Sadece sokaklar mı?
Caddeler, meydanlar, parklar…
Sizce kimin olabilir ya da kimin olmalıdır?
Hemen halkın malıdır demeyiniz lütfen!
O zaman:
“Hangi halkın?” diye başka bir soru da akla gelebilir.
Örneğin:
Bunların arasında bazıları vardır, toplumun malı-nı öz varlığı bilir, üzerinde titrer; evinin içi ne ise, dışarısı da odur. Halkın ortak malına karşı duyarlı ve saygılıdır…
Bu, iyi bir halk örneğidir.
Ama:
Bir kısım da vardır ki:
Allah! Allahhh! Sanki özel kirletme makinesidirler…
Daha sokağa adımını atmadan, elinde avucunda, burnunda ağzında, ne kadar kirletici ürün varsa, fora dışarı…
Bunlar:
Beydir, beylerdir…
Bunlar:
Hanımdır, hanım efendilerdir, çocuktur, bıçkın delikanlı ve genç kızlardır…
Hiç fark etmez; kimlikleri kişilikleri, yaşları ve başları ne olursa olsun kesiştikleri tek nokta: Çevrelerini kirletmektir…
İşin garip yönü de:
Yaptıkları işin, “Ben burayı kirleteyim” amacı taşımamasıdır…
Onlar da bilirler ki:
“Sokaklar, caddeler kirletilmez, sümkürülüp, balgam atılmaz…”
Onlar da çok iyi bilirler ki:
“Parklar, bahçeler, meydanlar kamunun yani halkımızın ortak alanlarıdır. Oralar, evimiz, öz be öz kendi mekanımızdır; temiz tutulması ve korunması gerekir…”
Dahası:
Bu işi yapanları gördüklerinde kızıp söylenirler, ikaz ederler ve hatta tartıştıkları da olur..
Ama kendilerine gelince nedendir bilinmez; şuursuzluk iradenin önüne geçer…
Çok görmüşlüğüm, tanış olduklarıma uyarmışlığım vardır:
Arkadaş, içtiği sigaranın izmaritini kendi dükkanın önüne fırlatır atar… Neden, niçin bunu yapar, akıl erdirmek zordur…
Her sabah kendi eliyle süpürüp temizlediği yeri kirletmek…
Öte yandan herkes de çok iyi bilir ki:
Kamuya ait ortak alanları kirletmek, kırıp dökmek, yakıp yıkmak, tahrip etmek; hiçbir zaman “Demokratik Hak Ve Özgürlükler” değildir. Olamaz, olmamalıdır da…
Ama, gelin görün ki: Halkımızın bu konuda duyarlılığı, yok.
Var mı?
Oysa bu önemli konu:
Her aile içinde büyükten en küçüğe kadar konuşulup, fertlerin bilgilendirilmesi gerekmez mi?
Gerekir, gerekir de: Acaba kaç aile bu konuda hassasiyet gösterir? O da başka bir bilinmezlik belki…
Hadi, aile içi eğitimi olmuyor, yapılamıyor diyelim; okullar ne güne duruyor, eğitim yuvalarında neyin eğitimi veriliyor?
Bakın:
Eğitimin bir tanımı da; “İnsan yavrusuna yeni alışkanlıklar kazandırmaktır” diye bilinir. Her yıl on binlerce genç okulları bitirip, hayata atıldığına göre; halen çevrelerimizin kirliliği devam etmekte ise: Eğitim yuvalarımız bu konuda pek başarılı sayılmazlar…
Peki ya camilerimiz?
Oralarda yalnızca namaz mı kılınır?
Sosyal yaşamla ilgili halkın bilinçlenmesi buralarda yapılamaz mı? Vaazlarda ve hutbelerde müminlere çevre temizliği konusunda bilgiler verilerek, insanları güzele ve temizliğe yönlendirmek ibadet değil midir?
Buralarda da yeterince başarılı olamadığımızı çevremizin durumu göstermiyor mu?
Geriye kim kalıyor?
Belediye hizmetleri mi?
Ne yapsın belediye? İnegöl’de yaşayan her kişinin peşine bir temizlik elamanı koyamaz ki…