Geçtiğimiz pazar akşamı. O akşam saat 20.00´da oynanacak olan Fenerbahçe- Galatasaray derbisine tam bir saat var. Evime uğrayıp, maçı izlemek için tekrar çarşı merkezine dönme umudu ile Vehbi Koç İlköğretim okulu ve teknik lise arasındaki sokaktan, Kuğulu Park istikametine doğru araç ile ilerliyorum. Sokağın sonuna doğru, biri sol kaldırımda yere oturmuş, sırtını arkasındaki alçak duvara dayamış, diğeri de hemen yanı başında ayakta duran iki kişi gözüme takıldı. Hava oldukça karanlık. Sokakta ilerlerken birkaç gün önce tam o sokakta meydana gelen bir fotklift ve motosiklet sürücüsünün karıştığı kaza aklıma geldi. Okumuşsunuzdur basında. Motosiklet sürücüsü ağır yaralı ve tedavi altında. Sokağın sonundaki şahıslara yaklaştıkça bu iki kişinin 17-20 yaş aralığında iki genç olduğunu anladım. Ayaktaki genç gayet normal gözüküyordu. Yerde oturan ise kendinden geçmiş bir şekilde kafasını ileri geri sallıyordu. Yaklaştıkça yavaşladım. Daha da dikkatli baktım. Anladığım kadarıyla yerdeki genç uyuşturucu ya da alkolün etkisi ile bu haldeydi. Tahlil sonucu elimde olmağı için alkol de olabilir diyorum ama o genç çok büyük ihtimal ile bir uyuşturucu madde etkisi altındaydı. Hepiniz sarhoş görmüşünüzdür. Bu gençteki sarhoşluktan öte bir durumdu. Sarhoş olacak kadar içki alacak parası var gibi de durmuyordu. 100 metre ileride yaşıtları güle oynaya halı saha maçı yaparken, uyuşturucu etkisindeki bu gencimiz buz gibi taş kaldırımda sürünür vaziyetteydi. Hemen 155´i aradım.Görevli memura durumu anlattım. Ambulans da çağırmak gerekebileceği için pratik bir adres tarifinde hemfikir olduktan sonra telefonu kapattım. Bu arada araba ile ilerlemeye devam ediyorum. Olay yerinden bir hayli de uzaklaşmıştım. Sonra birden geri döndüm. Polis gelene kadar kendisine veya başkalarına zarar verirse vicdan yaparım diye geri dönmek geldi içimden. Polisi arayalı 3-4 dakika olmuştu sanırım. Olay yerine geri dönerken oldukça uzak bir mesafeden polis otosunun ışıklarını gördüm. Polis´ in olay yerine ulaştığını görünce gönlüm biraz ferahladı. Bulunduğum noktadan geri döndüm. Çok fena bu zıkkım çok. Fidan gibi gençleri işte böyle süründürüyor. Belki sizde rastlamışsınızdır böyle durumlara İnegöl de. Son yıllarda sentetik uyuşturucular hızla yaygınlaştı dünyada. Ucuz ve kolay ulaşılabilir olunca iş çığırından çıktı. Artık ölmek için öyle aylarca bağımlı olmaya gerek yok. Bir iki kullanım yetiyor ölümü çağırmaya. Günden güne çarpıklaşan ve fıtratımıza ters olan bu yaşam şeklimiz büyük kısmı bomboş bir hayat yaşayan bir nesil oluşturdu. Ve saçma sapan yaşamaktan kurtaramadığımız gençlerimizi şimdi uyuşturucudan kurtarmaya çalışıyoruz. Sigara kullanmaktan hayâ eden geçmiş nesillerin yerine şimdi istediğini istediği yerde içen yeni bir nesil var. Bu geniş pazar da hemen satıcılar ile doldu. Bakın bu soruna nasıl baktığınız çok önemli. Tüm dünya bir şekilde uyuşturucu ile mücadele etmeye çalışıyor. Amerika´nın bazı eyaletleri uyuşturucuyu belli ölçüde serbest bırakmayı tartışıyor. Avrupa´da belli şehirlerde uyuşturucu kullanmak yıllardır belirli şartlarda serbest. Keyiflerinden serbest bırakmıyorlar. Önleyemedikleri kullanımı, yasal alanlarda, en azından kontrol edelim diyorlar. Tabi biraz da para kazanıyorlar… Ya da Filipinler devlet başkanı gibi 3 milyon bağımlıyı ve satıcıları öldürmekten bahsedenlerde var. Uyuşturucu sorunun hangi noktalara geldiğini artık siz hesap edin Filipinlerde. Bu yazıyı yazmadan önce devletin hazırladığı eylem planlarını, ilgili kurumların hazırladığı istatistik raporlarına da baktım. Acizane kendi fikrimdir, sayfalar dolusu yazıda ne sorunun gerçek tespiti, ne de gerçek çözümü yok. Binlerce yıldır var olan uyuşturucuyu hemen bu sene bitirelim diyemeyiz tabi. Gençlerimizi doğru yetiştirmemiz gerekiyor. Kafasını, elindeki telefona ve her türlü haltın satışının yapıldığı internete gömerek büyüyen yeni nesillerin, uyuşturucudan tutunda, bin bir türlü pisliğe bulaşmama ihtimali sizce yüzde kaç? Kusura bakmayın ama hızlı ve sınırsız iletişimin yan etkileri olmayacak mı sandınız? Teknoloji olmasın demiyorum. Bu bir tercih meselesiydi ve biz yan etkilerine rağmen tercih ettik. Tüm dünyaya bela olan uyuşturucu bir gün İnegöl´e gelmeyecek mi sandınız? Çoktan geldi bile. Ama bazen sorunu alenen söylemek, daha hızlı yayılmasına sebep olabiliyor. Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek gibi. Bu yazıyı okuyan ve madde kullananlar varsa, onlara sözüm. Bak arkadaşım, ölürsün, sana da yazık arkanda kalanlara da yazık. Gazetede ölüm haberin çıkar, bir iki gün arkandan vah vah derler sonra unutulursun. Yapma. Sana bu zıkkımı satan yaşar, sen ölürsün. Bir kereden bir şey olmaz deme. Sana bunu satan lüks arabayla gezer. Seni soğuk kaldırımlardan polis toplar. O kadar şanslı değilsen devriye aracı bile görmezden gelir haberin olsun. Boş ver sen kanunları, prosedürleri, yetkililer görevini yapıyor ya da yapmıyor diyenleri. Sen kendini kurtar. Bedre deresi kenarında bulunur cesedin. Anan Baban kahrolur. Yakma bu dünyanı da ahiretini de. Ben sana söyleyeyim, sana senden başkasının faydası yok güzel kardeşim. Okuduğum raporlarda sadece bir veri olarak kalırsın. Uyuşturucu kullandığın için büyük kayıp olarak bile görmezler seni. Artık tüm dünya uyuşturtucu ile mücadele etmenin bütçesini hesaplıyor. Senin ölümün bütçe fazlası, haberin olsun. Satan için para, normal vatandaş için ise bir zavallı olmak istiyorsan iç kardeşim. |