Sultan Fatih Mehmet 1453’ün Mayıs sonunda İstanbul’u düşürüp, Surlardan içeriye doğru, atının üstünde görkemli bir şatafatla girerken…
Bizans’ın din adamları neyi tartışmaya devam ediyorlarmış?
“Gökteki melekler erkek midir yoksa dişi midir?”
İyi mi?
İyi tabi; hem de çok iyi. Dindar adamlarmış esselam…
Bir tespit edebilselermiş meleklerin cinsiyetini; o saatte İstanbul’u Türklerin işgalinden kurtaracaklarmış hazretler…
Ama, olmamış becerememiş, karar vermekte geç kalmışlar. İstanbul o gün, bu gündür Türklerin ana yurdu olarak dünya coğrafya literatüründe yerini almış duruyor…
İyi de olmuş hani…
Tam bu olaydan 661 yıl sonra bu günlerde, Batının çağdaş yaşam standartlarına doğru koşar adımlarla yürüdüğünü sanan hayalci! Türkiye Cumhuriyeti’ nin aydınlık insanları; doğunun kap karanlık dehlizlerine doğru yol almakta olan bir geminin içinde olduklarını unutuvermişler.
Bu geminin kaptanları ne yaptıklarını ya da ne yapacaklarını önceden planlamış, Doksan Yıllık Cumhuriyetin özgün yapısından duydukları rahatsızlıktan kendilerince kurtulmak için; bu toplumu yaklaşık Bin Dört Yüz Yıl önceki Arap Bedevi yaşantısını dizayn eden kurallara göre yönetmeye kalkışıyorlar ve bunda da başarılı oluyorlar.
Hem de:
Dinimiz olan İslam’ın asla kabul etmediği ruhban yorumlarını rehber edinerek…
Şimdi bakın!
Rehberimiz olan Yüce kitap Kuran da, Altı Bin kusur ayet içerisinde Dört Ayet örtünmek ve kapanmakla ilgilidir.
Bunlardan bir tanesi tamamına yakını Mekke’de indiği bilinen A’raf suresidir ki: Tüm adem oğullarına hitap eder: “Ey Adem Oğulları, sizin çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Korunma giysisi en iyisidir. İşte bunlar Allah’ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırsınız…” (A’raf 26, S. Ateş Tefsiri.)
Merakımdır:
Kadının ya da küçücük kız çocuklarının saçları, çirkin yerlerinden midir ki örtünmelerini istiyoruz?
Hicret’in ilk yıllarında Medine yerli erkeklerinin azgınlıklarından, dekolte gezme alışkanlığı olan Mekkeli kadınların korunması için, Allah şu emri gönderiyor:
“Ey peygamber, eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle: (Bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) örtülerini üstlerine salsınlar (vücutlarını örtsünler); onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah çok bağış- layan, çok esirgeyendir. (Ahzab 59, S. Ateş Tefsiri.)
Görüleceği gibi burada da küçük kız çocuklarından hiç bahis yok. Neye dayanarak henüz akıl baliğ olmamış yavrucukların başlarını örtmeyi özendiriyoruz anlamak mümkün değil...
Nur Suresi’nin kadınların başörtüsüyle ilgili 31. ayetinde de hiç küçük kızlardan konu etmiyor…
Keza:
Yine Nur Suresi’nin; yaşlanmış kadınların kasten süs yerlerini göstermemek koşuluyla dış örtülerini bırakmalarında günah olmadığını ifade eden 60’ıncı Ayetinde de kız çocukları gündemde yok…
O halde:
İlkokul çocuklarına kadar indirgediğimiz bu başör-tüsü olayının altında yatan sebep ne ola ki?
-Dinen günah olduğu için mi?
-Küçücük yaşta, karşı cinsten kaçınmaya alıştırmak mı?
-On, On İki yaşlarda karşı cinse merakı ve ilgi-yi uyandırmak için mi? (Zira, gizlilik merak uyandırır.)
-Saygın yöneticilerin buyurdukları “İleri demokrasinin gereği!” Başörtüsüne özgürlüğün kanıtı için mi?
Neden her ne ise, yukarıda konu edilenlerin kökeninde yatan en büyük olumsuzluk akla gelmiyor, göz ardı ediliyor…
Nedir o?
Biz erkekler! İslam Alemi’nin erkekleri ekseriyetle azgın, aklı fikri kadında! Miniciğinden kemale ermişine kadar nerede bir karşı cins görse, O’nun saçından bile tahrik olarak çileden çıkıp, ayranı kabarıveriyor!…
Bunu bilen Yüce Allah’ımız: Sevgili Habipine; “İnanan erkeklere söyle: Bakışlarından bazılarını yumsunlar, ırzlarını korusunlar. Bu onlar için da-ha temizdir. Şüphesiz Allah, onların her yaptıklarından haber almaktadır” diye buyurmuş… (Ahzab 30. S.Ateş Tefsiri)
Erkekler buna rağmen halen bakışlarını yummuyor, nefislerine hakim olamayıp ırzlarını koruyamıyorlarsa: Ülkemizin saygın yönetici kodamanları elbette tedbir alıp, küçük yaştan itibaren kızlarımızı erkek aleminin hoyratlığından koruyacaktır!
Bundan dolayı da, cinsi latifleri; erkek kem gözün-den uzak tutmak için elini, yüzünü ve başını kapayacak, daha olmuyorsa evden dışarıya çıkarmayacaktır!
Özgürlüklerin, özgür olmanın ve de ileri demokra-silerin gereği tabii!
İyi güzelde:
Meleklerin cinsiyeti ile uğraşırken İstanbul’u Türklere kaptıran Bizans papazları gibi, bizlerde: Bu çağla uzaktan yakından hiç de örtüşmeyen bu tip işlerle uğraşırken, ata yadigarı bu güzel yurdu başkalarına kaptırmak üzereyiz haberimiz olsun…
Usulden usule Anadolu’nun Güneyinden başladılar da…