Yerel seçim yaklaştıkça sosyal medya kullanımı artıyor.
Vatandaşla şirin şirin fotoğraf çektirmeler,
Yanaşmaya çalıştığı partiye uygun paylaşımlar,
Parti liderine yalakalıklar,
Revaçta olan güncel siyasi sloganlar,
Fotoğraflarda öne çıkmak için milleti çekip itmeler,
Sabah günaydınlar, hayırlı cumalar falan...
Özlü sözler, ailesiyle mutlu pozlar, düğünler, cenazeler, herkesin her paylaştığına şirin yorumlar, yolda görüp adını bilmediği adama hal hatır sormalar, dinlermiş gibi yapmalar, bürokrasiden her gördüğü ile fotoğraf çekinmeler, herkesi tanıyormuş ve herkesle arası iyiymiş gibi tavırlar. Kendini anlatmaya doyamamalar...
Mahallesinde sevilmez, işyerinde sevilmez, evde kendi evladı sevmez ama bizden onu sevip sonra da seçmemizi bekliyor.
Ticareti kötü, borç ödemez, işçisinin ücretini vermez, trafikte maganda, kültür sıfır, iyi bir aile babası değil ama sosyal medyada mümtaz şahsiyet!
Hiçbir konuda hiçbir fikri yoktur ama sorsan her konuya yorum yapar.
Çocuğunun derdini dinlemez vatandaşın derdine derman olacakmış. Eve pazar parası vermez ilçeye yatırım yapacakmış. Hanımına ikinci sınıf insan muamelesi yapar ama halkla iç içe olacakmış.
Yok kardeşim, üzerinde durmuyor işte. Halk adamı tavırlarınla sadece komik oluyorsun. Yakışmıyor, olmuyor. Rol yaptığın o kadar bariz ki üç kilometre öteden anlaşılıyor.
Bu gömlek sana beş beden büyük geliyor. Sırıtıyor farkında değilsin. Millet gülüyor, esprili sohbetlere konu oluyorsun. Dalga geçiyorlar canım kardeşim anla artık. Senin adın geçince yüzler ekşiyor.
Şahsen benim üzülmekten başka yapacak hiçbir şeyim yok. Artık kızmayı bıraktım. Üzülmekle yetiniyorum.
Buradan İnegöl’ümüzün değerli siyasi parti başkanları ve temsilcilerine sesleniyorum.
Tabii ki sizler konuya daha vakıfsınız. Benden çok daha iyi bilirsiniz. Akıl vermek gibi bir hadsizlik peşinde değilim.
Bunlar seçim simsarlarıdır. Her seçim yaklaştığında “ne koparırım” derdine düşerler. Seçim biter ortalıkta gözükmezler. Seçim havasını iyi koklarlar. Hangi parti yükselişe geçerse oraya kayarlar. Usul usul yanaşırlar. Bir süre sonra partinin en cefakar mensubundan bile daha iyi partici olurlar. Lidere laf söyletmezler. Eleştirmez, eleştirene de kızarlar.
Seçim zaferle sonuçlanırsa en önde kendinizi size sarılıp zafer çığlıkları atarken bulursunuz. Seçim kaybedilirse iyi ihtimalle suçu genel başkana, genel merkeze veya ilçe yönetimine atıp ortadan kaybolurlar.
Umarım siyasi partiler böylelerini seçim çalışmalarında ve listelerinden uzak tutarlar da İnegöl’de siyasetin kalitesi yerlerde sürünmez.
IPHONE KIRMA YARIŞMASI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD malları yerine yerli üretime teşvik konuşmasının ardından MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt telefon bayiinde iPhone marka telefonu yere atıp kırmıştı. Görüntüleri sosyal medyaya da herkes izledi.
Bu olay üzerine sosyal medyada,
‘Sayın Enginyurt’a naçizane tavsiyem, MHP Milletvekili gibi davranmasıdır. Aksi halde istifa seçeneği her daim mevcut. Yok ben illa koltuğumu vermem diyorsa 23 Nisan’da Başbakanlık koltuğuna oturabilir. Ankara’da dayım var, ben hallederim’ demiştim.
Yazımın akabinde MHP’li yakınlarımdan epey tepki aldım.
Bu olaydan şu analizi çıkardım.
Bir hata yapıldığında tepki, hatayı yapana göre veriliyor. Hatayı yapan kendi siyasi partisine mensupsa susuluyor. Ama aynı hatayı başka siyasi parti mensubu yapıyorsa yer gök inletiliyor.
Bu sağlıklı bir düşünce değildir. Hatayı kim yaparsa yapsın aynı tepki verilmelidir. Kendinden olana susup başkasına tepki vermek adaletli bir davranış değildir.
Yazıyı okuyan herkesi adaletli olmaya davet ediyorum. Bu alışkanlığımızdan vazgeçmeliyiz.
KOVBOY FİLMLERİ YAYINDAN KALDIRILDI
TRT 1 kanalında 1980'lerden beri yayımlanan Western-Kovboy filmi kuşağı kaldırıldı.
Kovboy filmlerinin yerine artık "Ev Sineması" kuşağı ekrana gelecekmiş.
Amerikan emperyalizminin bir simgesi olarak gördüğüm bu kovboy filmlerini hiç sevmezdim. Bu zamana kadar yayınlanması bile gereksizdi.
Yayından kaldırılması çok iyi oldu.
Velhasıl...
İnegöl gibi kaliteli bir şehri, kaliteli insanlar yönetmelidir. Bu şehir bunu hak ediyor.