Özgürlük, harika bi´şey!
Özgürlük, her canlının ortak hakkı…
Özgürlük alıkonulamaz bir kavram…
Burada fit miyiz?
Peki, bu “özgürlük” denen olgunun bir ayarı olmalı mı?
Elbette!
İnsanın el çırpma özgürlüğü, diğer bir insanın yanağına milim kala biter.
Kimsenin, kimseye tokat atma özgürlüğü olmadığı gibi, yaşama haklarına da müdahale etme hakkı yoktur.
İki iki dört!
Burada da fitiz, sanırım.
Süper!
Gelelim, işin çekirdeğine.
Özellikle son dönemlerde yaşanan gayrı ahlaki gelişmeleri, ülkem adına utançla takip ediyorum.
Hele hele ki, Müslüman bir halk adına gerçekten yüzüm kızarmıyor değil!
Daha Özgecan olayı soğumadan, geçenlerde Caddebostan´da yaşanan bir yeni tecavüz olayına, her vicdanlı insan gibi ben de kızgınım. Tepkiliyim!
Devletin kesinlikle bu konuya el atması gerekiyor.
Hem de acilen!
Avrupa´nın hukuki yapısına pek hayran olduğum söylenemez ama!
Bu gibi suçların cezası Avrupa´da iğdiş edilmektir.
Her neyse… Gelelim konu´yu ahvalimize;
Ahir zamandayız. Sapkınlıklar boy gösteriyor her geçen gün.
Alenen sokak ortasında fuhuş, alkolizm ve bilumum zararlı madde bağımlılıklarına şahit oluyoruz.
Bakınız Allah, kadınların iffetini koruması, karşı cinsin şehvetini tetiklememesi ve tecavüzcülerin, eşcinsellerin de ekmeğine yağ sürülmemesi amacıyla ´´örtünün´´ buyurmuş.
Yani kadının özgürlüğünü muhafaza edebilmesi için bir kural koymuş.
E fena mı etmiş!
Ancak bazı kesimler, bunu öyle konularla bağdaştırıyorlar ki inanın, dumura uğramıyor değilim;
Bu tip ´´özgürlükçü´´ arkadaşlar, Allah´ın “örtünün” emrini hatırlatanlara karşı,
´´ahlak bekçisi misin, sanane! Mini de giyer, askılı da, onun derdi, seni mi gerdi?´´
Ya da
“anası mısın, babası mısın? Seni ne ilgilendirir, onun ne giyindiği?”
gibi absürt yaklaşımlarda bulunuyorlar.
Madem bu arkadaşlar bu kadar hürriyete, hele hele ki kadın hürriyetine önem gösteriyorlar, kendi kız kardeşlerini, hanımlarını ya da kızlarını o tarz giydirip, o saatte, öyle caddelere yollasınlar bakalım.
Hani özgürler´miş ya, istedikleri saatte, istedikleri yerlerde gezebilirlermiş ya!
Yahu akıl var, izan var; içkinin, uyuşturucunun, fuhşiyetin alenen sergilendiği bir yerde “özgürce yaşam”dan bahsedilebilir mi?
Hiç, mantığınız alıyor mu?
Bir gram huzur için konulan kurallara, hele hele ki Allah´ın buyruklarına başkaldıracaksın, sonra da özgürlükten, huzurdan, şundan bundan dem vuracaksın.
Hadi hadi!
Güldürme beni.
Sen bu ayyaş kafayla değil toplumsal barış, apartman komşunla sulh bile sağlayamazsın.
Komik olma lütfen.
Değerli okurlarım, bana enteresan gelen bir başka konu ise, bir takım sosyal medya organlarında;
sözde dindar kişilerin karıştıkları “taciz-tecavüz” olaylarının, defaatle, evrilip çevrilip yayınlanması!
Ne yani, amaç ne?
Tacizin, tecavüzün misyonu mu var ki, sadece “dindar” kesime mâl ediyorlar bunu?
Elinde bira şişesiyle, rock-pop konserlerinde sergilemediği rezillik kalmayan kepaze gençliği sümenaltı edip, neden bir tek “dini bütün” kesimdeki insanlar sapıkmış gibi bir algı oluşturuyorlar?
Garip!
Çok dillendirip, budaklandırmayacağım bu konuyu ama son bir kaç satır daha yazıp, kapatmak istiyorum bu iğrenç konuyu;
Bakınız, ´´Gecenin hayrından, gündüzün şerri daha hayırlıdır´´ demiş büyüklerimiz.
Kadın, İslâmiyet´in gözünde özenle korunması gereken en değerli varlıklardan biridir.
Gecenin ilerleyen saatlerinde yalnız başına, yanında bir erkek yakını olmadan sokağa çıkan kadın, savaşa silahsız katılan asker gibidir.
(Biber gazı spreyini yanına alman bir şey ifade etmiyor).
Gecenin 3´ünde sokakta -özgürce- dolaşabilirsin.
Hay hay!
Yanında ağabeyin, kocan ya da baban olduğu, tahrik edici kıyafetler giyinmediğin sürece, elbette...
Sana hiç kimse çıkmaman konusunda karışmaz, karışamaz zaten.
Sadece tavsiyede bulunur. Uyarsan yararına, uymazsan Kasımpaşa!
Olay bu kadar basit…
Geçen yıl da bahsetmiştim, yine söylüyorum, kadının özgürlüğü minisiyle, badisiyle değil; aklıyla ortaya koyduklarıyla, yetenekleriyle, fikirleriyle ön plana çıkmalı.
Asıl özgürlük budur!
Asıl özgürlük, eğitimde, kültürel gelişmişlikte yani kitabın yapraklarında gizlidir.
Neyse… Özgürlükçü dostlar!
Sürç-ü lisan ettiysek af fola.
Kusuruma bakmayın, yine duvarlarınızı yıkıp, hipotezlerinizi çürüttük ama...