Yüce Rabbimizin inayetiyle dinî bayramlarımızdan
olan Kurban Bayramı´na kavuşmuş bulunmaktayız.
Bugün arefe günü, yarın da inşallah mübarek Kurban
Bayramı´nı idrak edeceğiz. Bu bayram, kurban
ibadetinin yerine getirildiği bir bayramdır. Bu nedenle
hali vakti yerinde olan Müslümanlar kurban için gerekli
hazırlıklarını tamamladılar. Daha önce çeşitli vesilelerle
kimlerin kurban kesmekle mükellef olduğu, kurbanlık
hayvanlarda aranan şartlar gibi konularda
halkımızı bilgilendirmeye çalıştık. Bu yazımızda ise;
bayram günlerinde yapılması gereken işler konusunda
bazı hatırlatmalarda bulunacağız.
Kurban Bayramı, aynı adla mali bir ibadetin ifa edildiği,
birlikteliğin ve kardeşliğin egemen olduğu anlayışın
topluma yansımasıdır. Gönül ilişkisiyle Allah´a
bağlanan bir kimsenin, sahip olduğu tüm varlığı feda
edebileceğini göstereceği zamandır. Allah´a karşı şükrün
ifadesidir ve bütün ibadetlerin özüdür.
Bu anlayış ve inceliğin tezahürü olarak her yıl maddi
imkana sahip olan müslümanların, sahip oldukları
nimet cinsinden şükürlerini, sevgilerini, saygılarını ve
memnuniyetlerini ifade etmek için severek yerine getirmeleri
gereken kulluk nişanesidir. Bu ibadetin, belirli
bir vakitte belirli nitelikleri taşıyan hayvanları
boğazlayarak yerine getirilme zorunluluğu, yüce makama
duyulan derin saygının ifadesi olarak değerlendirilmiştir.
İnsanlığın tarihi kadar eskiye dayanması, bu görevi
yerine getirenlerin bedenlerine ve ruhlarına ilişkin bir
çok faydayı ve hikmeti barındırdığını göstermektedir.
İnsan fıtratında var olan iyiliğe karşı memnuniyet ve
minnet ifade etme eğilim ve arzusunun karşılanması
bu yararlardan sadece biridir. Kur´an, her topluluğun,
sahip olduğu varlığın Allah´ın ikramı olduğunu bu sebeple
mülkiyeti temsilen bir hayvan üzerine alçak gönüllülüğün
bir ifadesi olarak O´nun adının anılmasının
zorunluluk olduğunu bildirmektedir. “Onların etleri ve
kanları asla Allah´a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız
ulaşır..." ilahi buyruğuyla aslında Allah´a bağlılığın
test edildiği bildirilmektedir.
Kurban ibadeti, bir yönüyle de Hz. İbrahim (as)´ın
sadakatini, Hz. İsmail (a.s.)´in teslimiyetini temsil etmektedir.
Çağdaş İbrahimler ve İsmailler babalar ve
çocuklarıdır. Tarihte İbrahim ve İsmail´in gösterdiği fedakarlığı,
şimdi bu devrin babalarıyla oğulları ve kızları
yapmalı, insana mutluluk vadeden sünnetullah´ı
yayma adına babalar Allah´tan gelen İsmaillerini insanlığa
hizmete kurban etme sadakatini göstermeli,
İsmailler de teslimiyet ifade etmelidir.
Kurban Bayramı müslümanların iki Dini bayramından
biridir. Hz. Peygamber (sav) Medine´ye hicretlerinde
ahalinin iki bayramı olduğunu öğrenince; “Allah
sizin için o iki günü, daha hayırlı iki günle Ramazan
ve Kurban bayramıyla değiştirmiştir” buyurarak,
bayramların neşe ve sevinç kaynağı olduğuna,
birlikteliğin ve kardeşliğin pekiştirildiği günler olduklarına,
Allah´ın adının anılmasına zemin hazırlanması
gerektiğine işaret etmiştir.
Yaşamı boyunca Kurban ibadetini hiç terk etmeyen
Allah Resulü (sav); imkânı olduğu halde kurban
kesmeyen kimsenin mescide yaklaşmaması gerektiğini,
her yıl her ev halkına kurban kesmenin vacip olduğunu
bildirmiştir. Hanefi Mezhebine göre Müslüman,
akıl-baliğ, mukim belirli bir malî güce sahip olan
herkesin; tercihen sığır, manda ve deve cinsini yedi
ortakla, koyun ve keçiyi de münferit olarak kurban etmesi
zorunluluktur. Koyun ve keçi cinsinin bir yaşını
doldurması, semiz olması şartıyla koyunun altı ayını
tamamlaması; sığır ve manda cinsinden hayvanlar iki
yaşını, devenin ise beş yaşını tamamlaması kurbanlıklarda
aranan şekil şartlarıdır.
Bir veya iki gözü kör olan, çok zayıf ve çelimsiz,
boğazlanacak yere kadar yürüyemeyecek kadar topal
olan, kuyruğunun veya kulağının üçte ikisi bulunmayan,
küçükbaş hayvanların bir memesi, sığırın ise iki
memesinin olması, doğuştan boynuzsuz olması dışında
boynuzunun çoğunun veya tamamının kırık olması,
kurban olmalarının önünde engeldir. Allah´a bağlılığın
ifade edilmesi bakımından da sakıncalıdır.
Kurban Bayramı´nda Müslümanlar olarak yapacağımız
ilk iş bayram namazı kılmaktır. NitekimHz. Peygamber
(s.a.s.), “Bugünde (bayramda) ilk yapacağımız
ibadet namaz kılmak, sonra kurban kesmektir”
(Buharî, Edahi, 1) buyurmuştur. Cuma namazı
ile mükellef olan kimselere bayram namazı kılmak
da vaciptir. Bütün vatandaşlarımızı yanlarına gençleri
de alarak camilerimize bekliyoruz. Hadiste belirtilen
ikinci önemli görev ise, kurban kesmektir.
Kurban kesmenin vakti, bayram namazı kılınan
yerlerde bayram namazı kılındıktan sonra; bayram namazı
kılınmayan yerlerde ise, sabah namazı vakti girdikten
sonra başlar. Hanefîlere göre kurban kesme süresi
bayramın 3. günü akşama kadardır. Şafilere gö-re
ise 4. günü de kurban kesilebilir. Kurbanın makbul olabilmesi
için belirlenen süre içerisinde kesilmesi gerekir.
Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir.
Kurban kesim işlemi usulüne uygun olarak yerine
getirilmeli, hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet verilmemelidir.
Kurban sahibi elinden geliyorsa kurbanını
kendisi kesmeli, eğer kesemiyorsa ehil birine kestirmelidir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“…Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın
ağzını bileyin. Hayvanı rahat ettirin(hayvana zahmet
vermeyin).” (Müslim, Sayd, 57)Kurbanını başkasına
kestiren kimse, kurbanın etinden veya herhangi
bir şeyini kasap ücreti olarak vermesi caiz değildir.
Kurbanlık hayvanların üzerine mutlaka Allah´ın adı
anılmalıdır. Zira Kur´an´da, “…(kurban edeceğinizde)
üzerlerine Allah´ın adını anın” (Hac, 22/36) buyrulmuştur.
Kurbanlık hayvan kesmek için yere yatırılınca,
“Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim
de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi
Allah içindir. O´nun hiçbir ortağı yoktur…” (En´âm,
6/162-163) “Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü,
gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah´a
ortak koşanlardan değilim.” (En´âm, 6/79)
ayetleri okunur. Ardındanüç defa “BismillahiAllahü
Ekber” diyerek derhal kesim yapılır.
Kurban kesilirken sahibinin yanında bulunması
müstehaptır. Hz. Peygamber (s.a.s.) kızı Hz. Fatıma
(r.anha)´ya hitaben, “Kurbanın kesilirken orada hazır
bulun. Zira işlemiş olduğun her günah, kurbanın
kanından ilk damlası yere düştüğünde, bağışlanır”
(Et-Tergibve´t-Terhîb, c. 2, s. 154) buyurmuştur.
Kurban kesen kimse -dinimize göre herhangi bir zorunluluk
olmamakla beraber-dilerseböyle bir ibadeti
yapma imkanına kavuştuğu için Allah rızası için iki
rekat şükür namazı kılabilir.
Kurban kesiminde çevre temizliği için gerekli tedbirler
alınmalı, hayvanların kanları ve yenilmeyen kısımları
toprağa gömülmeli veya bu amaçla hazırlanmış
uygun yerlere bırakılmalıdır.
Kurbanın eti ve derisi: Ortaklaşa kurban kesenler
kurbanın etlerini aralarında tahmini olarak değil, tartarak
taksim etmelidir. Eğer aile fertleri arasında ortaklaşa
kurban kesilmişse, etlerin tartı ile paylaşılması
gerekmez. Kurban eti üçe taksim edilip; bir bölümü
kurban kesemeyen fakirlere dağıtılmalı, bir bölümü akraba
ve komşulara ikram edilmelidir. Bir bölümü de ev
halkı için alıkonulabilir. Hz. Peygamber (s.a.s.)´in tavsiyesi
de bu şekildedir.Maddî durumu müsait olmayan
ve ailesi kalabalık olan kimse kurban etinin tamamını
çoluk-çocuğu için ayırabilir. Durumu iyi olanların ise,
günümüzde ihtiyaç sahiplerinin arttığını dikkate alarak
kurban etlerinin çoğunluğunu dağıtmaları daha uygun
olur. Kurbanın derisinin satılması, bakım ve kesim
ücreti olarak verilmesi caiz değildir.Kurbanın derisi, bir
fakire veya hayır kurumuna bağışlanabileceği gibi
evde seccade vb.amaçlarla da kullanılabilir.
Teşrik tekbirleri: Kurban Bayramının üçüncü günü
akşamına kadar Bismillâhi Allahü Ekber denilerek kurban
kesilmeli, İslam´ın ibadet için şart koştuğu temizliğe
çevre şartlarında da riayet edilmelidir. Kurban
bayramının arefe günü sabah namazında başlayıp
bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar(ikindi
namazı da dahil) 23 vakit Teşrik Tekbirleri getirilmelidir.
Her farz namazın ardından getirilen teşrik tekbirleri
kadın erkek her Müslümana vaciptir. (Şafilere göre
sünnettir) Teşrik tekbirlerini unutmamalıyız.
Son olarak bayram gecesi ve bayram günü yapılması
müstehap olan davranışları hatırlatmak istiyorum.
Bayram gecelerini dua ve ibadetlerle ihya etmek,
sabah erken kalkmak, gusül abdesti almak, en yeni
ve güzel elbiseler giymek, güzel kokular sürmek, Kurban
Bayramı namazına giderken sesli olarak tekbir
getirmek (Ramazan Bayramı´nda sessizce), camiden
dönerken gidiş yolundan başka bir yoldan eve dönmek,
kurban kesen kimsenin ilk yemeğini kurbanın
etinden yemesi müstehap olan davranışlardır.
Kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunun
canlı tutulması ve sosyal adaletin gerçekleşmesine
katkıda bulunması yönünde fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Kurban etleri üçe bölünerek komşuya, eşe
dosta, yoksula, akrabaya ve ev halkına bölüştürülmelidir.
Çünkü İslam, müminleri bir bedenin uzuvları ya
da bir binanın tuğlaları gibi birbirine sımsıkı kenetlenmesi
ve bundan doğacak sonuçların gereğinin de yapılması
gerektiğini öngörür.
Bayramın sevincinden çoluk-çocuk genç-yaşlı, kadın
erkek, büyük-küçük, ölü-diri, zengin-fakir herkes
faydalanmalı/faydalandırılmalıdır.
Nice bayramlara sağlık afiyetle, sevdiklerimizle
huzur içerisinde, paylaşma ve ibadet şuuruyla kavuşmayı,
huzurdan yoksun, açlık ve sefaletle boğuşan
kardeşlerimize de acil çözümler ihsan etmesini
Yüce Allah´tan niyaz ederim. Bayramınız
mübarek olsun.