S.1) Çocukluk ve gençlik yıllarınızda müzeci olmak gibi bir hayaliniz var mıydı?
Çocukluğum Boşnak Camii ve çevresi, sığırlık yolu denilen(eski İnegöllülerin tabiriyle) mevkii de geçti. Evimiz bahçeli eski bir İnegöl eviydi. Böyle bir evde büyüdüğüm için kendimi çok şanslı hissediyorum. Çocukluk yıllarında meraklı bir kişiydim. Büyüklerime sorular sorardım. Yaşı büyük olan kişilerin anlattıklarına kulak misafiri olurdum. Geçmişe merakım bu yıllarda başladı.
Eskiye ait olan ne varsa toplayıp saklardım. Belki de ileride uğraş vereceğim müzecilik çalışmalarına bu şekilde start vermiş oldum. Çocukluğumda unutamadığım bir anekdotu paylaşmak isterim. 1980’li yılların ortalarıydı. O dönemde naylondan ev eşyaları satan satıcılar çok gezerdi. Bir gün böyle bir satıcı sokağımıza geldi. Bende arkadaşlarımla top oynuyorum. Babaannem, evimizde yer alan pikabı o satıcıya verip yerine bir takım mutfak eşyaları aldı Koşarak babaanneme, bu pikap verilir mi? dediğimi hiç unutmam. Geçmişe değer vermeyi, o gün çok iyi öğrenmiştim. . O sahneyi hiçbir zaman unutmadım. Geçmişe duyduğum bu merak ve ilgi gençlik yıllarımda da devam etti. Sonrasında üniversite eğitimim için tarih bölümüne doğru yol aldım.
S.2) İlk olarak gezmiş olduğunuz müze?
İlkokulu Altıeylül okulunda okudum. O yıllarda İznik’e gezi düzenlemiştik. Arkadaşlarımızla İznik müzesini gezmiştik.
S.3) Çocukluk günleriniz ve öğrencilik yıllarınızda müzeleri gezmeyi sever miydiniz?
Tabi, ilk-orta ve lise tahsilimi İnegöl’de tamamladım. Dediğim gibi İlkokul yıllarında İznik’e gezi düzenlenmişti ve bu vesile ile İznik müzesini gezme fırsatım olmuştu. İmkanlar bugünkü gibi değildi. İnegöl dışına çıkmak, etrafı gezmek her zaman imkan dahilinde olmuyordu. Lise yıllarında birkaç gezi programına katılmıştım. Yine bu vesile ile müzeleri gezme fırsatım olmuştu. Dediğim gibi geçmişe ilgi duymam, beni gittiğim şehirlerde hep müzeye doğru yol aldırdı. Bun doğrultuda yol almaya da devam ediyorum.
S.4) Bir müzeci olarak sizi en çok etkileyen müze hangisi oldu?
Aklıma gelen ilk müze, Denizli’deki Pamukkale’de yer alan Hierapolis Antik Kenti içerisinde yer alan müze olmuştur.
S.5) En çok gezmek isteyipte gezemediğiniz müze?
Yani düşündüğüm zaman ha bu müzeyi gezemedim, bunu mutlaka gezmem gerekli dediğim bir müze yok. Her müzenin farklı bir hikayesi var. Bu hikayeleri yakinen görmek, her birinden yeni şeyler alıp, bilgi dağarcığına eklemek çok önemli olduğunu düşünüyorum.
S.6) Müze severlere Türkiye’de hangi müzeleri gezmeleri tavsiye edersiniz?
Göbeklitepe, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Ankara Etnografya Müzesinin gezilmesini tavsiye ederim. Bu müzeler dışında da ülkemizin muhtelif yerlerinde bulunan daha birçok önemli müzeyi de burada sayabiliriz.
S.7) Herkes müzeci olabilir mi? Müzeciliği seven, müzeci olmak isteyenlere, neler söylemek istersiniz?
Müzecilik, bir sevda, bir gönül işi. Bu işi sevmek şart. Geçmişe ilgi duymak, geçmişten gelen sese kulak vermek, geçmişe mühür vurmuş medeniyetlerin bizlere miras bıraktıklarına sahip çıkmayı kendine görev addetmeyi bilmek şart. Kendinde bunları gören kişiler müzecilik ile uğraşabilir diye düşünüyorum.
S.8) Müzeci olabilmek için neler gereklidir?
Üniversitelerin arkeoloji, sanat tarihi ve tarih bölümlerinden uzman kişiler müzelerde çalışabilir. Ama sadece bu bölümlerden mezun olmakla müzeci olunmuyor. Çalışacağın müzenin bulunduğu yerin geçmişini çok iyi bilmek gerekiyor. O bölgeye, sahaya hakim olmak elzem. Ayrıca müzede yer alan objelerin ne ifade ettiğini, değerini, özelliklerini de bilmek, müzeciliğin önsözüdür.
S.9) Müzeci olmanın size göre en güzel yanı nedir?
Yaşadığın şehrin geçmişine ışık tutmak, kadim medeniyetlerin bıraktığı izlerden yürümek, onların ortaya koyduğu objelere hayranlıkla bakmak, geçmişten gelen sese kulak vermek, o günlere gitmek sanki o günleri yaşarcasına orada bulunuyor hissine bürünmek, tarifi imkansız bir haz verir bizlere.
S.10) Müze sevmek, müze gezmek müze severlere, neler kazandırır?
Anadolu coğrafyası kadim bir merkez. Bu topraklarda önemli medeniyetler hüküm sürmüş. Onların bıraktığı eserler, şu an müzelerimizde sergileniyor. Müzeleri ziyaret ettiğimizde, Anadolu’nun ne denli önemli bir merkez olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Bunun dışında yaşadığımız yerin geçmişi hakkında detaylı bilgilere ulaşırız. Etnografik malzemelerin yaşamımızda ne denli önemli bir yerde olduğunu yakinen görme şansına kavuşuruz. Kısacası müzelerimiz, bizlere geçmişin yansımalarını sunar.
S.11) En çok hangi ülkenin insanları müzeleri gezmeyi seviyor?
Bu sorunun net cevabını bulmak zor. Ama özellikle İskandinav ülkelerini başa koyabiliriz.
S.12) Türkiye’de çocukların müzelere ilgisi nasıl?
Son dönemde ailelerin ören yerlerini ziyaret etme ve müzeleri gezme oranı arttı. Bu vesile ile çocukların da müzelere ilgisi gün ve gün artmaya devam ediyor.
S.13) İnegöl’de çocukların, İnegöl müzelerine ilgisi nasıl?
İnegöl’de biliyorsunuz iki müzemiz var. İnegöl Kent Müzesi ile İnegöl Mobilya Ağaç Sanayi Müzesi. Müzelerimize ilgi ve alaka üst seviyede. Etnografik malzemenin çok fazla olması, yakın döneme ait objelerin yer alması, insanların kendi yaşamlarına ait birçok malzemeyi görmesi müzelerimize olan ilgi ev alakayı her zaman üst seviyede tutuyor. Aileler, çocuklarıyla müzelerimizi ziyaret ediyor.
Ayrıca müzelerimiz bir nevi okul hüviyetini taşıyor. İnegöl’de eğitim-öğretim gören öğrencilerimiz hafta içi öğretmenleriyle müzelerimizi ziyaret ediyor. Uzman müze görevlisi arkadaşlarımızın nezaretinde öğrencilerimize müzelerimizi gezdirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
S.14) Çocukların ilgisini, İnegöl müzelerinde en çok hangi objeler çekiyor?
Ayırt etmek çok zor. Müzemizin her bir sergi alanında yer alan objeler çocuklarımızın ilgisini çekiyor. Özellikle Mobilya Ağaç Sanayi müzemizin giriş bölümünde yer alan Orman canlandırması için çocuklarımızın defaatle müzelerimize geldiğini görmekteyiz.
S.15) Çocuklara, müzeler nasıl sevdirilebilir?
Bu konuda ailelere çok iş düşüyor. Pazartesi hariç müzelerimiz her gün açık. Özellikle hafta sonları anne-baba, çocuklarını müzeye getirebilir. Çocuklarına geçmişten gelen sese kulak vermelerini sağlayabilirler. Çocuklarını, kadim şehir İnegöl’ün geçmişinde yolculuğa çıkarabilirler. Geleceğimizin teminatı, yarınlarımız olan çocuklarımız bu şekilde müzelerimizi sevebilirler. Geçmişlerine merakları artabilir.
S.16) İnegöl müzelerinde, yabancıların en çok ilgisini neler çekiyor?
Yabancılar, bu konuda çok meraklı bir konumdalar. Özellikle Doğa tarihi bölümünde yer alan fosiller çok ilgilerini çekiyor. Bunun dışında höyükler ve eskiçağ ’da İnegöl bölümlerinde yer alan objeleri inceliyorlar. Ayrıca Arap ülkelrinden gelen misafirlerimizde Osmanlı’nın kuruluş yıllarına ait malzemeleri merak ediyorlar. Özellikle Kuruluş Osman dizisini seyreden yabancı misafirlerimiz, İnegöl kalesini bizlere defaatle soruyorlar.
S.17) Bir müze uzmanı olarak, İnegöl’deki müzelerde en beğendiğiniz objeler nelerdir?
Ayırt etmem çok zor. Her bir sergi alanında yer alan objeler çok kıymetli. Her bir obje İnegöl halkının müzelerimize bağışı. Hiçbirine ücret ödenmedi. Bu inanılmaz bir durum. Müzelerimiz, İnegöl halkının eseri. O yüzden birini diğerinden ayırt etmem söz konusu olamaz.
S.18) İnegöl’deki müze severlere, müzeleri gezerken neleri tavsiye edersiniz, nasıl hareket etsinler, gezerken incelerken?
Bu konu önemli. Sergi alanlarımız kronolojik bir şekilde hazırladığından geçmişten bugüne doğru her alanda İnegöl’ün gelişimini, değişimini çok rahatlıkla ziyaretçilerimiz görebilirler. Ziyaretçilerimiz, sergi alanlarında yer alan objeleri iyi bir şekilde incelesinler. Bölümlerde yer alan açıklayıcı yazılar, çok kapsamlı bir şekilde hazırlandığından kadim şehir İnegöl’ün geçmişi hakkında ziyaretçilerimize doyurucu bilgiler sunmaktadır.
Ayrıca ziyaretçilerimiz meraklı olduğundan her bir objeye dokunmak istiyor. Vitrinde yer alan objeler noktasında bir sıkıntımız yok. Bunun dışında sergi alanlarında yer alan bazı objelere misafirlerimizin dokunduğunu çok görüyoruz. Bazen, sergi alanlarının içerisine girdikleri oluyor. Mankenlere dokunan, üzerlerinde yer alan kıyafet vb. şeyleri deforme ettikleri de oluyor. Bu durum, bizleri üzüyor.
Müzecilik çok zor bir iş. Müze içerisinde yer alan her bir şeyin temizliği, bakımı- onarımı belirli aralıklarla oluyor. Bu konuda ziyaretçilerimizin daha da dikkatli davranması gerektiğini düşünüyorum. Müzelerimize sahip çıkmak çok önemli. Müzelerimiz, İnegöl insanının bir eseri. Bunu geleceğe taşımak hepimizin öncelikli vazifesi olmalıdır. Umut ediyoruz ki ziyaretçilerimiz daha dikkatli bir şekilde, bu düşüncelerle müzelerimizi gezerler.