Çin atasözü “Yapılamaz diyen, yapmaya çalışana mani olmasın” der. Bu söze “gölge etme başka ihsan istemem” deyişini de eklemek yerinde olur.
Bilindiği gibi milattan önce 400’lü yıllarda yaşayan Kinikli filozof Diogenes (Diyojen) kilden yaptığı bir fıçı içinde yaşar. Günümüze kadar gelen bilgilere ve rivayetlere göre kendisinin bir aba, bir baston ve bir ekmek torbasından başka hiçbir şeyi yoktur. Bir gün Diogenes fıçısının önünde yatmış güneşlenirken, Büyük İskender onu görmeye gelir ve Diogenes'in önünde durup onunla konuşur. Bu bilge kişinin kendisinden herhangi bir isteğinin olup olmadığını sorar ve istediği ne varsa onu dilemesini, her türlü isteğini hemen yerine getireceğini söyler.
Diogenes, Büyük İskender’e muhteşem bir cevap verir: "Gölge etme, başka ihsan istemem!" Bu sözleriyle filozof Diogenes kendisinin o büyük komutandan gönül ve fikir olarak hem daha zengin, hem de daha mutlu olduğunu anlatmak ister.
Kinikler gerçek mutluluğun ve huzurun maddi olanaklar, siyasal iktidar ve askeri güç veya sağlıklı olmak gibi insanın dışındaki maddesel özelliklerden oluşmadığını; mutluluğun bunlara dayanmadığını, gerçek mutluluğun bu tür rastlantısal ve geçici şeylere bağımlılıktan kurtulmakla elde edileceğini ve bilakis mutluluğun herkes tarafından kolaylıkla elde edilebilir zihinsel bir durum olduğunu ve bir insanın bir kez mutluluğu ele geçirdiğinde asla o insandan mutluluğun gitmeyeceğini söylüyorlar ve buna inanıyorlardı.
Sonuç olarak onlar "Gerçek mutluluk insanın içindedir!" diyorlardı. Bunlara bir de "Gülüm- semesini bilmiyorsa sakın dükkan açma.” diyen Japon Atasözünü eklememek olmaz.
Çin atasözündeki çalışma ve başarma ile ilgili konu, Japon atasözündeki gülümseme ve Filozof Diyojen’in mutluluk hakkındaki görüşleri ve düşünceleri ilk bakışta birbirleriyle alakasız olan konular gibi görülebilir. Bilakis birbirleriyle iç içe geçmiş ve birbirlerinden ayrılmaları mümkün olmayan konular bunlar. Bugün yaşayarak ve deneyimleyerek görüyoruz ve ayrıca biliyoruz ki, insanı konu alan tüm bilimsel disiplinlerin üzerinde birleştiği ve hemfikir olduğu gerçek; kendisiyle, insanlarla, çev resiyle, evrenle ve Tanrı ile barışık, her konuya ve her olaya pozitif bakan, her daim gülümseyebilen, umudunu hiç yitirmeyen, karamsarlığa düşmeyen ve sahip olduklarına şükretmesini bilen insanlar yaptıkları iş veya meslekleri ne olursa olsun her zaman ve her yerde başarılı olurlar.
ÖZSÖZ: “Allah çalışanı ödüllendirir” (Ali İmran/195)