Son haftalarda öğrendik ki; meğer eğitime ne kadar da çok aşık olanlar varmış? Hükümet erkanı bir yanda, özel dershane sahipleri öte yanda… Biri, “Dershaneler haktır; onlarsız eğitimin sonu yoktur” derken; Diğeri: “Dershanelerin işini bitireceğiz, özel okullara öncelik getireceğiz.” diyerek son noktayı koyuyor… “Dershanelerde fırsat eşitliği yok; varlıklıların çocukları, yoksulların önüne geçiyor.” yaklaşımıyla kararlılığını sürdüren hükümetin karşısında, cemaat ağırlıklı dershane sahipleri aksini savunarak; “Bizler olmasak yoksulların çocukları üniversitelerin kapısından bakamaz, sayemizde onlar da yüksek öğrenimden sebepleniyor” görüşüyle karşı duruyorlar. Yoksulluğun üzerinden rant ve saltanat yani… On bir yıllık iktidar süresince beş Milli Eğitim Bakanı değiştirerek, eğitimi bataklığın içine sokup, çıkılamaz hale getiren anlayış: Amerika’yı yeni keşfetmiş gezginciler gibi, şimdi de dershanelere gözünü dikmiş görünüyor. Daha önceleri nerelerdeydiniz? Ta 1970’li yıllardan başlayıp, her dönem artan dershanecilik: Özellikle son On Bir yılda devasa boyuta ulaşıp, cemaat etkinliği zirve yaparken uyunuyordu da, şimdilerde mi titreyip kendimize geldik? Yoksa daha büyük bir olumsuzluğu halkın gözünden kaçırmak için dershaneler üzerinden yeni gündem mi oluşturuluyor? Özel dershaneler kapatılabilinir ama özel ders vermek ya da özel dersler almak engellenemez… Engellenebilir mi? Parası olan, dilediği öğretmeni çağırır evine, istediği dersi verdirir çocuğuna… Kim engel olacak? Ya olanağı yeterli olmayanlar ne yapsın? Fırsatta eşitsizlik, büyük boyutlarla gariban yoksulun aleyhine çalışmayacak mı? Hem de artan bir hızla… Ülkemizin yöneticileri bunu göremeyecek kadar kıt görüşlü olamazlar diye düşünüyorum… Ben bir eğitimci eskisi olarak; oldum olası dershanelere karşıyım. Bizim ekolde, öğrencisine parayla özel ders veren öğretmene hiç de iyi gözle bakılmaz ayıp telakki edilirdi. Bu gelenek hiç değilse Mesleki ve Teknik Öğretim Kurumlarında öyleydi… Sen öğrenciyi okul içinde, işlik ve ya dershanede üzerine düşüp, iyi öğretip yetiştirme, sonrada okul dı-şı saatlerde ücret karşılığı ders vererek, sınıfını geçecek hale getir. Yani olacak şey miydi bu? Bu, öğretmenlik mesleğinin kutsiyetiyle bağdaşmayan bir durumdu. Bu yanlış tutum ağır ağır dershaneciliği kurumsallaşmaya yöneltti. Öğretimin, olmazsa olmazı haline getirdi… Bugün bir üniversitenin herhangi bir dalını kazanabilmenin vazgeçilmez koşulu dershanelerden geçmektedir. Fakirimizin de, zenginimizin de umudu dershanelerdir… Neden, Niçin? Çünkü: Ülkemizde yıllar boyu uygulanmakta olan eğitim ve öğretim teknikleri ve hedefleri çok ama pek çok yanlışlıklar içinde bocalayıp durmaktadır… Ülkemizin geleceği bakımından, hangi alanda hangi tip elamana gerek duyulacağı düşünülüp, ona göre kalıcı ama gelişime açık milli politikalara yönelik programlar uygulamaya konulamamıştır. Bakar mısınız? Şu anda ülkemizi yönetmekle görev alan siyasi anlayışın eğitim politikaları: Değişen beş Bakanın kişisel düşüncesine göre şekil almış; birinin yapmaya çalıştığını diğeri bozup kendine göre bir uygulamayı dayatmıştır. Oysa: Bir ülkede eğer eğitim, milli olacaksa; değil her bakanın, değişen iktidarların bile bu alana karışma lüksü yoktur. Millilik: Her makamın keyfi at oynatacağı alan mıdır? Ama: Ülkemizde bu ilke rafa kalktığı için, keyfiyet: Dün dershaneleri çare olarak görmekteyken, bugün oralara kilit vurup, yerine özel okullara teşvik vermektedir… Bugünkü anlayış içinde ne yapılırsa boşa; eğitimi ve öğretimi üretim için değil, teoriye, dolayısıyla hizmete yönelik yapıyorsanız hava cıva… Çünkü: Bir ulusun geleceği, üreten insanların çokluğu ve kalitesiyle orantılıdır. Üretim olmayan yerde hizmet, uşaklığın modernize edilmişidir… Sonuç: Üniversite eğitiminin temeli Meslek Liselerine dayandırılmalıdır… Zira: Üniversiteler gençlere, mesleki formasyon kazandırıyorsa eğer, kaynağı Meslek Liselerdir… Örnek I: Bu gün Tıp Fakültelerine sağlık kolejlerinden ya da sağlık meslek liselerinden öğrenci alınırsa, yetişecek doktorlarımızın ufkunu düşünelim… Örnek II: Ülkemiz tarım ülkesidir diyor da, samanı dışarıdan ithal ediyorsak; çözüm: Ziraat Fakültelerinin öğrenci kaynağı, Ziraat Meslek Liselerinde başarılı olanlardan seçilmelidir… Örnekleri sizler çoğaltabilirsiniz… DİKKAT! Ülkemizin neredeyse her kasabasına kadar yayılmış yüzlerce üniversite ve buralarda okuyan Yüz Binlerce gencimizin, arkalarında beklenti içinde Milyonlarca anne ve babanın umudu var. Bu öğrenciler buraları bitirince ne olacak, yüzde kaçı iş bulabilecek, daha önce mezun olanların durumu ne? Bunlara çözüm arayacağımıza, Cemaat denilen malum oluşumla, hükümetin dershaneler üzerine dalaşı, balıkçı kavgasından başka bir şey değildir… Hayırlara vesile olur! İnşallah…