Mesut Uçakan, önemli bir sinema adamı, hayatını sinemaya adamış, bu alanda hassasiyetleri olan önemli filmlere imzasını atmış, muhafazakar camianın tanınan, sevilen yönetmenlerinden biri. Kendisi ile bir konuşmamızda en çok kimden etkilendiniz diye sorduğumda “Ben, en çok üstad, Necip Fazıl Kısakürek’ten etkilendim, kendime onu örnek edindim. O, edebiyat alanında ne yapmak istediyse, ben de sinema ile onun yapmak istediklerini yapmak istedim” diyordu.
Necip Fazıl’dan epey etkilenmiş olan Mesut Uçakan, üstadın “Reis Bey” isimli eserini film yaparak güzel bir çalışmayı gerçekleştirmişti. Aynı zamanda Mesut Uçakan, sinemanın, Necip Fazıl’ı diye de anılıyor. Uçakan’ın ilk dizi çalışması 1987 yılında “Kavanozdaki Adam” isimli dizisiydi. Bu dizi ilk bilim kurgu dizisiydi, yanlış hatırlamıyorsam 5 bölümlük bir diziydi. O zamanlar, dizi piyasası bu kadar çok etkili değildi. Negatif ve film tadında bir dizi olan bu dizi epey ses getirmişti. Uzun zaman dizi çekmeyen Mesut Uçakan “Hayat Yokuşu” çalışması ile yirmi yedi yıllık suskunluğuna son vermiş oldu. Kısa bir süre önce Çarşamba geceleri TRT 1’de, Uçakan’ın yeni dizisi yayınlanmıştı. Bu dizi hepimizin özlemiş olduğu mahalle yaşamına yeniden ayna tutuyor. Şimdi ki nesil eski mahalle yaşamını tam olarak tanımıyor, bilmiyor, ama eski nesil özlem ile sürekli o günleri anarak arıyor.
“Kavanozdaki Adam” çalışmasından sonra bir daha dizi işine girmeyip uzak duran Uçakan bu durumu şöyle açıklıyor. Güzel kaliteli dizilerde yapılmaya başlanınca, zaman içerisinde dizi sektörüne de girelim dediğimiz vakit bunun kolay olmadığını anladık. Bu alanda da, bizim ahlaki değerlere bağlı kaldığımız müddetçe aşamayacağız tezgahlar oluştuğunu ve bütün köşelerin kapıldığını gördük. Bunu yapamayınca sektör dışında kalıyorsunuz ve sermaye birikimi yapamıyorsunuz. Nitekim bizi seven, bize saygı duyan, bizimle aynı değerlere saygılı bir ekip karşımıza çıkınca dizi yapmaya yol bulabildik. Mahalle dizileri genelde seyrediliyor, çoğu insan kendinden bu tür dizilerde bir şeyler bulduğu için. Mesut Uçakan, diğer mahalle dizilerinden daha farklı bir ortam çiziyor seyirciye. Çok yaşanmayan, ama yaşanması gereken bir mahalle ortamı çiziyor. Diğer mahalle dizilerine fark atarak pek çok diziden farklı olduğunu gösteriyor. Hayat yokuşu, sıcak bir mahalle dizisi, dizi giderek birbirlerine yabancılaşanların aksine, sevgi ve dostluğu paylaşan güzel insanların bulunduğu bir mahalleyi anlatıyor. Berberi, manavı, emlakçısı, kahvehanesi ve marketçisi ile tam bir mahalle dizisi. Türk dizileri bir sektör haline gelerek, dış ülkelere pazarlanabilir duruma geldi. Balkanlara, Ortadoğu’ya hatta Latin Amerikan ülkelerine kadar. Fakat bu pazarlanan dizilerin, Türkiye’yi, Türk insanını doğru şekilde ele alıp tanıtabildiğini söylemek pek mümkün değil. Keşke, para ve reyting kaygısı olmayan, ülkesi ve ülkesinin değerlerini doğru olarak sinemaya yansıtabilen yönetmenlere bu tür diziler çektirilmiş olsa, Türkiye dış ülkelere olduğu gibi tanıtılmış olunur. Uçakan’ın çalışmalarında hep bir şiir tadı ve insanları iyiliğe ve iyilikten yana olmaya bir davet ve izleyiciyi düşündürme gayreti vardır. Her gece televizyon ekranlarını kirleten, kalpleri karartan, reyting adına çekilmiş olan, izleyiciye kötülükten başka bir şey vermeyen dizileri seyredip zarar görmektense, bizleri iyiliğe ve düşünmeye davet eden, Mesut Uçakan gibi farklı bir yönetmenin, farklı çalışması “Hayat Yokuşu” isimli dizisini ailece izlemenin daha iyi olacağını zannediyorum.