Merhum Ziya Paşanın şu güzel sözü unutulacak gibi değil. Her döneme göre uyarlanabilecek kadar anlamını asla yitirmeyen bir söz. “Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkâr, eşek defterdar olmuş, sıpa mühürdar!”
Neden böyle bir güzel sözle bana ayrılan bu köşede yazmaya başladığıma gelince; şöyle izah etmek istedim:
Zaman, zaman yaşadığımız olayları şöyle bir analiz ettiğimizde, durumun vahametini daha iyi anlarız.
Birçok alanda gördüğümüz kişilerin geldikleri noktayı görünce şahsen ben hayret etmekten kendimi alamıyorum.
Belki yaptığı o iş için yıllarca okumuş veya bu işte uzmanlaşmış kişilere baktığınızda böyle birinin yerine işten anlamayan, üstelik ukala birinin bu işi yapması ne kadar manidardır değil mi?
Yıllarca kendini yaptığı ve seçtiği işe adamış kişilerin yerine tabiri caiz ise torpilli birinin getirmesi ve bu kişinin de işleri Arap saçına çevirmesi olayına zaman, zaman sizlerde şahit olmuşsunuzdur.
Hani boşuna atalarımız şu özlü sözü söylememiş:
“El elden üstündür!” “İşi ehline ver, iki akçe de fazladan ver!” tabi böyle daha çok özlü sözlerimiz vardır. Tecrübelerle geçen onlarca yılın ardından işten anlamayanların her şeyi bir birine karıştırması kadar kötü bir hal var mıdır?
Peki, ben bu konuyu neden bu sütunlara taşıdım gelelim sadede:
Evde bir ara buzdolabının kapısında bir sorun vardı. Garantisi dolduğundan biz piyasadan bir tamirci çağırdık. İnanın adam sağını kurcaladı solunu kurcaladı. Sonunda dolabının kapısının lastiğinin değişmesi gerekir. Diyerek lastiği değiştirmeden bizden beş yüz lira para alıp gitti. Sonunda servisi arayıp telefonla durumu anlattım sağ olsun servis elemanı kapının kanıp kapanmadığını sordu. Bende kapısı kapanmıyor. Deyince eleman ağabeyi dolabın raflarını kontrol et. Şayet onlardan biri yuvasına tamamen oturmuyorsa doğal olarak kapı açık kalır.
Deyince ben elemanın söylediğini yaptım. Gerçekten orta raflardan birinin yuvasından çıkarak kapının kapanmasını engelliyordu. Elemana teşekkür ederek telefonu kapadım.
Siz, siz olun işin ehli olmayanları evdeki tamir olacak şeyler için kimseyi çağırmayın. Adamlar neredeyse adımlarına göre para alıyorlar.
Geçenlerde de cami avlusunda arkadaşlar la sohbet ediyoruz bu konu açıldı. Ben de bu olayı anlattım. Cemaatten biri:
“Yusuf kardeş senin dolabın için gelen tamirci hiç değilse biraz uğraşmış. Benim çamaşır makinesi çalışmayınca hanım beni aradı ben aynen bir tamirci çağırdım. Eve geldim, hanım makinen fişini iyice yerleştirmemiş. Doğal olarak makine çalışmamış. İşi haletlim tam odaya geçim televizyonda haberleri izleyeceğim kapı çaldı. Hanım kapıyı açtı. Gelen tamirciymiş. Hanım ona durumu anlattı. Adam hanıma:
“Ablacığım biz dükkândan çıktık mı beş yüz lira alırız. Tamir işi olsun olmasın değişmez!”
Hemen kapıya gelip ne yani sen bizden haraç mı alacaksın? İçeri bile girmeden ne demek bu? Adam kararlı neredeyse bizle laf yarıştıracak. Ben hemen hanıma seslenip şu telefonu getir ben polisi arayayım deyince adamı savuşturduk. Aman ha arkadaşlar siz, siz olun öyle güvenmediğiniz, gerçek servis elemanı olmayanları çağırmayın!”