Tarihi arşivleri karıştırınca akıl almaz şeylerle karşılıyorum. Bunlardan biri de dünyanın ilk yap-işlet-devret modelinin İnegöl’de uygulandığı gerçeği.

Evet yanlış duymadınız…

Tarihler 28 Şubat 1855’i gösterdiğinde 7,5 büyüklüğünde Büyük Bursa Depremi yaşandı. Bu depremde 300 kişi hayatını kaybetti. İşte o tarihten sonra Anghelos Ridiger adında ki bir vatandaş Çitli Maden suyunu keşfetti.

Whatsapp Image 2024 10 08 At 12.48.5445 yaş üstünde olanlar iyi bilir. Bir zamanlar 3 tekerlekli bisikletlerle sokak sokak gezilerek şişelerde satılan o meşhur maden suyu keşfedildi.

Ama biz şimdi ilk o keşif yıllarına yeniden dönelim. Anghelos Ridiger yaptığı keşfin ardından suyun işletmeciliğine talip oldu. O yılları bir hayal edin, adamın biri çıkıyor ve su işletmeciliğine talip oluyor. Muhtemelen deli bile denmiştir.

1862 yılında arzuhaller yazmaya başlıyor. Tam 4 yıl süren bu mücadele sonrasında dönemin hükümeti 8 Kasım 1866’da işletmeciliğe onay veriyor.

162 yıl önceki vizyonu görünce açıkçası acayip şaşırdım. Anghelos Ridiger’den sonra bu kez de, Rençberoğlu Anghelos isimli müteşebbis devreye giriyor ve Çitli Maden Suyunun tüm dünyada tanınmasını sağlıyor. Belki de o tarihte tüm dünyanın tanıdığı bir gıda markası İnegöl’den çıkıyor.

Whatsapp Image 2024 10 08 At 12.48.54 (1)

Osmanlı Arşivleri kayıtları, Çitli’de ki maden suyu işletmeciliğini Türkiye'nin ilk yap-işlet-devret modeli olarak kayda alıyor. Ancak bu modelin, o yıllarda dünyada da kayda değer bir örneği gösterilemediğinden kimi araştırmalara göre Dünyanın ilk yap-işlet-devret modeli olarakta lanse ediliyor.

Peki sadece bu kadar mı? Elbette ki hayır…

Kayıtlara göre 1881 yılında, işletme hakkı eczacı George Dellesuda Faik Paşa'ya geçiyor. George tedavi görmeye gelenlerin sayısı artınca zekasını kullanarak turistik bir otel inşa ediyor. Bu otel İnegöl’ün modern yaklaşımına uygun ilk turistik otel olarakta tarihe geçiyor.

Whatsapp Image 2024 10 08 At 12.48.54 (2)

O günün İnegöl nüfusunu düşündüğümüzde ve ekonomik durumunu hayal ettiğimizde yapılan otel oldukça ilginç.

16 metre yüksekliği olan, 35 metre ön cephe uzunluğu olan, 40 yataktan oluşan dört katlı şatafatlı ahşap otel, ciddi bir sermaye harcanarak hizmete sokuluyor.

O günün hükümeti Çitli maden suyunun başarısını hayretle izlemiş. Müşteri ve turistlerin gelmesini sağlayacak mega projeler üretilmiş. Hükümet, Mudanya-Bursa demiryolu hattının, Çitli’ye kadar uzatılması taahhüt edilmiştir. Demiryolu sayesinde, hem maden suyunun kolaylıkla ve ucuza nakledilmesi, hem de otel müşterileri için seri ulaşımın sağlanacağı düşünülmüş. Ancak günümüzde İnegöl’ün il olması noktasında verilen tasarılar gibi, demiryolu tasarısı da o yıllarda bir türlü gerçekleşmemiş.

Peki o otele ne oldu?

Kayıtlara göre o devasa otel,  Kurtuluş Savaşı sonlarında, geri çekilen Yunan ordusu tarafından, bombalanarak yıkılmış.

Ancak Çitli maden suyu o kadar önemli görülüyormuş ki, zamanın Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa, Çitli Maden Suyu kaynağına Bursa Hastanesi’ni ortak etmiş.

Mide, karaciğer, böbrek ve bağırsak hastalıklarına iyi geldiği tespit edilen Çitli Maden Suyu, 1800'lü ve 1900'lü yıllarda 9 ödül almış. Bu ödüllerde pek yabana atılacak gibi değil.

Dünyada yapılan birçok yarışmalarda, zamanlarının en sağlıklı maden suyu seçilmiş. Hatta düzenli olarak saraya da gönderiliyormuş.

Peki Çitli Maden Suyuna ne oldu?

Maalesef Çitli Maden Suyu kaynağı, Cumhuriyet döneminde de bir süre işletildikten sonra, 1900'lü yılların ortalarından sonra tükenmeye yüz tutmuş.

1862 yılında uğruna demiryolu getirilmesi bile taahhüt edilen, elin Yunan ordusu tarafından bombalanacak kadar değerli görülen Çitli maden suyu bugün yok. Bu kadar değersizleştirilen, yok olmasına izin verilen bu kaynak için atılan adım yok.

Şimdi gel de Anghelos Ridiger’in, Rençberoğlu Anghelos’un, eczacı George Dellesuda Faik Paşa’nın 160 yıl öncesinde ki vizyonlarına bakarak bugünün idarecilerine vizyonun ne olduğunu anlatmaya çalış.

Saygılarımla…