Sevgi varlığın var olma sebebidir. Her şeyin özü sevgidir. Hatta Sevgi Peygamberi “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” Demiyor mu? Öyle insanlar vardır ki, yanınıza geldiğinde bir sıkıntı darlık hissedersiniz, bunun nedeni o insanın etrafına yaydığı mutsuzluk ve nefret duygularıdır. Öyle insanlarda tanırsınız ki, o yanınıza geldiğinde mutluluk ve rahatlık hissedersiniz, yanınızdan ayrıldığında üzülürsünüz, bunun nedeni de o, insanın etrafına yaydığı sevgi, iyi niyet duygularıdır. Sevgi ile büyüttünüz çocuk sevgi ile yaşayacak ve sevgiyi yaşatacaktır. Bilgide sevgi ile yaşar ve gelişir. Nefretle körelir ve geriler. Dünya tarihine yön vermiş bilim insanlarına baktığınızda bilginin mutluluğunu öyle yaşar ki, o mutluluğu ve sevgiyi verecek hiçbir değer yoktur. Sevgi ile bilgi denizinde yüzen bilim insanlarına baktığımızda, hemen hemen hepsi bilginin mütevazılığını ve mutluluğunu yaşadığı için değer yargıları diğer insanlara göre farlıdır. İmam-ı Azam Ebu Hanife´nin dönemin kadılığını kabul etmemesi, Gazali´nin hayatı boyunca yazdığı kitapları gün bazında değerlendirince bir günde onsekiz sayfa yazdığı, Sinoplu Diyoje´ne Büyük İskender´in benden ne istersiniz dediğinde, gölge etme yeter başka ihsan istemez demesi ve bunun karşısında Büyük İskender´in ben kendim olmasa idim Diyojen olmak isterdim demesi…, bu örneklerin hepsi bilginin verdiği mutluluk karşısında diğer şeylerin (makam, mevki, para..) değer ifade etmediğinin canlı örnekleridir. Bilgiyi öğrenmeye ya da öğretmeye talip olan insan o bilginin kalıcı olmasını istiyorsa sevgi dilini kullanmalı ki, o bilgi gönülde yer edip, beyinde kalıcı olsun. Yoksa iş suya yazı yazmak gibi olur ki. O da gelip geçicidir. Hiçbir yaraya merhem olmaz. Zorla güzellik olmadığı gibi. |