Emirhan´ın önündeki meydanda açılan hayır ve evet stantlarını sırasıyla ziyaret ettim. Önce hayır. Tam zamanlı dervişler bilir; önce la kılıcını çekmek lazım gelir, sonra kabul edersin bütün iddialarından vazgeçerek. Emekli öğretmen olduğu her halinden belli yetmişli yaşlarında olan teyzenin yanına yaklaştım. Anacığım dedim sen benim annemsin, ve fakat ben senin hayırlı bir evladın değilim. Olabilir evladım dedi. Tek vatan tek millet tek bayrağın altında olduğumuzu söyledi. Evet dedim anacığım aynı bağın gülüyüz, bahçe biziz gül bizdedir. Ah dedi evladım dedi Reis-i Cumhur bilse bide bunu dedi. Biliyor dedim anacım, çok iyi biliyor(iyi biliriz) bakma sen, o dedim aslen benim, senin, yani bizim mahallemizin öz evladı dedim. Onun asıl çevresi kötü yoksa özünde çok iyi bir insan dedim. Helva yer misin dedi. Bayılırım dedim. Bizi helva sırasına yönlendirdi. Biz sıraya girince yaş ortalaması bir anda düştü. Helvayı karan ve dağıtan CHP kadın kolları üyelerine aslında kararımın net olduğunu sadece helva için burda olduğumu söyledim. İnşallah kabul olmuştur, Allah kabul etsin, helal edin dedim. Mırın kırın edenler oldu başta ama sonra onlar da şakaya vurarak helal helal diye sırtıma vurdular. Allah razı olsun. Helva elimde tam karşısında kurulan Ak Parti´nin stantına selam verdim. Hayır cephesinin ikramını göstererek siz ne vaat ediyorsunuz diye topa girdim. “Biz” dedi görevli; “yepyeni bir Türkiye vaat ediyoruz” dedi. Hiç beklemiyordum. Elimdeki helva yere düştü. Helvaya mı yanayım, yeni Türkiye´nin eşiğine kadar gelmişim meğer, sevinç içinde helak mı olayım bilemedim. Bu sefer bir hanım abla aldı sazı eline, bakın dedi, size eski Türkiye´nin ruhaniyetine uygun karılmış helva ikram etmişler. Ne demek bu dedi. Ne demek bu dedim. Bizim geleneğimizde ölü evinde helva karılır, dağıtılır dedi. Öyle deme ama biz iftar sevincini de helva ile tatlandırırız İnegöl´de dedim. Helva sevincimizin de kederimizin de nişanesidir. Yöresel tatlar üzerinden kamplaşmaya mahal vermeyelim lütfen hacıabla dedim ama ben bu helva metaforunu kullanırım. Hazır cevapları karşısında şaşkınlığımı daha fazla gizleyemedim. Siz dedim sertifikalı siyaset okulu mezunlarısınız anladığım kadarıyla dedim. Güçlü ve tam bağımsız bir Türkiye için evet dediler. Anlamıştım. Saygıyla ceketimin düğmelerini ilikleyip oradan ayrıldım. Çöl fırtınasından sonra çadırının her tarafı delinen bedevi, çadırın tavanında yırtılan yere elini sokup Allah kimseyi açıkta bırakmasın dermiş. Her tarafımız açık, sağdan soldan her yerden rüzgar yediğimiz halde politik tercihlerimizi kökensel ayrılıklara, sınır duvarlarına harç taşımanın ne alemi var? Bu çadır çökerse hepimizin altında kalacağız. Hepimiz. *** Hayriye´li olmasaydım mahcup olurdum Geçtiğimiz haftalarda köyümüzü Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ziyaret etti. Bir dizi programı gereği yolu bizim mahalleye düşen Feyzioğlu´nun gelişine, köyde ağırlanışına, konuşma yapmasına köy içi ve dışından içerleyenler olmuş. Neymiş efendim terörist cenazesine katılan biri nasıl ağırlanırmış. Konuşmasına nasıl fırsat verilirmiş. Terörist dedikleri Diyarbakır´da meydana gelen olayda öldürülen Baro başkanı Tahir Elçi. Tahir Elçi terörist miydi değil miydi ilgilenmiyorum, merakta etmiyorum. Mesele zaten Elçi´nin terörist olması değil. Mesele Feyzioğlu´nun hayır kampanyası çerçevesinde iki satır laf etmesi için buraya kadar gelmesi. Tahammülsüzlükleri bundan kaynaklanıyor. Türkiye Barolar Birliği başkanı olarak, birliğe bağlı olan bir Baro başkanının cenazesine katılmanın neresi provokasyona sebep olabilir. Hani nerden vursak da organizasyonu itibarsızlaştırsak. Köylü kurnazlığı. Siyasi görüşü senin dünyanda bir karşılığı olmayabilir. Siyasi görüşmezsin olur biter birader. Köylülüğün alemi yok. Herkes gelip istediği siyasi propogandayı yapabilir. Sende Burhan Kuzu´yu getir o da ağırlansın, konuşsun, anlatsın. Mustafa Kemal “Köylü milletin efendisidir” derken; çeşme başını tutan köylüleri yönetimden uzak tutun demek istemiş olabilir mi acaba? AK Parti ile CHP´yi ortak paydada buluşturan nokta her iki partinin de ‘muhafazakar´ ve ‘kapalı toplum´ örneği olmalarıdır. Ben şayet bu kör kütük ‘köylülükten´ kurtulacaksak evet diyorum. Hepinizi Hayriye Köyü Gürcü Kültür ve Turizm Derneği lokaline davet ediyor, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. |