Sayın okurlarım, sizlerin sağlığı için gezilerimi sürdürüp, göremediğiniz, duyamadığınız olumsuzlukları, tehlikeleri sizlerle paylaşmaya devam ediyorum. “Her şeyimiz başı sağlık” diyerek, bu hafta sağlığımızı yakından ilgilendiren iki önemli konuya temas etmek istiyorum.

Sayın okurlarım, sizlerin sağlığı için gezilerimi sürdürüp, göremediğiniz, duyamadığınız olumsuzlukları, tehlikeleri sizlerle paylaşmaya devam ediyorum. “Her şeyimiz başı sağlık” diyerek, bu hafta sağlığımızı yakından ilgilendiren iki önemli  konuya temas etmek istiyorum.

DERELER AŞIRI KİRLENİYOR

Uludağ’ın eteklerinde yer alan İnegöl’e doğru akan pırıl pırıl sular, beldelerden, köylerden geçtikçe, doğaya kontrolsüz, arıtmasız bırakılan lağım sularıyla kirlenmekte, karıştıkları dereleri de kirletmekteler.

ÇEVRE VE İNSAN SAĞLIĞINI

TEHDİT EDİYOR

Bilhassa yaz aylarında derelerdeki sular azaldığında, lağım kokusu ve pislik hat safhaya ulaşıyor. İnsanlar dere kenarların-da piknik yapıp, günlerini geçiriyorlar. Vatandaşlarımız, akan derelerin bu kadar kirli olduğunu bilmediklerinden, yetkililerce  uyarıcı tabelalar koyulmadığından, insan sağlığını tehdit eden sularda çocuklar yüzüyor,  çevrede piknik yapanlar çeşitli ihtiyaçları için bu suları kullanıyorlar.

BOĞAZKÖY BARAJ GÖLÜ YEŞİL

BİR MADDEYLE KAPLANDI

İlçemizin çevresinden, içerisinden  geçen sekiz dere, buluştuğu  iki koldan Boğazköy barajına ulaşıyor. Yapmış olduğum araştırmalara göre, dere kenarların da bulunana tarım arazileri pis ve leş akan sularla tarım arazilerinde bulunan sebzeler sulanıp soframıza geliyor. Tarım arazilerinin sulanması amaçlı yapılan Boğaz- köy Barajına, yaklaşık doksan bir köyün, dört beldenin, ayrıca  tarım arazileri üzerinde mantar gibi çoğalan çarpık yapılaşmanın ürünü  fabrikalar, mobilya atölyeleri, akaryakıt istasyonları ve  buna benzer birçok yerin evsel ve sanayi atıkları, arıtma tesislerine ulaşmadan önce derelere, ardından da Boğazköy barajına ulaşıyor.

Şuanda kirlilik hat safhada olup, bir an önce çare bulunmaz ise işimiz zor. Tehlike kapımızda. Oluşan bu kirlilik zaman zaman gözle görülür boyutlara ulaşıyor. Son çektiğim fotoğrafta Boğazköy Barajının Hamzabey köyüne doğru olan bölümünde suların üzeri ne olduğu bilinmeyen yemyeşil bir örtü ile örtülmüş vaziyette görülmektedir. Köylüler, bu yeşil örtünün hızla ürediğini ve Baraj gölünün büyük bölümüne yayıldığını endişe ile dile getiriyorlar. Bu oluşumun biran önce tahlil edilmesi, eğer bir tehlike söz konusu ise, Baraj gölünün çevresinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması, uyarı levhalarının koyulması gerekmektedir.

TAŞKIN VE SEL FELAKETİ

KAPIMIZDA

Diğer bir olumsuzluk ise, derelere bilinçsizce atılan çöplerin, molozların dere yataklarını doldurması, sel tehlikesine yol açmasıdır. Bazı vatandaşların cadde kenarlarına, yol kenarlarına, köy yollarına, ormanlık alanlara,  dere kenarlarına, su kanallarının içerisine atmış oldukları moloz, çöpler bir hayli fazla. Bu nedenle dere yatakları dolmakta olup, daralıyor. Ani bir sağanak yağmur yağdığında sel gelmesi muhtemeldir. İnegöl’de bu güne kadar iki-üç sel gördüm. Şimdi de yine bir felaketle karşı karşıyayız, bundan dolmayı hepimize görevler düşüyor. Dere yataklarına moloz, çöp atmayalım, atanları uyaralım. Jandarma veya zabıtayı arayalım. Bu görevler bize düştüğü kadar, derelerin ıslahından kimler sorumluysa onlara da seslenmek istiyorum; Yıllardır hayatımı ilçemizde yaşayarak geçirdim. Dereleri çok iyi bilirim. DSİ Müdürlüğü Kalburt ve Cerrah beldesinde iki üç sene kadar önce dere yataklarında ıslah çalışması yaptı. Ama gayet yüzeysel bir çalışmaydı. Bu çalışmaya  göz boyama diye bakıyorum. Yetkili merciler, eğer derelerde gerektiği gibi, kalıcı ıslah çalışması yapmıyorlarsa,  görevlerini layıkıyla yapmıyorlar demektir. Oysa, bir an önce ıslah çalışması yapılması şarttır.  Sizlerle paylaştığım haritada, kalın çizgiler çeşitli kontrolsüz atıkların oluşturduğu  lağım sularının akışını,  baraja kadar ulaşmasını gösteriyor. Yetkilileri uyarıyor, yorumu sizlere bırakıyorum.