Savunma sanayi, İnegöl´ün yeni ekmek kapısı olur mu?
Hani hep diyoruz ya “kendi topumuzu, kendi tüfeğimizi üretelim” diye. Atıp tuttuk yıllarca, elin oğlu öyle silah yapmış, böyle silah yapmış diye…
Anladık ki lafla peynir gemisi yürümüyormuş.
Sonra birden acayip gelişmeler oldu ülkemizde. Yerli yapım toplar, tüfekler, füzeler, roketler birbiri ardına yapılmaya başlandı ülkemizde…
Aselsan, Roketsan, Havelsan, Baykar ve Tusaş gibi yerli şirketler, bu ülkede asla yapılamaz denileni gerçekleştirdi ve yerli savunma sanayinde devrim diyebileceğimiz bir değişim oldu. Kısa sürede, stabilize silah sistemleri, hava savunma radarları ve yazılımları, lazer güdümlü füzeler, seyir füzeleri, paletli taktik araçlar, insansız hava, kara ve deniz araçları, son teknoloji radar karıştırıcılar görücüye çıktı. Bu sistemler ve silahlar sadece Türk Silahlı Kuvvetleri´nin ihtiyacını karşılamakla kalmadı, önemli bir ihracat kalemi olarak, son yıllardaki ihracat tablolarında yerini aldı. İki milyar dolara yaklaşan ihracatı ile Türkiye bu kulvarda dünyada 16. sıraya yükseldi.
“Bu rakamlar ne demek” diyecek olursanız, bildiğimiz sektörler ile bir kıyaslama yapalım. Türkiye´nin yıllık mobilya ihracatı 2015 yılında toplam 2.4 Milyar Dolar olarak açıklandı. Yani, daha çok yeni kıpırdanmanın başladığı savunma sanayi neredeyse mobilya ihracatımızı yakalamak üzere. Savunma sanayindeki hareketliliği ve büyüme ivmesine bakacak olursak, bu sektör daha çok çok büyüyecek.
Merak ettim nasıl işliyor bu savunma sanayi, nasıl bir sektör, kim nerde nasıl yapıyor diye…
Yukarıda saydığım ana yüklenici firmalar, üretim hattında alt yüklenici firmalar ile işbirliği halinde. Yani, çok gelişmiş bir radar sistemi veya bir füze sisteminin bir parçası bir bakıyorsunuz ki Ankara OSTİM´de çok küçük bir üretim alanında üretim yapan bir işletmede yapılıyor. Başka bir parça başka bir küçük işetmede. Zincir bu şekilde devam ediyor. Sadece Aselsan 2013 yılı içerisinde yapılan işler karşılığında 332´si KOBİ olmak üzere 399 yurt içi alt yükleniciye 280 milyon dolar ödeme yaptı. Yani bu sektör, KOBİ işletmeler için adeta bir cennet.
Gelelim İnegöl´ü ilgilendiren kısmına.
Yeni gelişen sektörler her zaman müteşebbisin bol olduğu ve iş gücüne sahip bölgelerde kök salar. Hele birde benzer sektörlerde faaliyet gösteren firmalar var ise, temel hazır demek. Yani, Mobilya üretimi ile KOBİ işletmeciliği, az çok halihazırda olan makine üretim kültürü ile mekanik parça üretimine ev sahipliği yapan İnegöl, bu iş için bence çok uygun bir zemin. Bursalı makine üreticileri Savunma Sanayi konusunda epey yol aldı. Yani söylediklerim hayal falan değil. Başımız Bursa´nın bu konuda ismi sık sık duyulur olacak yakında. İnegöl´de kendine düşen payı almak için biraz acele etmeli. Bu konuda 3,5 sanayicimiz istekli olursa gerisi gelir. İştah kabartmak için söylemiyorum, bu işte çok para var, çok istihdam var, çok katma değer var. Mobilya sanayimizin yanında savunma sanayimizde olsa güzel olmaz mı?
“Peki nasıl olacak, nereden başlayacağız, kim teşvik edecek” diye soranınız var ise, işte işin en kolayının orası olması lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Savunma Komisyonu Başkan Vekili çok çok yakından tanıdığınız bir isim. Bursa Milletvekili, İnegöl´lü siyasetçimiz sayın Hüseyin Şahin…