Çok uzaklara kaçıp yalnız kalmak ister ya insan işte öyleyim şu sıralar. Boş hayat, yolunda gitmesi gereken işlerin yolunda gitmemesi, insanların kulakları sağır eden yalanları ruhumu bunaltmış adeta...
Saatlerce düşünüyor, düşündükçe yoruluyor, yoruldukça dinlenmek istiyorum.
Çoğu zaman bir çözüm yolu bulmak için dalarken bir boşluğa düşersin. Öyle bir boşluk ki ne çıkabilirsin, ne kalabilirsin.
İşte öyle bir durumdayım. Umutsuz değilim aslında benim sıkılmama neden olan şey yaşanmışlıklar, umudun olsa da bir anda yıkıp geçen in- sanlar.
Belki de en büyük sorun insanlar. Onları hem çok seviyor, hem nefret ediyorum. Onlara sırrımı anlatacak kadar önemsiyor, hayatımı teslim etmeyecek kadar güvenmiyorum. İnsanlara karşı neden mi bu kadar tutarsızım?
Çünkü; Sana bahşedilen hayatta kendine bir yol çizmek zorundasındır. Gitmek istediğin yol bellidir ama ya gidemezsin yol kapalıdır veya birileri bilerek, isteyerek o yolları kapatmıştır. Oysa bilirsin ki o yol tek yolundur ve son şansındır. Gözlerini kapatırsın, dalarsın umarsızca cesaretin kırılmıştır bir kere gidemeyeceğin yolun ardından farklı çözümler ararsın. Bu isteğinin önüne de aynı şekilde bir takım insanlar engel koyar, işte o zaman bütün yolları silersin. Öylece durduğun yerde parmağını bile kıpırdatmadan beklersin.
Ben hiç bir zaman elimdekilerden fazlasını aramadım. Bir kuşu saatlerce seyredip “ben neden uçamıyorum” demedim. Sırf gezip tozayım diye kimseyi kendime aşık etmedim. Tek suçum hayallerimle, gerçeklerimi kavuşturacak yolu bulamayışı mı ve ararken buna insanları dahil etmiş olmamdır.
Evet yoruldum. Kendini bilmez sadece ben olma delisi bencil insanlara laf anlatmaktan yoruldum. Önyargılı davranan, neyi savunduğunu kendi bile anlamayan boş insanlara hayatı öğretmekten yoruldum. Kimin doğru, kimin yanlış olduğunu anlayamayacak kadar yalan bir dünyada yaşamaktan bunaldım.
Herkes kendine göre mükemmel, herkes iyi, herkes kusursuz, vs. Bir babayiğit çıkıp ta “ben kötüyüm” diye açık yürekliliğini ortaya koyamıyor.
Polis bir hırsızı veya bir hayat kadınını pazarla-yan adamı yakaladığında adi suçlardan yakalanan suçlular bile yaptıkları işin vahametini anlamadan onu yakalayan polis memuruna şerefsiz diye bağırıp kendini bir anda aklayabiliyor.
Sahi neydi şeref kelimesinin sözlüklere geçen son anlamı. Benim hatırladığım çok eskilere dayalı artık o anlamı tedavülden kalktı. Kim şerefli, kim şerefsiz çözemiyorum. Ekmeğini alın teriyle kazanan dürüst insanlar mı şerefsiz? Yoksa devleti dolandıran, kadın-kız satan, çocuk tacirleri, dolandırıcılar, hırsızlar, işlerini başarıyla tamamladıktan sonra karşılıklı olmayan şereflerine şerefe diyerek kadeh tokuşturan mahluklar mı şerefli.
Yoruldum bunları düşünmekten, bu tip insanlarla aynı ülkede yaşayarak, aynı havayı solumaktan yoruldum.
Yazımın sonuna yaklaştıkça aslında bende her zaman var olan fakat benim zaman zaman şımarıklık yaparak görmezden geldiğim güçlü olan yapımı hatırladım bir anda. Kaçmak bana göre değilmiş...
Tüm olumsuzlukları görecek, düşünecek cesaretim varsa altından kalkmanın çarelerini bulabilirim elbet. Ve ben hala insanlardan yana umutluyum. Bir gün insanların yola geleceğine, insan gibi insan olacağına inanıyorum...