Kainat ezeli midir? Yoksa sonradan mı var oldu?
Evrenin bir sonu var mı?
Güneş ve diğer yıldızlar sonsuza kadar hiç bitmeyecek bir yakıtla mı yanıyorlar?
Dünya hep var mıydı?
Evren sabit midir?
Evrende bulunan elementler nereden geliyor?
Bu sorular insanlık tarihi boyunca zeki ve meraklı insanlar tarafından en çok sorulan, en çok kafa yorulan sorulardı. İsaac Newton, Albert Einstein, Galileo, İmam Gazali, El Kindi, Aristo ve daha niceleri bunlara cevap aradı. Tüm bu soruların yaklaşık bir asırdır çok daha somut cevapları var. Gelin bu sorulara birlikte cevap verelim:
1920’li yıllarda Rus matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi ve papaz Georges Lemaître Einstein'ın genel görelilik formüllerini incelerken bu formüllere göre evrenin genişlemesi gerektiğini ortaya atıyorlar. Evren sürekli genişliyorsa bütün madde tek noktadan çıkmış olmalı diyorlar. Daha sonra 1929’da Hubble teleskopuyla inceleme yapan Edwin Hubble galaksilerin ışıklarının sürekli kırmızı renge kaydığını keşfetti. Doppler etkisine göre galaksilerin birbirinden uzaklaştığını gözlemleriyle kanıtladı. O zaman bilim dünyasında evrenin sabit ve stabil olduğu görüşü hakimdi. Teoriyi duyan ateist bilim adamı Richard Hoyle "Ne yani şimdi? Evren büyük patlamayla (Big Bang) mı oluştu?" diye teoriyle dalga geçerken, bilmeden teoriye ismini de vermiş oldu. Sonrasında teoriyi anlayan ve inceleyen Fred Hoyle ve diğer bilim insanları deliller karşısında teoriyi kabul etmek zorunda kaldılar.
Bu teoriye göre başlangıçta hiçbir şey yoktu, madde ve enerji de yoktu, hatta boşluk bile yoktu, çünkü uzayın kendisi de yoktu. Zaman geçmiyordu, çünkü zaman da yoktu. Tam bir hiçlik. Sonra bu hiçlikten çok küçük bir ateş topu çıktı. Bu fındıktan bile küçük olan, güneşten milyonlarca kat sıcak olan, aşırı yoğun noktadan evreni oluşturacak her şey ortaya çıktı. Büyük patlama ayrıca zamanın da başlangıcıdır. Büyük patlamadan önce zaman yoktu. Bütün madde, enerji, yıldızlar, galaksiler 13,8 milyar yıl önce, bir fındıktan bile çok daha küçük, çok yoğun ve sıcak bir noktanın çok düzenli bir şekilde genişlemesiyle oluşmuştur. Büyük patlamadan hemen sonra evrendeki her şeyi açıklayan 4 temel kuvvet oluşmuştur. Bunlar kütle çekimi, elektromanyetik kuvvet, zayıf nükleer kuvvet ve güçlü nükleer kuvvettir. Big Bang ile bu kuvvetler ve başlangıç entropisi öyle hassas ayarlanmıştır ki, bunların herhangi birisine milyonda bir bile müdahale edildiğinde evrendeki atomlar oluşmuyor, evrenin hiçbir noktasında canlılık ortaya çıkmıyordu. Buna evrendeki hassas ayarlar denmektedir. (Fine tuning of the universe). Modern araştırmalar sayesinde Büyük patlamanın daha birinci saniyesinde tüm kainatın ayrıntı planının yapıldığını anlayabiliyoruz.
“Hepimiz yıldız tozuyuz.”
Büyük patlama sonrasında evren çok hızlı bir şekilde genişleyip soğuyarak başta atomun yapı taşı olan kuarkları, daha sonra atomları oluşturuyor. Önce Hidrojen ve Helyum oluşuyor. Daha sonra ilk yıldızlar oluşuyor ve yıldızlardaki füzyon reaksiyonlarıyla demire kadar olan hafif elementler oluşuyor. Ağır elementler ise çok büyük yıldızların ömürlerinin bitiminde yaşanan süpernova patlamaları sırasında oluşuyor. Bu eski yıldızların enkazlarından güneşimiz oluşuyor. Dünyamız ise 4.5 milyar sene önce oluşuyor. Yani yediğimiz ekmekteki karbonun, kanımızda bulunan demirin, kolyemizdeki altının, akciğerlerimize çektiğimiz oksijenin kaynağı yıldızlardır. Carl Sagan'ın dediği gibi "Hepimiz yıldız tozuyuz.". Yine bu teoriye göre ya evren iyice genişleyip soğuyacak, ya da geri içine çökerek son bulacaktır. Yani evrenin bir sonu vardır.
Büyük Patlama teorisinin felsefi sonuçları
"Zaman, olayların meydana geldiği boyut olduğuna göre, eğer madde, Big Bang ile ortaya çıkmışsa, o hâlde evreni ortaya çıkaran sebebin evrendeki zaman ve mekândan tümüyle bağımsız olması gerekir. Bu da bize Yaratıcının evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu göstermektedir." Amerikalı Astrofizikçi Hugh Ross
Tarih boyunca tek tanrılı dinlerin karşısındaki en önemli rakip materyalist ateizmdir. Materyalist ateizme göre evren ezelidir ve her şeyin açıklamasıdır. Tek tanrılı dinlere göre ise Allah ezelidir, evreni tasarlayarak yaratmıştır, evrenin ise başlangıcı ve sonu vardır. Big Bang teorisi evrenin başlangıcı olduğunu gösterdiği için klasik ateizmi geçersiz kılmıştır. Evrendeki hassas ayarlar da evrenin tasarlandığını göstermektedir. Bu da yaratıcının varlığı için kuvvetli argümanlar sunar. Zaman ve madde yokken 13.8 milyar yıl önce hepsi ortaya çıkmaya başlamıştır.
Kur’an’a göre evrenin bir başlangıcı vardır, yoktan yaratılmıştır:
-(O) gökleri ve yeri yoktan var edendir. O’nun nasıl çocuğu olabilir ki? Kendisinin bir eşi yoktur, her şeyi o yaratmıştır ve O, herşeyi bilendir. (Enam 101)
Kur'an'a göre yerle gök bitişikken Allah onu ayırmıştır ve canlı olan her şeyi sudan yaratmıştır. Burada Big Bang’teki ilk ayrışmaya ve suda başlayan canlılığa dikkat çekilmiştir. Biri maddelerin başlangıcı iken diğeri canlıların başlangıcıdır:
-İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? (Enbiya 30)
Kur’an'a göre evren sürekli genişlemektedir:
-Göğü gücümüzle biz kurduk; Şüphesiz biz onu genişleticiyiz. (Zariyat 47)
Burada eski meallerin bir kısmında genişleticisiyiz ifadesi geçmiyor ancak kelimenin birinci anlamı genişletmek manasındadır, eski insanlar durumu anlamadıklarından kelimenin farklı anlamlarını seçmişlerdir. Ben merak ettim Arapça bilen akrabalarıma sordum hepsi “genişleticiyiz” şeklinde çevirmenin doğru olduğunu söyledi. Bu ayetteki bir incelik ise geniş zaman kullanılmasıdır ki, evren genişleyip öyle kalmamıştır sürekli genişlemektedir. Siz benim yazımı okurken de milyonlarca kilometre genişlemiştir.
Yine Kur’an'a göre evrenin sonu vardır:
-O gün biz gökleri, kitap sayfalarını rulo yapar gibi dürüp katlayacağız; mahlukat (evrenini) ilk defa nasıl yaratmışsak, onu öylece tekrar yaratacağız. Bu üstlendiğimiz bir sözdür: zira biz, evet biz her istediğimizi gerçekleştirmişizdir. (Enbiya 104)
1900’lü yıllara kadar yaygın olarak, yıldızların ışığının sonsuza dek sürecek bir özelliğe sahip olduğunu sanıyorlardı. Kur’an’da yıldızların söndürülmesinden bahsedilir:
-Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman (Mürselat 8)
Çok tanrılı dinlerde tanrılar kainata içkindir yani evrenin içerisinde yaşarlar, Big Bang teorisinde ise zamanla mekandan bağımsız bir tanrı olmalıdır. Bu açıdan Big Bang çok tanrılı dinleri geçersiz kılar. Yine reenkarnasyon inançlarında sürekli olan bir döngü vardır ve evrenin sonu gelmeyecektir. Evrenin sonu geleceği kanıtlandığı için bu inançlar da geçersiz oluyor. Panteizm inancında evrenin kendisi tanrıdır. Big bang’e göre evren başlangıçta fındıktan bile küçük bir noktaydı. Kimse tanrısının fındık kadar bir şey olduğunu kabul etmez, buna ilaveten Big Bang teorisinde evren sonradan yaratılmıştır. Bu anlamda Panteizm de geçersizdir.
İslam felsefesinde (kelâm), Kindi ve İmam Gazali gibi alimlerimiz Hudus delili adı altında evrenin ezeli olamayacağını, sonradan oluşmuş olduğunu ve sonradan oluşan bir şeyin yaratıcısı olması gerektiğini akıl yürütmelerle savunmuşlardır.
Soru: Bu sadece teori değil mi? Doğruluğu gösterilmiş olsaydı teori değil yasa olurdu.
Cevap: Yasalar nasıl sorusuna cevap vermeye çalışırlar, teoriler ise niçin sorusuna cevap vermeye çalışırlar. Bu açıdan yasalar ve teoriler farklı nesnelerdir. Teoriler yasalara dönüşmezler. Big bang'in başta kozmik arka plan ışıması olmak üzere yüzlerce delili vardır ve bütün bilim insanlarınca kabul görmektedir, konsensüs vardır. Teknoloji ilerledikçe de defalarca tasdik edilmiştir.
Soru: Kur’anda Big Bang geçiyorsa neden Müslümanlar bunu bulmadı?
Cevap: Kur’an direkt olarak fenomeni söylemiş ama nasıl bulunacağını söylememiştir. Müslümanlar 12. yüzyıldan sonra Kur’an’ın emirlerine aykırı olarak araştırma ve sorgulamaktan, bilimden yavaş yavaş uzaklaştılar. Dolayısıyla bu ve buna benzer keşifler yapmak başkalarına kaldı.
Soru: İnsanlar evren yaratıldıktan 13.8 milyar yıl sonra ortaya çıktıysa Allah bunun için neden bekledi?
Cevap: Allah zamanın da yaratıcısı olduğu için zamandan bağımsızdır; biz nasıl Youtube'da video izlerken videoyu istediğimiz yere sarabiliyorsak Allah’ın da beklemek gibi bir durumu yoktur.
Soru: Evren neden bu kadar büyük?
Cevap: Allah'ın zaman ve madde sıkıntısı yoktur. Bu yüzdendir ki milyonlarca canlı türü ve milyarlarca yıldız vardır.
Tüm bu bilgiler ışığında, bütün insanların Big Bang Teorisini bilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu teori Allah'ın yaratma sanatının(sünnetullah) ve kudretinin en büyük göstergelerinden biridir. Yaratıcımızın Kur’anı Kerimdeki isim ve sıfatlara sahip bir yaratıcı olduğunu da kanıtlar.