Değerli okurlarım bu haftaki yazımda sizlere geçtiğimiz Pazartesi günü gazetemizde yukarıda ki başlık altında yayınlanan haber üzerine ben de birkaç satır bir şeyler karalamak istedim.
Yayınlanan haberde Türkiye Esnaf Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, her yıl yirmi üç ton gıda israfının yaşadığını vurgulamıştı.
Gerçi bu sütunlardan bu konuya yakın birçok kez işlediğim önemli bir konu olmasına rağmen maalesef hala bu acı tabloyu yaşamaktayız. İsrafın ne denli kötü bir şey olduğunu, İslam’a yakışmayan ve hatta İslam’ın kesinlikle reddettiği bir konu olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Her ne kadar israf konusunda uyarı yapsak ta, ancak insanlarımız bu uyarı ve ikazlara aldırmayıp israfı korkunç boyutlara getirmek için ellerinden gelenleri de ardlarına koymuyorlar.
İsraf konusunda yetkililer bir kampanya düzenleyerek, ülkemizde israfın korkunç boyutlara ulaştığını açıklasalar da, hatta konu ile ilgili olarak gerek basın yayın yolu ile gerekse camilerde vaazlar ve Cuma Hutbelerinde vatandaşlara israftan kaçınmaları anlatılsa da bir vurdumduymazlık almış başını gidiyor. Maalesef hala bu kötü alışkanlıktan vaz geçenimiz de yok.
Ancak ben bu uyarılarında yeterli olduğunu sanmıyorum. Bence daha fazlası gerektiği inancındayım. Öyle ki tüm insanlarımızın kafalarına israf konusu kazınmalı. İllerde Valilik ve Belediye Başkanlığı İlçelerde yine Belediye ve Kaymakamlık tarafından el ilanları afişler basılıp dağıtılmalı ve konu sürekli canlı tutularak insanlarımızın israftan kaçınmaları sağlanmalıdır diye düşünüyorum.
Yaptığım kısa bir araştırma ile gördüm ki sadece ekmek israfın da ürkütücü bir tablo ile karşı karşıyayız. Geçenlerde de bahsetmiştim, çorba içmek amacı ile gittiğim Seydi Baba Lezzet Durağı’nda, sahibi Seydi Oktay’ın ekmek israfını önleme adına güzel bir uğraşı verdiğini belirtmiştim. Seydi Oktay kardeşimiz ekmekleri birer lokma halinde doğrayarak müşterilerine servis etmekte olduğunu, doğradığı ekmeklerden ufalanan parçaları da yemek artıkları ile karıştırıp sokak hayvanlarına verdiğini anlatmıştım. Ve geçenlerde o raya gidip çorba içtiğimde yine aynı bu geleneği sürdürdüğünü gördüm. Bu davranışından dolayı ben kendisini tekrar tebrik ettim. Oda bana “Keşke bütün lokantalar benim yaptığımı yapıp ekmek israfını bir nebze olsa önleseler Yusuf kardeş, ne kadar iyi olur.” dediydi.
Yapılan araştırmalara göre, ülkemizde bir günde yaklaşık beş milyon ekmek çöpe atılıyor. Burnumuzun dibinde Dünyanın birçok ülkesinde açlıktan telef olan yüzlerce insanı ve Afrika da yine aynı şekilde açlık ve susuzluk çeken insanları zaman, zaman televizyon haberlerinde ibret ile izlemekteyiz. Ben çöpler de ya da bir duvarın veya bir ağacın altına atılmış ekmekleri gördükçe içim sızlıyor. Tabi bahsettiğim konu sadece ekmek değil. Yemek, sebze, giyecek, içecek ve daha neleri israf ettiğimizi de unutmamak gerekir.
Bakınız yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de A’râf Sûresin de ne deniyor:
“Ey Âdemoğulları! Her Namaz kılacağınız zaman da güzelce giyinin. Yiyin. İçin, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf. 7/31)
Peki, biz neden hala israf etmeyi inatla sürdürüyoruz? Bu konu da yeterince duyarlı değil miyiz? Ben yetmiş iki yaşındayım. Ve benden de yaşlı olanlar çok iyi hatırlarlar. Ekmeği karne ile aldığımız o kara günleri. Üstelik birinci sınıf, ikinci sınıf diye iki tür ekmek çıkardı. Birinci sınıf ekmeği parası olanlar yine karne ile alırdı. Şimdiler de bakıyorum bu nimetler biraz bayatladı diye çöpe atılıyor veya bazıları da akılı sıra hayvanlar yesin diye duvar kenarlarına, ağaç diplerine bırakıyor. Zamanla iyice katılaşan bu ekmekleri hiçbir hayvan yemiyor sonunda çöpe gidiyor. Belediyemizin ilçe genelinde muhtelif yerlere bayat ekmekler için koyduğu kutular da kayboldu. Tabi kimsenin bunu dikkate almaması sonucu onlarda ortadan kaldırıldı.
Nimete saygımız adeta yok olmuş gibidir. Ya birçoğumuz israfın anlamını iyi kavrayamamışız. Ya da bile, bile Allah’ın israf konusunda ki uyarısını bilmiyoruz. Her halükarda ben israfın haram olduğuna inanıyorum. Özellikle de temel gıda maddemiz olan ekmeğe ve gıdalarımıza saygımız kalmadığı kanısındayım.
Bu konuda hiç abartısız söylüyorum, isterseniz şöyle bir çıkıp İnegöl’de bir dolaşın. Mutlaka sizde göreceksiniz, bir ağacın dibinde veya bir kaldırımın kenarında atılmış ekmekleri, çöpe dökülmüş yemekleri ve çeşitli gıda maddelerini. İnsanlar ihtiyaçları kadar ekmek ve gıda maddelerini tüketseler ya da kalan bayat ekmekleri fırınlarında peksimet olarak kızartarak tüketmeyi deneyebilseler fena olmaz mı?
Özellikle ekmeğin ve birçok gıda maddesinin zamlandığı dönemde neden hala israfa yönelip, bir lokma ekmek bulamayanlara nispet yapar gibi çöpe veya sağa-sola atmaya devam ediyoruz? Buna söylenecek tek kelime var:
“Allah böylelerini ıslah eyleye! Yüreklerine insaf, vicdanlarına merhamet vere!”
Yüce Rabbim soframızdan gıda maddelerini eksik etmesin… Kıtlık yüzü göstermeyip, bizleri bir dilim ekmeğe muhtaç etmesin… Amin!..