Diyânet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, geçen günlerde ayağından bir operasyon geçiren ve tedavisinin ardından taburcu olan Kadir Mısıroğlu'na geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.
Yukarıdaki cümleyi okuyup geçerken hiçbir sorun farketmiyoruz. Diyanet İşleri Başkanı bir İslami bir tarihçiyi ziyaret etmiş. Ne var bunda değil mi?
Maalesef değil. Hem de hiç öyle yenir yutulur değil!
Kadir Mısıroğlu Kimdir?
Kendisini sevmeme rağmen konuya tarafsız yaklaşacağım. Mısıroğlu aslında avukattır. Tarih konusunda ünvanı yoktur fakat bir tarih araştırmacısıdır. 50’den fazla kitabı vardır.
Sert bir Cumhuriyet muhalifidir. M. Kemal Atatürk düşmanıdır. Osmanlı İmparatorluğunun devamını savunur ve İmparatorluğun sonlandırılıp Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmaması gerektiği fikrini ön plana çıkarır. Mısıroğlu’nun nazarında Cumhuriyeti kuranların ve savunanların tümü ihanet içerisindedir.
“Keşke Yunan galip gelseydi” sözünün sebebi de yukarıda bahsettiğim sebeplerin dışavurumudur.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANININ MISIROĞLU ZİYARETİ
Yazımın asıl konusu Kadir Mısıroğlu’nun kendisi değil.
Konu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu M. Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümünde Mısıroğlu’nun Diyanet İşleri Başkanı tarafından ziyaret edilmesi.
Aslında ziyaret 9 Kasım günü gerçekleşiyor fakat fotoğraflar 10 Kasım sabahı servis ediliyor.
M. Kemal Atatürk annesinin hakkında ağıra alınmayacak küfürler sarfeden birisini ziyaret edip bunu da Atatürk’ün ölüm yıldönümünde servis etmek bir fitne girişimidir. Bu hareket bir provakasyondur. Yapılan bu eylem, farklı düşüncelere sahip Türk toplumunun duygularıyla oynayıp kaos çıkarmaktan başka hiçbir işe yaramaz.
Bu ziyaret iyi ihtimalle ahmâklık, kötü ihtimalle ihanettir!
EY DİYANET İŞLERİ BAŞKANI!
M. Kemal’i sevmiyor olabilirsin, fikirlerini paylaşmıyor olabilirsin, Cumhuriyeti istemiyor da olabilirsin. Ancak memuru olduğun, verdiği arabayla fink attığın, maaşını çatır çatır yediğin devletin kurucusu M. Kemal Atatürk’ün annesine ‘hayat kadını’ diyen bir meczubu 10 Kasım günü ziyaret edemezsin!
Milli mücadele yıllarında şehid olan yüzbinlerce Anadolu insanını hiçe sayıp ‘keşke Yunan galip gelseydi’ diyen birini din adamı kıyafetinle ziyaret edemezsin.
Devletin tüm erkanı M. Kemal’in ölüm yıldönümünde onu hayırla yad ederken sen tam tersini yapıp M. Kemal düşmanının ayağına gidip önünde eğilemezsin. Bu apaçık devlete muhalefet etmektir.
Her şeyi geçtim sende hiç mi vefa duygusu yok?
NE ZAMAN BİR CUMA HUTBESİNDE ATATÜRK’ÜN ADINI DUYACAĞIZ?
32 yaşındayım. Yaklaşık 20 yıldır cuma namazlarına gidiyorum.
Hutbede ‘Dinlerarası Diyalog’ çağrısı duydum.
Tarikat ve cemaat propagandası yapıldığını duydum.
Seçim öncesi son cumada ‘Gemi su almasın. İstikrar sürsün’ cümlesi duydum.
Orman haftasında ‘ağaçlarımızı koruyalım’ dediklerini duydum.
Sol elle yemek yemeyelim, tuvalete sağ ayakla girelim diyenleri de duydum.
Fakat hiçbir imamın, maaşını aldığı devletin kurucusunun adını hutbede andığını duymadım.
Bu zamana kadar cuma hutbelerinde şehitlerimiz için dua ettik. Filistinli, Myanmarlı, Suriyeli, Iraklı Müslüman kardeşlerimiz için dua ettik.
Ama hiçbir cuma hutbesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurucusu M. Kemal Atatürk için dua etmedik.
Dudaklarımızdan bir Fatiha çıkmadı.
Hocanın Atatürk için yaptığı duaya yüzlerce kişi hep bir ağızdan yürekten bir Amin diyemedik.
Bir gıyabi cenaze kılamadık mesela 10 Kasım sabahı 9u 5 geçe.
Hayırla yad edemedik Gazi’yi.
Ruhun şad olsun Koca Adam. Allah senden razı olsun. İyi yaptıysan senin olsun. Kötü yaptıysan hakkımız helal olsun.
Velhasıl...
İdeoloji faşizmi yapmıyorum. Tekrar söylüyorum. M. Kemal ile aynı fikirde olmayabilirsiniz. Aldığı kararların hepsini beğenmeyebilirsiniz. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir memuru olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusuna muhalefet edemezsiniz.
Bu ilk olarak insani değildir. Şayet bir aksi bir fikriniz var ise memurluktan istifa eder, muhalefetinizi öyle yaparsınız.
Diyanet İşleri Başkanı da Ali Erbaş devletin ideolojisini beğenmiyor ise istifa etmelidir. İstifa ettikten sonra istediği fikri taşıyabilir.