Bakanımız nereye bakıyor?

Bakanımız nereye bakıyor?

Cambaza mı?

Yok canım! Ne alaka!

Koskoca bakan; işi gücü yok da, cambaza mı bakacak yani…

İyi de…

O bakan; herhalde bir yere bakıyordur değil mi?

Bakacak tabii… Görevi gereği…

Koskoca Türkiye Cumhuriyetinde, koskoca bir insanı, koskoca etkili bir yetkili; “Arkadaş sen bakan olacaksın.” demişse eğer: O da bakan olacak ve de bakacaktır elbet…

Hem de çok iyi bir bakan…

Allah’ı var hakkını yemek olmaz; gerçekten iyi bakıyor…

Siz de baksanıza; O bakanın gördüğünü görebile-cek misiniz?

Örneğin:

Siz 800 Türk Lirasına nasıl bakar, nasıl görürsünüz?

Yeni evlenen asgari ücretli bir çift için az mıdır, çok mudur?

Çoluk çocuk yok yani…

Onlara “samanlık seyrandır.” değil mi?

Bakan da öyle bakmış ki: 800 TL yi çok para olarak görüyor…

Ne dersiniz; manzaraya doğru mu bakıyor Sayın Bakan?

Bence yerinde bakıyor, bakma açısı güzel, hem de çok güzel!

Neden güzel?

Bu gün ülkemizde asgari ücrete bin takla atacak On Binlerce üniversite mezunun var olduğuna göre…

Elbet bu para çok büyük bir paradır…

Taliplisi çok çünkü…

Arz talep meselesi yani…

Hem sonra:

Herkes askeri ücretle mi çalışıyor sanıyorsunuz siz?

Yok canım, Olur mu?

Çalışan Yüz işçiden olsa, olsa, şöyle böyle Seksen, Seksen beş kişi ancak asgari ücretlidir! Mese-la…       

Diğerlerinin maaşı oooo!

Hem sonra:

Bakan iyi bakıyor ki: “Zeytinin fiyatı belli” diyor; Beşe de var Yirmiye de. Peynirin ki de belli; çökeleğinden en lüksüne kadar Üç ile On Sekiz liraya kadar çıkıyor, ekmeğinki de keza…

Ev kira değil, yakıt devletten, baklagiller makarna pirinç bulgur, oy severden! Koyun bunları üst üste; İki kişilik bir aile, bu askeri ücretle para arttırır, yazlık tatile bile çıkarlar vallahi…  

Öte yandan:

Münafıklar hesap yapıp açlık sınırının geçim indeksini bulmuşlar; üç kişilik bir ailenin ( hadi dört ol-sun!)  Bin İki Yüz Lira kadarmış…

Yani:

Bu rakamın altında geliri olanlar açlığa mahkummuş…

Anarşistlik işte amaç kaos yaratmak! Bunu bir bakana sorsalar ya! Sormazlar. İnsanlar arasına fesat karıştırırlar hep…

Oysa:

Bu ülkede: zeytinin fiyatı belli, peynirin fiyatı da belli, etin size keza…

Hele, hele büyük kentlerde asgari ücretli bir işe malik olmak demek, mutluluktan çağı atlamaktır. En azından ulaşım giderleri cepte keklik!…

Mesele bir bakan gibi bakmakta: Öyle güzel bir bakan bulmuşken nankörlük etmenin mantığı yok!

Hep birlikte bakan gibi bakmayı öğrenebilsek; her yer toz pembe, gör yeşil, yeşil!...