Bir gün Türkiye diye bir ülke, Türk diye bir kavim kalmazsa, hiç sızlanmayın olur mu?
Eğer böyle bir bela gelirse başımıza, ahlanmanın, vahlanmanın bir hükmü kalmaz o zaman...
Çünkü yüzyıllarca tarih yazmış, gerekirse çağ açıp kapamış bir soyun torunları, atalarına, tarihine bu kadar vurdumduymaz ve saygısız olamaz.
Tarih yazmış bir milletten söz ediyorum, dikkat edin! Lahana turşusu değil!
Bu ülkede tarih öğretmenleri niye aç, yahu?
Niye, hemen tüm bölümlerin öğretmen ataması bu kadar kolayken, hele İngilizce öğretmenlerinin bile yüzü gülüyorken, tarih öğretmenleri neden ağlar, neden ekmeksiz, işsiz kalır ki?
İnsan kendi tarihine tekme atar mı? Kendinden bu kadar kaçar mı?
Kendine bu kadar mı yabancılaşır?
Hadi geçtim bu ülkeyi, gidip elin Avrupalısına mı yakaralım, “bu ülkede tarih öğretmenleri iş-siz kalıyor mu diyelim?”
Hoş, işlerine gelir ya, neyse! Hatta alay etmezlerse de namerdim!
Demezler mi ki;
Siz Törklerrr, yüzyılaaarca bizim dedelerimizle savaş yaptınız, bizi Avrupa kıt’asına mahkûm ettiniz, korkuttunuz, püskürttünüz, şimdi bunu torunlarınıza anlatmaktan mı acizsiniz?
Haklılar!
Sen bu ülkenin tarih ışığını karart. Üstüne hocalarını aç bırak, sonra ağlasızla!
Ağlamayın bu ülkede terör var diye. Ağlamayın gençlerimiz uyuşturucu batağına düşüyor diye. Ağlamayın emo’larla memolarla neslimiz çürüyor diye. Ağlamayın!
Bilin ki, biz soyumuzun devamına şanlı tarihimizi öğretmedik.
Bu söylediklerim boşa gider mi bilmiyorum.
Ama bildiğim şu ki;
Sen bu kafayla devam et Türkiye! Yarın, nasıl olsa yerine bu topraklara sahip çıkan birileri gelecektir. İşte o zaman deme ki, bu neden oldu?