ANAYASAMIZIN 118. Maddesine göre oluşun Milli Güvenlik Kurulu: “Devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili kararların alınması ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildirir (……..)” demektedir.

ANAYASAMIZIN 118. Maddesine göre oluşun Milli Güvenlik Kurulu: “Devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili kararların alınması ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildirir (……..)” demektedir.
Milli Güvenlik Kurulu kimlerden oluşur?
Yine ANAYASAMIZIN 118. Maddesine göre:
Cumhurbaşkanı’nın Başkanlığında; Başbakan, Milli Savunma Bakanı, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, gündemin özelliğine göre ilgili bakanlarla birlikte, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri…
28 Şubat 1997 tarihinde toplanan kurulda kimler varmış?
Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel, Başbakan Sayın Erbakan, Dışişleri Bakanı Sayın Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Sayın Turan Tayan, İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener, Dışişleri Müsteşarı Sayın Onur Öymen, MİT Müsteşarı, Cumhurbaşkanlığı Sekreteri ve Askeri Erkan…
E, peki:
Hükümete tavsiye niteliğinde sunulan, meşhur 28 Şubat Kararları ne imiş?
1- Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan rejim aleyhtarı faali-yet karşısında ödün verilmemelidir. Anayasa’nın 174.  Maddesinde koruma altına alınan Devrim Kanunları’nın ödün verilmeden uygulanması esastır. Hükümet, icraatında Devrim Yasaları’na uygunluğu sağlamakla görevlidir.
2- Savcılar, Devrim Yasaları’nın ihlalini oluşturan davranışlar karşısında harekete geçmelidir. Yasaları ihlal eden dergahlar kapatılmalıdır.
3- Sarık ve cüppe giyim şeklinin özendirildiği görülmektedir. Kılık ve kıyafetleri bu yasaya ters düşen kişilerin onurlandırılmamaları gerekir.
4- Anayasa’nın163. Maddesinin kaldırılmasının yarattığı boşluklar, irticai akımların ve laikliğe aykırı tutumların güçlenmesine yol açmıştır. Bu boşlukları telafi edecek yasal düzenlemeler getirilmelidir.
5- Eğitim politikalarında yeniden Tevhidi Tedrisat Kanunu ruhuna uygun bir çizgiye gelinmelidir.
6- Temel Eğitim 8 yıla çıkartılmalıdır.
7- İmam Hatip okulları toplumdaki bir ihtiyacı karşılamak üzere kurulmuşlardır. Bu ihtiyacın fazlası olan İmam Hatip Okulları, meslek okullarına dönüştürülmelidir. Ayrıca kökten dinci gurupların kontrolünde olan Kuran kursları kapatılarak MEB’e bağlı okullarda düzenlenmelidir.
8- Devlet dairelerinde ve belediyelerde kökten dinci bir kadrolaşma hareketi sürdürülmektedir. Hükümet, bu kadrolaşmanın önüne geçmelidir.
9- Cami yapımı gibi dini konuları siyasi amaçlar için istismar etmeye dönük olan her türlü davranışlara son verilmelidir.
10- Pompalı tüfekler kontrol altına alınmalıdır.
11- İran’ın Türkiye’deki rejimi istikrarsızlığa itmeyi amaçlayan çabaları yakın takibe alınmalıdır. İran’ın Türkiye’nin iç işlerine karışmasını önleyici politikalar uygulanmalıdır.
12- Yargı mekanizmasının daha etkin çalışmasını sağlayacak ve yargı bağımsızlığını güvence altına alacak,  hükümet tasarruflarında koruyacak düzenlemeler bir an önce getirilmelidir.
13- Son dönemde TSK mensuplarını hedef alan tahriklerde büyük artış gözlenmektedir. Bu sataşmalar TSK içinde rahatsızlığa yol açmaktadır.
14- İrticai faaliyetlere karıştıkları için TSK’deki görevlerine son verilen subay ve astsubayların belediyelerde istihdam edilmelerinin önüne geçilmelidir.
15- Partilerin belediye başkanları ve il, ilçe yöneticilerinin konuşma ve davranışları da Siyasi Partiler Yasası’nın sorumluluk alanına sokulmalıdır.
16- Tarikatların denetimindeki finans kuruluşları ve vakıflar aracılığıyla ekonomik güç haline gelmeleri dikkatle izlenmelidir.
17- Laiklik aleyhtarı yayın çizgisi olan TV kanalları ve radyoların verdikleri mesajlar dikkatle izlenmeli ve bu yayınların anayasaya uygunluğu sağlanmalıdır.
18- Milli Görüş Vakfı’nın bazı belediyelere yaptığı usulsüz para transferleri durdurulmalıdır.
İşte! Bu kadar.
Ülkenin rahat ve huzuru için, yukarıda ifade edilen hususlar, hükümete tavsiye kararı olarak sunulmuş…
Görüleceği gibi yapılanlar, yasalara özellikle anayasaya uygun. Hükümet ister uygular, istemezse uygulamaz; isterse kendi politikalarına uyanları uygular is- terse de hiç uygulamaz; tamamen kendi bileceği bir iştir
Ha! İlle de uygulayacaksın diye bir dayatma ve baskı var ise; o zaman da, hükümet olmanın yetki ve sorumluluğunu kullanır, gerekeni yapar.
Nedir gereken?
Sorumluları hemen görevden alıp, emekliye sevk etmektir…
Şimdi: O günkü hükümet, yetki kullanma sorumluluğunu bir tarafa bırakıp, çözümü tabana kuvvet kaçmakta bulmuşsa, görevini kötüye kullanmamış mıdır?
Bu ne biçim bir hükümetmiş ki; küçük bir patırtıda kolaycılığı seçivermiş?...
Yorumu sizler yapın…
Yazık oluyor onca vatan evladına…
Toyda sonra nara yani…