Kovulmuş olan şeytanın şerrinden, her şeyi bilen, her söyleneni duyan, Rahman ve Rahim olan, iyiliği sonsuz, ikramı bol olan Allah’ın adıyla.
Değerli okuyucularım! Hayat ne kadar hızlı geçiyor değil mi? Seneler, aylar, günler ve zaman akıp gidiyor. Hiçbir yiğit bunu durduramıyor. Aksine her kes zaman içerisinde eriyip gidiyor. Ama bazı yiğitler zamanı iyi kullanırken, çoğumuz zamanı heder ediyoruz. İnsanlar zaman içinde fırtınanın önünde ki yapraklar gibi bir oraya bir buraya savrulup gidiyor.
Zamanların tamamı, ayların hepsi Allan’ındır. Onları değerli kılmak bizim o zamanları nasıl değerlendirdiğimize bağlıdır. Şüphesiz ibadetler zamanlara, vakitlere bağlıdır. Namazın vakitleri, orucun ve Haccın zamanları olduğu gibi! Namazı vakitlerinde, orucu Ramazan ayı içerisinde, Hac’cı sayılı günlerde eda etmez isek, Allah katında kabul görmez. Onun için zamanlar önemlidir. İnsan zamansız bir varlık değildir. Zamana muhtaç olmayan tek varlık, Allah (cc) dir. Zira zamanı yaratan zamanın içinde olmaz. Zamanın üstünde olur. İnsanın sermayesi zamandır. İnsan bu zaman sermayesini doğru kullanması için vahiy/Kur’an Allah insana dikkat çeker.
“Zamana yemin olsun ki, insan tarifsiz bir kayıptadır. Ancak, Allah’a inanıp güvenenler, erdemli ve sorumlu davrananlar, yani birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler kayıpta değildir. (Asr 103/1.2.3.)
İbadetlerin zamana bağlanması zamanın değerine bir atıftır. Allah insana sesleniyor: “Ey insan zamanın değerini bil. Hiçbir zaman beni unutma. Yoksa ziyana uğrayanlardan olursun.” Allah zamana yemin ederek değerini bilmeye dikkat çekiyor. Geceye, gündüze yemin olsun. Güneşe aya yemin olsun. Asra yemin olsun. Hepsi zamanla alakalıdır. Üzülerek ifade ederim ki bizim için en değerli olan zamanı en ucuza kullanan yine bizleriz. Allah bunu çok iyi bildiği için bizlere defalarca yeminle hatırlatıyor.
İşte daha dün gibi hatırladığımız geçen sene ki üç aylar ve Regaib gecesi yine bize geldi. Neler yaşamadık ki geçmiş yıllardan bu zamana dek? Mutlu hayatların yanında, nice mutsuzların, ölümlerin, savaşların, 15 Temmuz darbesini. O darbeye karşı milletçe asil ve kararlı duruşların sahnelerini yaşadık ve gördük. Neleri büyük hayallerini gerçekleştirmeden bu dünyadan göçtüler. Başka âlemlerin misafiri oldular. Zaman onları da iyilikleri ve kötülükleriyle alıp götürdü. Geriye dönüşü olmayan bir seyahate doğru! Ödülün ve cezanın kesin olarak verileceği âleme doğru! Hiç kimsenin hakkının zayi edilmeyeceği, mazlumun zalimden hakkını alacağı ebedi âleme doğru!
Kültürümüzde ve halk arasında bilinen üç aylar, değerini Kur’anın indiği ay olan Ramazan’a hazırlanma başlangıcı olmasından alır. Regaib ise rağbet edilen, değer verilen şey demektir. Üç aylar ve Regaib büyük, değerli bir ayın habercisi, hazırlayıcısı günler ve gecelerdir. O ay ki Kur’anın indiği, insanlığın cehaletin yok edildiği, karanlığın aydınlığa kavuştuğu aydır.
“Kulu (Muhammed’e) sizi karanlıktan aydınlığa çıkarmak için hakikatin apaçık belgeleri olan ayetleri indiren o dur. Çünkü Allah size karşı elbet çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Hadid 57/9) bu gün ve gecelerde gönüllü olarak cami ve mescidlere toplanan Müslümanlar, hem birbirlerini Allah’ın huzurunda görmüş olurlar, hem de manevi ortamlardan doyasıya istifade etmiş olurlar. İçinde bulundukları hale ve nimetlere şükrederler. Hep birlikte dünyanın çeşitli bölgelerinde zulüm, işgal, kan ve gözyaşı içinde hayat sürmeye çalışan Müslüman kardeşlerini düşünerek kendi haline şükredecek ve o kardeşlerine dua ile yardım edecektir.
Hep birlikte dünya denilen bu gemide ve imtihan dünyasında yaşıyoruz. Bazıların dediği gibi dünya yalan değil gerçektir. Yalan olan şeyin hesabı da yalan olur. Dünya fani/geçicidir. Ama hesabı sorulacak olan hayat bu yaşadığımız hayat olacaktır.
O ölümü ve hayatı hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için yaratılmıştır. O mutlak üstün ve yüce olandır. Eşsiz ve benzersiz bağışlayandır. (Mülk 67/2)
Rabbim bizleri imtihanı en iyi derecede sonlandıranlardan eylesin. Bu günleri ve geceleri hakikatleri anlamamıza vesile eylesin.
Üç aylarımız ve Regaibiniz rağbete dönüşsün İnşallah. Allah’a emanet olun.