İdeolojik fikirleri ile örtüşen bir öğrenciyi, başarısız olmasına rağmen sınavdan geçirme konusu, akademik etik ve ahlak açısından oldukça karmaşık ve tartışmalı bir meseledir.

Bu durumu değerlendirmek için çeşitli ahlaki ve etik çerçeveler kullanabiliriz. Bence eğitim sistemimizdeki en büyük problemlerden birisi de bu konudur. İdeolojik tarafgirliğin bağımsız düşünceye etkileri.

Bu değerlendirmelerin başında ise adalet, adil davranma gelir.

Eğitimde adalet, tüm öğrencilere eşit ve adil davranmayı gerektirir. Bir öğrencinin başarısız olduğu halde yalnızca ideolojik nedenlerle geçmesi, diğer öğrenciler için adaletsiz bir durum yaratır. Bu durum, eğitimin temel amacını, yani öğrencilerin bilgi ve beceri kazanmasını sekteye uğratır.

AKADEMİK DÜRÜSTLÜK

Eğitim kurumlarının temel ilkelerindendir. Bir öğrencinin gerçek performansını yansıtmayan bir sonuç alması, dürüstlüğe aykırıdır. Bu tür bir davranış, akademik değerlendirme sistemine olan güveni sarsabilir.

TOPLUMSAL SORUMLULUK

Eğitimcilerin sorumluluğu, öğrencilere objektif ve tarafsız bir eğitim sunmaktır. Bu sorumluluğun ihlali, öğrencilerin eğitimden alacakları gerçek faydayı azaltır ve uzun vadede onların mesleki yeterliliklerini tehlikeye atar.

TARAFSIZLIK İLKESİ

Eğitimcilerin, ideolojik düşüncelerinden bağımsız olarak öğrencilerin akademik performansını değerlendirmesi beklenir. İdeolojik düşüncelerle hareket etmek, eğitimin tarafsızlığını zedeler ve uzun vadede akademik dünyada kutuplaşmaya neden olabilir.

ELEŞTİREL DÜŞÜNME

En çok eksikliğini hissettiğimiz durumlardan birisi de eleştirel düşünmenin doğru bir zemine oturtulması. Eğitim kurumlarının bir amacı da öğrencilere eleştirel düşünme yeteneği kazandırmaktır. Öğrenciyi yalnızca ideolojik olarak örtüştüğü için geçmek, bu amaca ters düşer ve öğrencilerin farklı bakış açıları geliştirmesini engeller.

İdeolojik olarak örtüşen bir öğrenciyi başarısız olmasına rağmen sınavdan geçirme eylemi, akademik etik, dürüstlük ve adalet ilkelerine aykırı düşer. Bu durum, eğitim sisteminin temel prensiplerini zedeler ve öğrencilerin uzun vadede akademik ve mesleki yaşamlarında karşılaşacakları zorluklara karşı hazırlıksız kalmalarına yol açar.

Bu nedenle, öğrencilerin başarıları ideolojik ya da kişisel düşüncelerden bağımsız olarak, yalnızca akademik performanslarına göre değerlendirilmelidir.

Eğitim sistemi uygulanmasında Bilimsel tarafsızlık kaybedilmemeli, toplumsal kutuplaşmaya zemin hazırlayacak uygulamalardan uzak durmalı, kişisel gelişim ve özgür düşüncelerin gelişimi kısıtlanmamalıdır, eğitimin kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmalara önem verilmesidir.