Dünyanın huzurunu kaçıran, Amerika ve İsrail her geçen gün dünyanın düzenini bozmaya devam ediyorlar. Ortadoğu’yu daha doğrusu dünyayı çok zor günler bekliyor. Eşkıya devletin acımasız adamı Trump, Kasım ayında, İran’a yaptırımları arttıracağını söylüyor. Amerika, İran’a nükleer programından vazgeçmesi için sürekli yaptırım kararları alıyor. İran’ın nükleer programlarını destekleyen ülkelere her türlü baskı ve engeller oluşturuyor. İran’a yaptırım konusunda yanımızda ol, ambargoda da bizimle ol diye ülkeleri tehdit ediyor. Amerika’nın bu çifte standart anlayışı, bazı batı ülkelerini bile yıldırmış, niye sadece İran’a yaptırım uygulanıyor diye, yaptırımlar sürekli gündemde. Amerika 1979 yılından beri İran’a ambargo uyguluyor. Dünya’ya, İran’ın terörizmin en büyük destekçisi olduğunu söyleyerek zor durumdaki İran’ı daha da köşeye sıkıştırmak istiyor. İran ile ticaret yapılması yasak. Bu yüzden hukuk tanımaz Amerika, bizi de tehdit ediyor. Bütün ülkelere, “Ben bir süper gücüm. Ben ne dersem o olur. Böyle bir karar aldım, benim aldığım karar doğrudur” demeye getiriyor. Amerika, Rusya, Fransa, İngiltere, Çin, Hindistan ve Kuzey Kore’nin nükleer çalışmaları var. Hatta İsrail’in bile havadan ve denizden atılabilecek nükleer başlıklı füzelere sahip olduğu söyleniyor.
Amerika ve İsrail bu coğrafya’da oymayacak duaya amin dedirtmeye çalışıyorlar. Amerika ve İsrail bu bölgede eskisi gibi söz sahibi biziz demeye çalışıyorlar.
İran’ı eleştirebiliriz, rejimini de, dışişlerinde yaptığı hataları da eleştirebiliriz. İran bizim coğrafyamızın, tarihimizin bir parçasıdır. Amerika tarafından, İran’ın yok edilmesine göz yumamayız.
İran her şeye rağmen, bizim yakın komşumuz ve İran’da 35 milyona yakın Azeri Türkü yaşıyor.
Türkiye, İran’ı başı sıkıştığında hiç yalnız bırakmadı, kendi çıkarlarına zarar geldiği halde bile. Dünya, İran’ı dışlarken Türkiye, hep İran’ın yanında oldu. Fakat İran’da, bölgedeki kadim dostunun kıymetini çok iyi bilmeli, onu başı sıkıştığında yalnız bırakmamalı, emperyalistlere karşı eskisi gibi, vefa borcu olan Türkiye’yi unutmamalı, vefasızlık yapmamalı yanında olmalıdır.
Acem kurnazlığını bırakarak, sadece kendini değil, bölgesini ve yakın komşusu Türkiye’yi de düşünmelidir.
İran terör konusunda ve Suriye konusunda Türkiye ile birlikte hareket etmelidir. Rejimlerimiz farklı olabilir “Kasr-ı Şirin” Antlaşmasından beri birbirimize kurşun atmamışız. İran’da çıkacak, bir sosyal patlama, ekonomik kriz Türkiye’yi çok etkileyebilir. İran’ın karışması veya saldırıya uğraması, bölgede, ekonomimizin çok sıkıntılı günler yaşamasını daha da çoğaltacaktır.
İran, bizim yakın komşumuz. Amerika’nın haksız, hukuksuz, saldırılarına boyun eğmemeliyiz. İran ile petrol ve doğalgaz anlaşmamız var. Anlaşmayı bozamayız, eğer bozarsak gene biz ödemek zorundayız.
İran’a yaptırım kabul edilebilir bir şey değil. İran’ın ekonomik sıkıntı yaşaması bile. Türkiye’nin aleyhine, lehine değil. Hukuk tanımaz Amerika, bizimle iş yapanlar, İran yaptırımlarına harfiyen uysun, yoksa bizle iş yapanlar, iş yapamaz diyerek tehditlerini sürdürmeye devam ediyor. Bölgenin iki kadim ülkesi olan Türkiye ve İran, Amerika’nın bu saldırısına karşı birlikte hareket edebilmelidirler. Eğer aksi olursa emperyalist Amerika, kirli emellerini gerçekleştirmiş olacaktır.
Dediğim dedik şeklinde hareket eden Amerika ve İsrail bir çılgınlık yaparak İran’daki bazı yerleri vururlarsa, İran’da, “Ben yanacaksam, beni yakanlarda yansın” diye hareket ederek “Hürmüz Boğazını” kapatırsa, bu dünya ve bölgemiz için çok kötü olur. Dünya’da petrol fiyatlarının artmasıyla pahalılık, çöküş ve bunalımların yaşanmasına sebep olabilir.
Temennimiz, acımasız Trump’ın böyle bir şeye kalkışmamasıdır. Yoksa yakacakları bu ateş onları da fena yakacaktır.