Bizim çocukluğumuzda eğlencelik bir tek dijital saatler vardı. Onunla oynardık. Oynardık dediğime bakmayın siz. İçinde oyun falan yoktu. Bir tek saati gösteriyordu bir de alarmı vardı işte. Sonra bir de hesap makinesinden leblebi yazmayı öğrenmiştik, o vardı.

Tv'de vardı lakin tek bir kanal vardı TRT 1... Onda da pazar günleri klasik müzik programı olan pazar konseri olurdu. Tatil günümüzde şöyle koca gün oturup bir tv keyfi yapamazdık o sıkıcı pazar konseri programı yüzünden.

Şimdiki çocuklara bakıyorumda, ellerinde tabletler, cep telefonları, yüzlerce tv kanalı, internette her an her bilgi ve eğlenceye anında ulaşma imkanı var ama bir türlü canlarının sıkıntısını gideremiyorlar. Hep bi "üfff canım sıkılıyooo" modundalar...

Ya biz ne yapsaydık, ölsemiydik !?

Demek ki bu yapay eğlence gereçleri ne çocukların ne de yetişkinlerin içindeki o boşluğu doldurabilecek hacimde değiller. Fıtrat bu oyuncakları istemiyor. Adeta kusuyor. Gerek antisosyal çocuk yetiştirerek, gerek psikopat yetişkinleri emzirerek kusuyor. Toplumsal bozulmanın en büyük sebebi oldu.

Oysa biz tüm o imkansızlıklara rağmen birbirimizle sokakta adam akıllı oyunlar oynamayı, sağlıklı sosyalleşmeyi başarabilmiştik. Çünkü birbirimize temas ediyorduk. Şimdiki çocuklara üzülmemek elde değil... Çünkü globalleşen bu dünyada, Şeytani düzenin her yönüyle baskın olduğu, çok karanlık bir çağda dünyaya geldiler...

Ama inanıyorum ki bu kıvrandıran sancılar yeni bir medeniyetin doğumuna gebe olduğumuzu gösteriyor... Allah-u Alem...

KÖPEK KADAR DEĞERİ YOKMUŞ

Son zamanda Suriyelilerden sonra Afganlı mülteci/muhacirlerin ülkemize gelmesi bir kısım çevreleri endişelediriyor. Oysa ABD ve Avrupa’da bu tartışmalar on yıllardır var. ABD ve Avrupa’ya sadece Afgan ve Suriye’li değil dünyanın her yerinden mülteci akını oluyor. Meksikalısından, Hintlisine, Türkünden, Kürdüne, Çerkezinden, Pakistanlısına kadar her kesimden ve her yerden. Allah rızkı dünyaya dağıtmış, herkesin rızkına kefil olmuş. Biz neden korkuyoruz anlamış değilim? Herkes rızkıyla gelir rızkıyla gider. Biraz tevekkül ehli olun yahu.

Hele bazı kafalar var ki acınası durumdalar. Sokakta ki köpeklere duydukları sevgi ve saygıyı, sırf suçu, devlet adamlarınca çizilmiş lanet olası o sınırların dışında doğup da buraya gelmek olan insanlara (mülteci/muhacir) gösteremeyen ve sonra da köpeklere gösterdiği bu sevgiden dolayı kendisinin dünyanın en merhametli insanı olduğunu sanan zavallılara acımayıp ne yapalım...!?

Gerçekten öyle bir çukurdalar ki.. Ve hakkaten dünyayı ve hayatı sadece o çukurdan ibaret sanan bu zavallı insanlara acımayıp ne yapalım..!?

Faşistliğin doğası bu...

Kendi tercihleri...

Lakin insan yine de acımadan edemiyor...

Hayat öyle bir şey değil be dostum.. İnsan hayatı her şeyden önce gelir.. Haramlar ve helaller bile insan hayatı öncelenerek esnetilebiliyor.

Mesela bir yerde aç kaldın, ölmek üzeresin ve başka imkanın yoksa ölmeyecek kadar domuz eti bile yemene izin veriliyor...

Bir yerde insan ve hayvan arasında tercih zorunluluğu varsa insan öncelenir.. Hayvan değil..

Senin insanları sevmeyip hayvanları sevmen bir erdem, bir üstünlük, takva falan değil bildiğin düpedüz faşistliktir, zalimliktir, ahmaklıktır…

MANTIKLI OLAN KİRALAMAK

Bu yaz ciğerlerimiz yandı. Belkide gelmiş geçmiş en büyük orman yangınlarıyla mücadele ettik. Binlerce dönüm orman alanı küle döndü. Bununla beraber yine her zamanki gibi muhalefet mal bulmuş mağribi gibi bu işinde üstüne atladı. Sanki yangınların çıkmasına sevinmiş gibiydiler. Zaten bu ülkenin başına ne tür bir bela gelirse gelsin bir kısım muhalefet bayram ediyor. Özellikle Fetöcüler ve onlarla iş tutanlar…

Neden yangın söndürme uçaklarımız yok diye yaygara kopartıyorlar, güya oradan iktidara çakmak için fırsat kolluyorlar. Lakin o işler öyle olmuyor. Yangın söndürme uçağı satın almak akıllı işi değil.. Yangın söndürme uçağı senede bir kaç ay lazım olan bir şey.. Senede bir kaç ay lazım olan bir şey alınmaz, kiralanır... Senenin 10 ayı hangarda yatacak olan uçağın durduğu yerde yaptığı masraf cabası... Pilotu var, teknisyeni var, bunların bakım ücreti var vs. Yangınların çok olduğu zaman temmuz ağustos aylarıdır. Bu aylarda uçak kiralarsın, işi bitince de evine gönderirsin...

Neyse ki bu muhalefeti adam yerine koyup söylediklerini dikkate alan bir halkımız yok. Kendileri çalıp kendileri oynuyor. İktidarın elbette eleştirilecek tarafları var ve keşke birileri çıkıp o taraflarını eleştirip yapıcı muhalefet olsa. En azından iktidara karşı kuvvetli argümanları ile ortaya çıkıp onlara karşı ciddi alternatif oluşturabilirler. Ama ben şu anda öyle bir muhalefet hareketi henüz göremiyorum…