İnegölspor’ün Sarıyer karşısında puan ya da puanlar beklemek biraz hayalcilik olurdu. Fakat, puan sıralaması olarak rahat bir yerde bulunmamız ve üstümüzde baskı olmaması, beni bu yönde açıkça umutlandırmıştı ama gelin görün ki bütün bunlar sadece benim, hatta benim gibi düşünenlerin hayaliymiş. İnegölsporlu oyuncular ligi kafalarında çoktan bitirmişler ve Fatih hoca’da bu zihniyette olan isimlerle yola devam ediyor. Oyuna başlayan belli, oyundan alınan belli, geriye kalan düşünce ise, Kastamonu maçındaki gibi şansımız yaver giderse puan alabilir miyiz? Hakkını yemeyelim, son oynadığımız 3 maçtan da puan çıkartmak zordu. Zaten bu takımlar hem kalite hem de puan olarak durumlarını ortaya koyuyorlar. Fakat son 3 maçta bu kadar çok kötü olacağımızda aklımdan açıkça geçirmiyordum. Sarıyer maçına kötü bir zeminde ama istekli ve iştahlı bir takım karşında başlamış olduk. Oyunun ilk dakikalarından itibaren adeta kanatlarımızı çökerttiler hem de göbekten geçtiler. Sanki ataklarında başımızı döndürdüler. Maçın başında yakaladığımız golü atsak, bunlar olmayabilirdi ama olmayınca yine sahada yoklara maruz kaldık. Kalede Şener, savunmada Volkan, Gökhan, bekler Enes ve Osman’dan tutun, ele alınacak hiçbir oyuncumuz yoktu. Sanki herkes maç bitse de gitsek havasındaydı. Özelikle eski oyuncumuz Hakkı İsmet ile sağ kanatta görev yapan Bertul, tünel açıp bölgemizi koridora çevirdikler. Yaser ise bitiriciliğini konuşturdu. Sonradan oyuna giren Ali Kuçik ise İnegölspor’un konkordite ilan etmesine sebep oldu. Maçın çok iyi ortak olacağımız dakikada ise Yaşar penaltıyı kaçırdı. Biri kulağına atış öncesi üflese karşısındaki kaleci penaltı canavarı diye oda daha sert ve dikkatli atacak ama ne yazık ki takımda ne Ali Türkan’ı tanıyan biri kalmış, ne de kimsenin fazlaca umurunda olmuş. Sarıyer dediğimiz gibi iyi takım ama İnegölspor’un bu kadar çaresiz kalmasına insan ister istenmez bozuluyor. Bu formanın bu kadar ucuz olmadığını başta yönetim ve teknik heyetin futbolculara göstermesi gerekiyor. 2-3 haftadır söylüyorum, kalan maçlarda altyapı orijinli çıkalım. Zaten bizim için lig bitti. Hem maliyeti azaltırız hem de biraz da gençleri görme imkanı buluruz. Çünkü oynanan oyun ve oynayan oyuncular belli. Bizi bu saatten sonra bu kadro sadece Mayıs ayına götürür, başkada bir şey olmaz. Takımda zaten bazı oyuncular formalarının garanti olduğunu ve kendilerini kesecek oyuncu olmadığına inanıyorlar. Bunun için fazla konuşmaya gerek yok. Bazı oyuncuları satacağız, transfer olacak masallarını geçelim. Birileri hayatını kurtaracak diye İnegölspor formasının yerlerde sürünmesine mani olmanın vakti geldi de geçiyor bile. Yapmamız gereken bu saatten sonra birilerini sezon sonuna kadar dinlendirmek, takımda yaşlısı koşmuyordu, genci ondan beter oldu. Buna çarede Eşref başkanın radikal kararlar alması ile olacak. Nasıl devre arası bazı kararlar alınıyorsa, buna saygı duyuyorsa insanlar, şimdide Fatih hoca ile konuşup, bu kararı almalılar. Ne olacak yani yedek kulübesinde ya da altyapıdan birkaç isim takviyeli maçlara çıksak ya da Hacettepe maçını kazansak, ne olacak? Bana göre tek yapılması gereken, önümüzdeki sezon en az 3-4 isim takıma monte etmek. Zaten bu saatten sonra başkada seçenek yok. Nasılsa şuan kadroda olup, oynayan oyuncular kadar, diğer oyuncularımızda mücadele edecek. Yoksa sormaz mıyız; neden alındı devre arası Çagkan, Melih, Erdican ya da nerde göreceğiz Ömer Faruk Çalışkan’ı ya da Selimcan ile Yasin’i? Şimdi bunları tam görme vakti. Aksi düşünen varsa da bana göre zaten art niyetlidir o kadar...