Son oynadığı 3 maçtan 3 puan çıkartan İnegölspor için Kastamonu maçı bir anlamda zirve açısından dönüş maçı oldu. Şuana kadar oynanan 10 maçı seyretmiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, Erciyes´ten sonra kadro yapısı en zayıf takım Kastamonu 1966. Ama gelin görünki bu takıma karşı bile yürekler ağızda korku ve heyecan içinde maç izlemek durumunda kaldık.

Sezon başında söylediğimiz gibi ligin en iyi oyuncularından kurulu takım olmamızı maalesef saha içinde fazlaca göstermiyoruz. Maç kazanıyoruz ama hep aynı tablo ile iterek yada kakarak. İnanın bazen hayretler içinde kalmamak mümkün değil. Bu takımın sahada rakiplere ağırlık koyup çok rahat skora uzanması gerekirken, panik telaş bocalama ile ya burun farkıyla puan alıyoruz yada veriyoruz. Eksikler, kadro oturmadı, kaynaşma olmadı derken, 10 hafta geride kaldı. Herkes puan olarak zirveden kopmasakta umutsuz ya da soru işaretleriyle konuşuyor. Artık buna da hayırlısı demekten başka çare yok gibi. 

Kastamonu maçına dönersek, maça istekli başladık, golü de maçın hemen başında bulduk. Fark gelecek mi derken, yine gereksiz telaş, panik ve acemice işler yaparak oyununinisiyatifini emanet nefes alan konuk takıma kaptırdık. Bireysel olarak iyi isimlerden kurulu olmasına karşın istediklerini sahaya yansıtamayan bir yapısı olan Kastamonu, bizim onlara boş alan bırakmamızdan sonra birden kabuk değiştirdi. Öyle ki, ağır bir yapısı olan stoper Murat Türkan ile Yusuf Orhan bile geriden oyun kurup atağa çıkmaya çalıştılar. Bu kadar açık ve boş alan bırakmak bir takım için intihardan öte bir şey değildir. Yine çok çabuk oynayan Cihan Yıldız ile Fatih Özçelik ellerini kollarını sallayarak pozisyon aradılar. Bu tip oyunculara karşı yakın oynanamazsan her zaman tehlikeyle burun buruna kalırsın. İyi top kullanan ve top adeta ayağına yapışan Hüseyin Bak sahada sanki cirit attı. Bunlara İnegölspor gibi bir takımın müsaade etmemesi gerek. Çünkü bu takımdan daha iyi ve dişli rakipler bizi bekliyor. Tabii bu arada özellikle solda Recep´in yokluğu biraz daha fazla hissedildi. Ali Aytemur canla başla mücadele versede, ofans anlamında zayıf olması işini zorlaştırıyor. Sezon başından buyana en büyük eksikliğimiz olarak göze çarpan ileri uç yani golcü sorunumuz sürüyor. Eren Açıkgöz biraz daha sert ve agresif olmalı, topun sana gelmesini değil, senin topa gitmen gerekli. Top ayağıma yada kafama gelsin diye beklersen gol atmayı sende, bizde çok bekleriz kardeşim. 

Oyuncu değişikleri ise yerindeydi. Hem Emre Okur hemde Mahmut oyuna girdikleri anda topun ileri taşınması anlamında güzel işler yaptılar. Fakat Mahmut´un hem daha çabuk oynaması hemde geriye daha fazla yardım etmesi gerekli. Bu yaşta bunları yapmazsan işin oldukça zorlaşır. 

Oyunun son bölümünde ise 4. hakemin şovunu izledik. Haftalardır söylüyorum, hakemler İnegölspor ile uğraşıyor diye. Bununla ilgili Federasyonda Bursa´yı temsilen Mustafa Çağlar var. İrtibata geçin, şikayetini anlatın. Bunlar bu sezon bize bir oyun biçmişler, bu hataları final maçlarında görürsek daha üzülürüz. Önlemi baştan alalım, alamasakta girişim yapıp, bu takım yalnız değilmiş dedirtelim. Sakin ve efendi kişiliğiyle tanıdığımız Osman hocayı bile çileden çıkartıyorsanız, ben art niyet ararım arkadaş. “Hocam kaç dakika uzatma verdiniz” diye soruyor, sen ise “gösterince görürsün” diyorsun. Terbiyesizliğin zirvesinde 4. hakem Özgür Sepin kimin sayesinde buralardasın bilemiyorum ama bildiğimi tek şey var, bundan sonra bir adım dahi ileri gidemiyeceğin. 

Sonuçta iyi olmasakta bir maçı kazandık ve yolumuza devam etmiş olduk ama bu ruh hali, bu mücadele azmi ve bu anlayışla hafta içi Gümüşhane karşısına çıkarsak, işimiz çok ama çok zor olur ki, bu da kimsenin işine gelmez.