Mübarek Ramazan ayını yarıladık. Rabbim tuttuğumuz oruçlarımızı, yaptığımız ibadetlerimizi ve dualarımızı kabul etsin. Ramazan çıkışı ülkemizin kaderini etkileyecek seçimlere doğru gidiyoruz. 24 Haziran seçimleri ülkemiz için hayırlı olsun inşallah.
Seçimler yaklaştıkça insanların söylemlerindeki üslubun dozu da artmaya başladı. Bilhassa sosyal medyada ağır ithamlar, hakaretler diz boyu, iş küfürleşmelere kadar uzadı. Neler oluyor bizlere böyle? Karşılaştığımızda birbirimize selam veren insanlarız. Bir çoğumuzun birbiriyle ticari ilişkileri var. Akrabalık, dostluk, arkadaşlık bağı olanlar var. Oysa hepimiz aynı dava, aynı hedefe bakan insanlarız. Bizler için değişmez kural; vatan bölünmez, bayrak inmez, ezan susmaz değil mi? Daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye değil mi? Bu uğurda binlerce şehit vermiş bir milletiz. Değişik fikir ve görüşte olmak insanın yaradılış fıtratındadır. Fikir ayrılığı olmazsa demokrasi olmaz. Din, devlet, millet düşmanları hariç, önemli olan dayatma olmadan tartışabilmek ve çoğunluğu sesine saygı ve sevgi çerçevesinde kulan verebilmektir.
12 Eylül 1980 öncesi kardeşin kardeşe silah çektiği, arkadaşın arkadaşa düşman olduğu, yoklukların, kuyrukların yaşandığı karanlık günleri yaşadı bu millet. Oysa Rabbim ne güzel uyarıyor bizler; ‘Allah ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.’ (Enfal Suresi 46. Ayet)
Fikrimizi, görüşümüzü, işimizi, aşımızı bölüşelim, paylaşalım, dertleşelim ama bölünmeyelim.
Ne demiş Yunus Emre; ‘Bölüşürsek tok oluruz. Bölünürsek yok oluruz.’ Selam ve dua ile…