Amerika’nın öncülüğünde Batılı dostlarımızın! Taa! GalüBeladan beri beyinlerinde oluşan bir virüs: Biz Türklerin; Küçük Asya ve Trakya Topraklarında yaşamasını içine sindirememektedir. Biliyorsunuz: Yıl 1071: “Kopup gelip uzak Asya’dan, Bir kısrak başı gibi uzanan…” Bu ülkeyi Anadolu yapan atalarımız; 1453’de Kostantineyi İslamıbola çevirip Bizans’ı tarihe gömmesi, Dünya Hıristiyanlarının göğsüne bir hançer gibi saplanmıştı…        Bu acı: Osmanlı’nın yükseliş dönemlerinde korkuya dönüşerek arttı… Ne çare: 1699 Karlofça Anlaşmasıyla duraklama dönemine giren imparatorluk; adım, adım gerileyerek, her Üç kıtada varlığını kaybetmeye başlaması Hıristiyan Alemi’nin umudunu ve moralini güçlendir-di… Osmanlı Devletini tarihin çöplüğüne gömmeyi amaçlayan ve Damat Ferit Hükümetince 10 Ağustos 1920 günü kabul edilip imzalanan SEVR anlaşması tam Avrupalılara sevinçten göbek attırıyordu ki: Mustafa Kemal diye birisi bu sevinç çanlarına ot tıkayıverdi… Haniye canım: Bugünlerde eserleri bir, bir yerinden sökülüp halkın göremeyeceği yerlere gizlenen, her fırsatta iğneli göndermelerle hilafetin intikamını almaya çalış- tığımız Mustafa Kemal Atatürk… Milleti ile bütünleşip, müstevlileri Misak-ı Milli Sınırları’nın dışına sürüp çıkaran, bu vatan toprakları üzerinde kulakların zarını patlatacak çan sesleri yerine, Müslümanları cezbeden ilahi ezan seslerini devamlı kılan Mustafa Kemal Atatürk… Sevr Anlaşmasını bir okusanız; bir zahmet edip şöyle bir göz atabilseniz, göreceğiniz manzara karşısında tüyleriniz diken, diken olacaktır… Ağrı Erzincan’ı kapsayan Doğu Anadolu’yu Ermenilere, Güneydoğu Anadolu’yu Kürtlere, Adana, Gaziantep Havalisini Fransızlara, Antalya, Burdur, Isparta dolaylarını İtalyanlara, başta İzmir olmak üzere, Ege ve Trakya Topraklarını Yunanlılara, Trabzon ve Orta Karadeniz kıyılarını yeni kurulacak Rum Pontus Devletine peşkeş çekilecek, Türklere de Ankara Kastamonu vilayetlerini kapsayan dar bir alan bırakılacaktı… Hilafet İstanbul da kalacak, tıpkı Papalık gibi, İs-lam Alemi İngilizlerin gözetiminde batının çıkarları doğrultusunda yönetilecekti… Ama, Mustafa Kemal: Bu Sevr denen Türk Milleti’nin idam hükmünü, yırtıp parçalayıp, batılı zorbaların yüzlerine fırlatarak; onları, “Geldikleri gibi gönderdi.” İşte! Batı Alemi kafesledikleri kuşu ellerinden kaçırdıkları için, asla bunu hazmedemediler ve her zaman fırsat kolladılar, pusuda beklediler… Şeyh Sait İsyanını güdümlediler, yemedi… Şeyh Rızayı pışpışlayıp, Dersim’i ateşe attılar olmadı… Cumhuriyet çok büyük bedel ödeme pahasına, devleti ve Milli- Misakı korumasını bildi… O zamanlarda çok analar ağladı, çok çocuklar öksüz kaldı ama vatanın  bölünmesi engellendi… Mezhepsel farklılıkları kaşımaya kalktılar; kan gölüne ramak kaldı ama milletimizin sağduyusu, bu oyunu da boşa çıkardı… Batı felsefesi asla vazgeçmeyeceği kuyruk acısını dindirmek için tekrar başa dönüp, Kürt etnik kozuna sarılarak PKK’yı yarattı… Memleketlerinde örgütün sivil yapılanmasına çanak tutarken, dağdaki teröristlere el altından her türlü savaş desteğini sağladı… Bizim yüzümüze karşı da: “Sizinle beraberiz, PKK terörünü lanetliyoruz…” diyerek uyumamıza yol açtı…  Halen de uyumaya devam ediyoruz ya; Horrrrr! İşte böyle… Adamlar kafalarına koymuşlar; ülkemizin coğrafyasını bozacaklar, bizleri bölüp parçalayacaklar… Çünkü Anadolu, onlar için; Türklere bırakılmayacak kadar önemli… Ortalıkta dolaştırılan bölünmüşlük haritası ispatı; Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu kapsayan, İran, Irak ve Suriye Üçgenini de içine alan Büyük Kürt Devleti haritası yani… Bunu yapabilirler mi? Ben bilemem… Yalnız:  Ülkemiz içinde “gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde” bir yönetici ekibi bulabilirler, birde çakma aydınlarca desteklenen yandaş medya yaratabilirlerse. Mesela canım!       Görmüyor musunuz, yaşamıyor musunuz olayları!     Yurdun belirli yerlerine gizlenmiş bir avuç terörist (Pardon şimdilerde aktivisit oldular!) PKK’yı yok edemedik ya da ettirilmedik;  İmralı ve Kandilin istemi doğrultusunda, anlaştırıldık. “Analar ağlamasın barış gelsin” sloganlarıyla, TC Devleti’nin yapısını değiştirip ülkenin bölünmesine zemin hazırlama yoluna girdik… Stratejik ortaklarımızın stratejileri gereği tabi… Şimdilerde de halkımızı yumuşatmak ve gelecek-teki bölünmeye hazırlamak işini de akillere yükledik; sorumluluktan sıyrılabilmek için… İyi mi? Ey halkım uyan! Gökyüzünde kara bulutlar dolaşıyor; benden hatırlatması…