları çerçevesinde Ege Denizinde Saroz Körfezine bir amfibi çıkarma harekâtı gerçekleştirme girişiminde bulunacaklardı. Dost kuvvetler ise, düşmanı aktif olarak aramak, yapacakları amfibi çıkarmayı engellemek, ne zaman ve nerede olursa olsun tüm savaş gücünü kullanarak düşmanı yok etmek, zafere ulaşmak için tüm yeteneklerini kullanmak üzere emir ve tam yetki almıştı. Tabii ki tüm bu karşılaşmalar sırasında uygulanacak olan saldırı ve yok etme taktikleri simüle olarak tatbik edilecekti.
Şimdi bir tatbikatın eşiğinde duruyoruz.
Hakikat, gerçekte bir savaş bile değildir önümüzdeki süreç. TCG Muavenet’in uzun bir aradan sonra katılacak olduğu bu görev sadece bir tatbikattan ibarettir o kadar.
Ya da, öyle olması gerekiyordu diyelim.
TCG Muavenet Komutanı Kudret Yarbayın gemiye intikalinden kısa bir süre sonra köprü üstü ve savaş harekat merkezindeki masaların üzerini bir anda harekât ve tatbikat planları, haritalar ve portolonlar kaplayıvermiştir.
Hazırlıkların tamamlanmasını müteakip porsun, makine bölümünde görevli elektrik ve yara savunmacı erler önce sahile uzanan enerji ve su hatlarını kesip ardından Muavenet’in kıç tarafından -savaş gemilerimiz Poyraz limanına kıçtankara demirlemektedir- karaya sabitleyen halatları hızla poyrazdaki babalardan fora edecekler, iskele ve sancak tarafından usturmaçalar çekilip her iki yandaki muhriplerle kurulan bağlantı halatları da sökülüp atıldıktan sonra TCG Muavenet artık tamamen serbest kalacaktır.
Gemi Komutanı Yarbay Kudret Bey’in “Bismillah vira demir!” komutuyla birlikte poyraz limanına son demirleyişinde denize bırakılmış olan sancak tarafındaki çapa da zincir şakırtıları arasında hızlı bir şekilde gemiye çekilecekti. Demiri denizden çekilerek zinciri zincirliğe salya edilip halatlarla baş üstünden bağlandığı çekiciler TCG Muavenet’i poyrazdan avara ederken bir yandan iskele ve sancak bordalarından denize doğru sarkıtılan usturmaçalar güverteye çekiliyor diğer yandan da yapılan anonsla birlikte limandan ayrılışı diğer gemilere ilan ediliyordu.
“TCG Muavenet, limandan ayrılmak üzere!..”
TCG Muavenet’in en bariz eksikliği elektronik harp sistemimdeki yetersizliğiydi. Elektronik harp sistemi otomatik değil tamamen manueldi. Yani sizin anlayacağınız cihazın başında görevli astsubayı kulaklığı takıyordu kulağına, ardından anteni dört bir yana çevirip duruyordu. Doğal olarak an itibarıyla anten ne yana dönük durumdaysa ancak o yönden gelebilecek sinyalleri duyabiliyordu. Cihazın, sinyalleri gösteren osiloskopu vardı. Operatör, bu osiloskop sayesinde gelen sinyallerin mahiyetini çözmeye muvaffak oluyordu. Oluyordu olmasına ya, karşınızda koskoca bir uçak gemisi. Bunun hava arama radarı var, su üstü arama radarı var, atış kontrol radarı var, uçakların, helikopterlerin radarları var, bir sürü radarları var anlayacağınız...
Diğer gemilerdeki elektronik harp sistemleri ise tamamen otomatikti. Sistem, etrafta ne kadar radar sinyali varsa hepsini otomatik olarak alıyor ve üzerine yöneltilmiş bir tehdit, gemiyi tracklayan ya da üzerine sevkedilen bir füze varsa anında algılayıp alarm durumuna geçiyor ve güçlü bir sesle uyarıda bulunuyor, sonrasında ise üzerine yönelmiş bu tehditle ilgili “Şu noktada, şu kerterizde füze var!” diye vardiya subayını uyarıyor, hatta füzenin türünü bile tesbit edebiliyordu.
Şimdi gelelim olay anına;
Şu an, İzmir’in seksen mil kadar batısındayız.
İçinde yer alınan NATO tatbikatının ikinci safhası henüz yeni tamamlanmıştır. Tatbikatın üçüncü safhasına başlamak ve bu safhayı icra etmek üzere Saroz körfezine doğru harekete geçildiğinde hava yeni kararmaya başlamıştır.
Yaklaşık on iki saat sürecek olan bu bölüm “yeşil periyod” olarak adlandırılıyordu. Hiç bir tatbikat ya da fiili atışın icra edilmediği ve edilmeyeceği bu safhada savaş gemilerinin yeni tatbikat sahasına intikalleri sırasında nöbetçi vardiyalar haricinde tüm askeri personel serbest pozisyondaydı. Personelin bir kısmı subay ve astsubay salonlarında muhabbet ederken çoğunluğu da ertesi gün başlayacak olan yeni safhaya dinç bir şekilde uyanabilmek için erkenden yatmışlar istirahat ediyorlardı.
Ertesi gün onlar için yorucu bir gün olacaktır.
Yeni pozisyonlar, yeni taktikler öğrenip yeni tecrübeler edinecek olan personel, amfibi harekât icra etmek üzere Muavenet’in peşi sıra gelerek Saroz körfezine doğru ilerleyen Amerikan Deniz Kuvvetlerine ait USS Saratoga uçak gemisinin öncülüğündeki kahverengi kuvvetlerin karşısında, rakipleri yeşil kuvvetler olarak yerlerini alacaklardı.
Tatbikat başlangıcında TCG Muavenet’e göre daha güneyde ve yaklaşık olarak elli mil kadar uzağında yer alacak olan uçak gemisi liderliğindeki Kahverengi kuvvetler Saroz körfezine intikallerinin hemen ardından simülatif olarak uygulamaya koyacakları körfezi ele geçirmek ve karaya asker çıkarmak için ellerinden geleni yapacaklardı. Buna mukabil TCG Muavenet Muhribi personeli de, komutanlarıyla birlikte subaylarının daha kısa bir süre öncesine kadar köprü üstünde ve savaş harekat merkezindeki masaların üzerine serili bir halde duran haritalar ve portolonların başında dikilip üzerinde çalıştıkları en mükemmel planlarını tasarlayıp uygulayarak onların bu teşebbüslerini sonuçsuz bırakmaya çalışacak, Ege Denizinin kontrolünü ellerinde tutmaya devam edeceklerdi.
Yaptıkları bu planlar çerçevesinde Muavenet Muhribinde bulunan komodorun görevi, TCG Kılıç Ali Paşa ve SPS Numancia’nın da dâhil olduğu IV.Muhrip Filotillası olarak 02 Ekim 1992’ye kadar 38 30 N kuzeyine yükselerek bu bölgedeki ve amfibi tatbikat sahasındaki kahverengi kuvvetlere karşı hücumbot görev grubu ile koordineli taarruzlar geliştirmekti.
Tüm tatbikat sanal ekranlarda simüle edilecek, sanal bir ortamda savaş yapılacak ve kesinlikle hiç bir savaş gemisinden fiili bir atış gerçekleştirilmeyecekti.
Şimdi genel hazırlık durumu 3, materyal hazırlık durumu Burak’ta 1/3 vardiya savaş nöbet yerinde olmak üzere komutanımın tayin ettiği rotamda seyir halinde yolumuza devam ediyordum. Ben seyrime devam ederken bir yandan da gerek uçaksavar platformumda gerekse baş üstümdeki 51 ve 52 top ile kıç üstünde yer alan 53 toptaki silah ve teçhizatlarımdaki hazırlıklarda astsubaylarımın gözetiminde vardiyadaki nöbetçi askerlerim tarafından yürütülüyordu.
İlk olarak işaret köprü üstündeki gözcü asker Recep Akan fark etmiştir onu. Elindeki SP [Sound Powered] telefonla, neredeyse TCG Muavenet’in iki katına yakın bir hızla yaklaşmakta olan koca gemiyi haber verir köprü üstüne. İlk anda ne tür bir savaş gemisi olduğunu uzaktan bir türlü kestiremediği o koca cisim yaklaştıkça dev bir uçak gemisine dönüşüverir. Dev cüsseli gemi çıplak gözle görüş alanına girdiğinde artık radarlar tarafından da takip ediliyordu.
Gelen dev gemi önce kıç omuzluk tarafından 45°’lik bir açıyla iskele istikametinden yaklaşarak gelip az sonra da TCG Muavenet’in dümen suyundan aşarak sancak tarafına doğru geçecekti. Bu dev gemi, Amerikan Deniz Kuvvetlerine ait CV 60 - USS Saratoga uçak gemisinden başkası değildi.
Fakat ters giden bir şeyler vardı bu seyirde. USS Saratoga uçak gemisi ile TCG Muavenet Muhribi arasındaki mesafenin yakınlığı huzursuzluk veriyordu. USS Saratoga o an itibarıyle daha güneyde, en az 70 mil kadar arkada olması gerekiyordu. Tatbikatın yeni safhası başladığında ise yine TCG Muavenet’in en az 50 mil kadar güneyinde pozisyon alacaktı. Sancak baş omuzluğum hizasında seyreden uçak gemisiyle arada 7.200 yarda yani 4 mil kadar bir mesafe ya var ya yoktu. Bu rota, bu manevra şekli, bu yaklaşma tarzı ve en önemlisi de USS Saratoga’nın orada, TCG Muavenet’in hemen burnunun dibinde bulunması hiç mantıklı değildir.
…devam edecek