Vay ki ne vay!

Vay ki ne vay!

Sizleri bilmem ama ben aptalın biriymişim; ilerleyen yaşıma rağmen saflığım, gerçekleri görmeme en-gel oluyormuş her ne hikmetse…

Ben biliyordum ki:

Bu PKK denen cehennem zebanileri; hep Kandil dolaylarında yaşar, sınırlarımızdan sızarak baskınlar yapar, onca ana kuzusunu katlederek, inlerine geri dönerler…

Benim saf beynim, böyle zannediyormuş yıllar yılı…

Gerçeğin başkalığını, bu günlerde yaşamakta olduğumuz barış süreci koşullarından öğreniyorum.

Ne buyuruyor benim Başbakanım?

“PKK Militanları silahlarını gömüp (Gerektiğin-de tekrar kullanmak için herhalde…) ülke sınırları dışına çıkmaları halinde; kolaylık sağlanacaktır.”

Vay Be!

Meğer, ülke düşmanları: Sınırlarımız içerisinde öbek, öbek karargah kurup yaşamaktaymış da bizler (Pardon! Ben) bilmiyor muşum…  

MİT biliyor, ses çıkarmıyormuş!

Emniyet İstihbaratı, PKK’ya karşı kuzuymuş: vaziyeti idare etmiş!…

Ordu İstihbaratına: “Sen Kandil dağlarını bombalayarak talim yap.” demişler!…

PKK Militanları da ülkenin her yerinde elini kolunu sallaya, sallaya gezip tozuyormuş…

Pes Vallahi, pes!

Koskoca Türk Devleti ha!

Bakar mısınız?

Ülkenin dağlarında ovalarında, şehirlerin göbeğinde yuvalanmışlar, keyiflerince pusu kurup, mayın tuzaklıyor; can alıyor, kol kırıyor, bacak koparıyor, yurdun analarına kan kusturup göz yaşı akıttırıyor, ülkemizi korumakla yükümlü olanlar da: PKK’yı yerinde bastırıp yok edeceklerine, hamasi nutuklarla milletin gönlüne girip, onlar da pusu kurmakla meşgullermiş meğer… 

Oy kapmak için yani…

Biri can almak, ötekisi de oy kapmak için pusuda...

Demek ki:

Günlerce, aylarca, yıllarca hainlerin ülke içinde yuvalandığı biliniyormuş, biliniyormuş ki: Sayın Başbakanım “Silahlarını bırakmak koşuluyla sınır dışına çıkmalarına kolaylık sağlanacaktır.” diyerek pazarlık sözü veriyor…

Öte taraftan:

Bu pazarlık karşılığı neyin verileceği ise halktan saklanıyor…

Tek bilinen: “Gözyaşları dinecek, analar ağlamayacak, barış gelecek.”

Buna kim hayır diyebilir, böyle bir aklı kıtı düşünebiliyor musunuz?

Bu terör odakları kendi stratejileri gereği, diledikleri zaman sınırlardan çıkıyorlar, giriyorlar; kimseden izin falan aldıkları yok…

Alıyorlar mı duyan var mı?

İşlerine geldiğinde ateşkes ilan edip, iktidar partisinin elinin güçlenmesine özellikle seçim dönemlerinde yardım da edebiliyorlar.

Etmediler mi?

Böylesi bir serbestliğe ve keyfiliğe sahip olan güç şimdi niçin başkasının isteğiyle hareketlerini kısıtlasın?  

Bunun bir bedeli, bir ödünü olmalı; bunu milletin bilme hakkı yok mu?

Benim sayın Başbakanım demeçlerinde: “Hiçbir ödün verilmemiştir.” buyuruyor.

Ama: Hemen arkasından da; eyalet sisteminin yararlarından, böylesi bir sistemden korkulmaması gerektiğinden dem vurarak, milleti bir şeylere hazırlama- ya çalışıyor.

Ulus devleti silmek, yurdu parçalara bölmek, şimdilik kaydıyla “Federe Demokratik Cumhuriyet” adıyla yeni bir devlet kurmak ve 93 yıllık Türkiye Cumhuriyetini tarihe gömmek…

Eeee! Böylesi bir yeni yapılanmanın başına da bir başkan gerek. O da, Kürt kardeşlerimizin oyuyla çantada keklik olacağından “al gülüm, ver gülüm...”

İşte size yeni bir kartvizit: “-Falan oğlu filan- Federe Demokratik Cumhuriyetler Birliği Devlet Başkanı...”

Türkiye Cumhuriyeti’nin ruhuna elfatiha!

Ey, bir poşet erzak, iki torba kömüre tamah edenler! Sizlerde beyin de var, yalnız midenizle düşünmeyin! Ecdadınızın kanıyla sulanan bu topraklar üzerin- de kurulan Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkın!

Çünkü:

Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere birçok devlet kurumlarının tabelasından T.C. yani Türkiye Cumhuriyeti silinmeye başladı bile…(İnegöl’de de…)

Çünkü:

Bir ırkı değil; bir bütünü, bir ulusalcılığı simgeleyen Türk kelimesinden bazı merciler rahatsızlık duyuyorlar… Belki de korkuyorlar…

Çünkü:

Birilerini bu günler için, koruyup kollayan ve dahi besleyip, saltanat koltuğunda oturtan, başta Amerika olmak üzere emperyalist dış odaklar,

Mustafa Kemal felsefesinin ürünü olan Türkiye Cumhuriyetinden rahatsızlar...

Çünkü böylece:

Osmanlı’nın ve Sevr’in intikamını almış olacaklar..

Ve Çünkü:

Amerika düşündüğü Büyük Kürt Devletinin! Türkiye Toprakları üzerindeki ayağın temelini atmak üzere.

Vay Babasını Be Sayın Milletim! Bunları göremiyorsun ha…