İnsanın ne yapıp ne yapmayacağı, evrende nasıl bir yol izleyeceği, nasıl bir yaşam süreceği gibi insanın tüm yaşamını ilgilendiren hususlarda siz sahibi kimdir? Yani, insanın seçimi, kararı ve aklı mı tayin edici faktördür, yoksa yüce Yaratıcı mı? Bu konu kısaca ‘kader’ olarak ele alınmış ve Müslümanlar arasında asırlar süren tartışmalara neden olmuştur.

İnsanın ne yapıp ne yapmayacağı, evrende nasıl bir yol izleyeceği, nasıl bir yaşam süreceği gibi insanın tüm yaşamını ilgilendiren hususlarda siz sahibi kimdir? Yani, insanın seçimi, kararı ve aklı mı tayin edici faktördür, yoksa yüce Yaratıcı mı? Bu konu kısaca ‘kader’ olarak ele alınmış ve Müslümanlar arasında asırlar süren tartışmalara neden olmuştur. Hala da bu konuda tam bir görüş, fikir ve inanç birliği olduğunu söylemek mümkün değildir.  Oysa bu mesele oldukça sade, basit ve anlaşılması kolay bir meseledir.
Allah: ‘Allah isteseydi tüm insanları tek bir millet yapardı. Ancak uyarıcı elçiler göndererek herkesi kendi yoluna seçmede serbest bırakmıştır.” (Şura/8)  diyerek ve ‘Biz  her insanın kaderini, nasıl bir yaşam süreceğini kendi  özgür seçimini bırakmışızdır. Ancak dünyada yaptıklarının tamamını kayıt altına alırız. Hesap günü geldiğinde bu kayıtları yayımlarız.’ (İsra/13) demek suretiyle her şeyi açıklamıştır.
Bu dünya yaşamında insan düşündüklerini ve doğru olduğuna inandıklarını yaparken, yanlış olarak gördüklerini yapmazken, dinsel konularda veya fikirsel konularda istediğine inanırken ve istemediğine inanmazken tamamen kendi tercihi doğrultusunda davranmaktadır.  Bir dine veya düşünceye inanması için insan baskı ve zor altında kalsa bile, kalbinin mutmain olmadığı, gönlünün sevmediği bir şeye inanmaz. Hayatının tehlikeye gireceğini gördüğünde inandan dese ya da inanmış gözükse de gerçekte inanmamıştır. İlk fırsatta ve özgür kalır kalmaz zorla kabul etmek durumunda kaldığı dini inkar edecektir.
Aksi de doğrudur: Hak olarak kabul ettiği bir dini insan canı pahasına kabul eder ve inancını kolay kolay terk etmez.
Her şeyin yaratıcısı, sahibi ve koruyucusu mutlak iktidar ve yetki sahibi Tanrı’nın olup bitenlere seyirci kalacağını, gelişmeleri kenardan seyredeceğini söylemek istemiyoruz elbette. O dilemeden ve istemeden bir yaprak bile düşmez. Tanrı evreni ve insanları yarattı ve burada işlerin yolunda gitmesi için lazım gelen imkanları, şartları ve yasaları insanlara bildirdi.
İnsan bu dünyada deneyim kazanmak, gerçekleri yaşayarak öğrenmek ve bir seçim yapmak durumunda. Seçimini iyiden yana yaparsa ödül alacak, kötüden yana yaparsa yaptırımla karşılaşacaktır.
Son sözü Tanrı söyleyecektir ama, Onun nasıl söz söyleyeceğini belirleyen insanın eylemleri olacaktır.
ÖZSÖZ:  “Biz  her insanın kaderini, nasıl bir yaşam süreceğini kendi özgür seçimine bırakmışızdır. Ancak dünyada yaptıklarının tamamını kayıt altına alırız. Hesap günü geldiğinde bu kayıtları yayımlarız.’  (İsra/13)