Sabahları yataktan kalktığınızda tekrar o yatakta uyuyamama gibi bir ihtimaliniz olduğunu düşünüp yatağınızla vedalaştınızmı hiç? Bu güne kadar bunu yapmadıysanız yeterince kaderci değilsiniz demektir... Çok mu saçma geldi yazdıklarım? Kim bilir belki de komik, hatta deli saçması.. Haklısınız, önünde uzun yıllar olduğunu düşünen biz sağlıklı insanlar için boşa sarfedilmiş cümleler bunlar... Eminim (BURAK YILDIRIM)’da sizler gibi düşünü-yor, ölümü aklına bile getirmiyordu. Derbi maçının oynanacağı gün büyük bir heyecanla yatağından kalkmış, koca bir gün neler yapacağını bir kez daha kafasında derleyip, toplamıştı.. Önce kahvaltısını yapacak, ardından dışarı çıkarak çok sevdiği, gönül verdiği tuttuğu takımın oynanacağı maç saatine kadarda arkadaşları ile vakit geçirecekti. Maçın bitiş saatinde evine dönecek, annesinin yaptığı güzel yemeklerle karnını doyurup, sonrasında odasına çekilerek bilgisayarı başında sosyal medya aracılığıyla takımının galibiyetini kişisel sayfalarında büyük bir gururla paylaşacaktı... Burak tüm bu saydıklarını kısmen yaptı... Yapamadığı tek şey evine dönmek oldu.. Çünkü Burak maç sonrası hiç tanımadığı, rakip takım taraftarı olan Yusuf Ortak tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Cinayetin işlendiği güne kadar Burak ismi sadece yakın çevresi ve arkadaşları tarafından bilinirdi, bu-gün ise Burak Yıldırım adı futbol terörü kurbanı olarak kayıtlara geçti. Peki bu olayda tek suçlu Yusuf Ortak mı, Burak Yıldırım’ın yanında bulunan ve Yusuf Ortağı yanlarına çağırarak sözlü sataşmada bulunan arkadaşlarının hiç mi suçu yok? İsterseniz bir de madalyonun öteki yüzüne, son yıllarda ülkemizde artan, gruplara ayrılmış gençlik çetelerine bakalım. Bir gruba mensup olmak, gruptaki arkadaş çevreleriyle sosyal ilişkiler kurmak genç kesim için çok önemlidir. Gruba fazla önem verir, grup kurallarına uymak için büyük çaba harcar... Gerçek hayata dair tek bir amaçları bile yoktur, tek gayeleri bulundukları çevre gençlerini boyları gibi küçük olan emanet dedikleri çakılarla korkutarak saygınlık kazanmaktır. Yaşları her ne kadar küçük sayılsada, etrafa sardıkları ölüm tehlikesi görmezden gelinmeyecek kadar çok büyük. Hint Horozu gibi kavgaya hazır tiplerdir. Önce laf dalaşı sonra saldırganlık ve karşılıklı çekilen çakılar. Yazımı yazarken, geçtiğimiz ay Kağıthane Gülte-pe’de bir gencin ölümüyle sonuçlanan gençlerin kavgasını anımsıyorum. Kavgaya karışan gençlerden birine kavganın çıkış sebebini sorduğum da aldığım yanıt beni oldukça şaşırtmıştı. Canı sıkılan, bir grup genç oradan geçen başka bir gruba ait gence sözlü sataşmada bulunmuş, sonrasında olay büyüyerek iki gurubun kavga etmesine neden olmuştu. Sözlu sataşmada kullanılan “ne bakıyorsun oğlum” cümlesi 19 yaşında bir gencin ölümü ne sebep olmuştu. Burak Yıldırım’da böylesi gereksiz bir kavganın kurbanı olmuştu. Benim nazarımda bu bir futbol tererü değil, gençlerin yaptığı taşkınlığın, sırf psikopatlığına çıkarttıkları kavganın sonucudur. Hemşehrim olan Burak Yıldırım’a Allah’tan rahmet, acılı Ailesine sabırlar diliyorum...