Geçen haftaki yazımda yeni hastanenin taşınması iddiasını konu edinmiş ve yazmıştım. Yazı ile alakalı bir çok olumlu tepki aldım.
Bende yaşadığım şehrin daha yaşanılabilir olması için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Yerel olarak yaptığım köşe yazarlığım, siyasetçi kimliğim ve sosyal hayatta kendime biçtiğim görevlerin tamamı İnegöl´ün daha yaşanılır bir yer olması içindir. Övdüğüm ya da yerdiğim isimlerin burada bir önemi yoktur. Önemli olan İnegöl´dür ve herşey İnegöl içindir.
Mevcut belediye binasının yıkılan eski hastane alanına taşınması projesini hepimiz biliyoruz. Bu konu ile alakalı bir çok fikir ortaya atıldı. Ancak burada kesin olan sadece yeşil alan üzerine “belediye sarayı” yapma planıdır.
Öncelikle konuyu şuradan ele almak istiyorum.

İNEGÖL´E BELEDİYE SARAYI GEREKİYOR MU?
Gerek ekonomik gerek sosyal konularda bir çok ilin önünde olan İnegöl birçok önemli hizmeti fazlasıyla hakediyor. Ancak Büyükşehir Yasası ile Bursa Büyükşehir Belediyesine bağlanan bir İnegöl Belediye´sinin çok daha büyük bir “”Belediye Saray´ına” ihtiyacı var mı? Yetkileri elinden alınmış, gelirinin nerdeyse yarısı büyükşehire aktarılmış, esnaf ve vatandaşı büyükşehir tarafından “haraca bağlanmış”, “Marka Kent” düsturu ile yola çıkıp “Arka Kent” olmuş ve neredeyse sembolik bir belediye haline gelmiş İnegöl Belediyesi daha büyük bir binayı hakediyor mu? Belediyenin yetkileri azaldıkça oda sayısının artmasının ne faydası olabilir?
Köyleri mahalleye dönüşmüş, köylerdeki ortak vakıf arazileri Büyükşehir tarafından gaspedilmiş, yine köyleri atık su bedeli, içme suyu, emlak vergisi gibi birçok giderle tanışmış, ilçe mülki sınırları büyükşehire katılmış, beldeleri mahalle yapılarak kapatılmış, yönetimsel belediyecilikten ziyade sağlık, eğitim ve kültür işleri gibi “sosyal belediyecilik” oynayan bir belediyeye “saray” gerekir mi?
İsmi İneGÖL olan bir şehri susuz bırakmak yetmiyormuş gibi bir de son yeşil alanı yokederek Uludağ´ın eteğinde yeşillikler içindeki bir şehri betona boğmak hangi tür belediyecilik ile izah edebiliriz?
Mevcut Belediye binası ancak İnegöl il olduğu takdirde yetmez ve büyük bir binaya ihtiyaç duyulur ki il olmamız ihtimaline dair resmî bir açıklama da yapılmadı. Şayet böyle birşey varsa İnegöl halkından gizlenmemelidir.
İnegöl´ün en büyük sosyal yaşam alanı haline gelmiş Kültürparkı şehrimize kazandıran Hikmet Şahin´i nasıl rahmetle anıyorsak, eski hastane yerini de yemyeşil bir sosyal yaşam alanı haline getirip İnegöl halkına kazandırdığı takdirde inanıyorum ki Alinur Aktaş´ı da çocuklarımız yıllarca takdir ile anacaktır. Sayın başkan arkasında illa bir eser bırakmak istiyorsa bu ölümlü betondan bir bina değil, ölümsüz yeşil bir yaşam alanı olmalıdır.
Şehir merkezinde kalan son yeşil alan betonlaştırarak yok edilmemeli. Şehrini seven, çalışkan ve özverili İnegöl halkı betondan oluşmuş bir şehri haketmiyor.

***
Bence Kim Kimdir?
Abdullah Gül;
29 Ekim 1950 tarihinde Kayseri´de doğmuştur. Doktora çalışması için iki yıl İngiltere´de kalmıştır.
2007 ve 2014 yılları arasında Cumhurbaşkanı olarak görev yapmıştır. 2002 - 2003 arasında dört aylığına Başbakanlık 2003-2007 yıllarında Başbakan yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunmuştur.
1991, 1995, 1999, 2002 ve 2007 dönemlerinde Kayseri milletvekili seçilmiştir.
Öğrencilik yıllarında ait olduğu Milli Türk Talebe Birliği ve ardından bu birliğin çizgisinde hareket eden Refah ve Fazilet Partisinde siyaset yapmış, akabinde 14 Ağustos 2001´de Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte “yenilikçi kanat” olarak yıllarını geçirdiği partisinden ayrılıp Adalet ve Kalkınma Partisi´nin kurucularından olmuştur.
Birçok siyasetçi gibi Gül de Cumhurbaşkanı seçildiğinde ilk resmî ziyaret görüşmesini Ankara´da bulunan ABD Başkanı Barack Obama ile yapmıştır. Avrupa Birliği, Katar ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülkeden devlet nişanı almıştır.
Abdullah Gül, İngiliz Üniversiteleri arasında “Kürt Araştırmaları Enstitüsü” olan tek üniversite olan, İngiliz istihbarat servis elemanlarının, İngiliz misyonerlerinin ve Arap ülkelerinin önemli yöneticilerinin mezun olduğu, Fehmi Koru, Ekmelettin İhsanoğlu, Durmuş Yılmaz gibi birçok önemli ismin doktorasını yaptığı Exeter Üniversitesinde doktora yapmıştır. Siyasi hayatı boyunca İngiltere ile bağlarını koparmamıştır. Özellikle Cumhurbaşkanlığı döneminde İngiltere ziyaretlerinde İngiltere Kraliçesi tarafından az kişiye düzenlenen en yüksek törenlerle karşılanmıştır. Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermesinin akabinde ilk ziyaretini Exeter Üniversitesinden okul arkadaşı “Abdullah Gül ve Yeni Türkiye´nin İnşası” adlı kitabın yazarı Exeter Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Gerald Maclean´ın davetlisi olarak İngiltere´ye yapmıştır.
Abdullah Gül´ün ismi, ABD Dışişleri Bakanlığına bağlı Eğitim ve Kültürel İşler Bürosunun internet sitesinde “Amerikan Dışişleri Bakanlığı bursu ile yetiştirilmiş dünya liderleri” arasında gösterilmektedir. 2008 yılında Sevr Anlaşmasının hazırlanmasında katkı sağlayan kuruluş tarafından İngiltere Kraliçesi eliyle “Büyük Şövalye Nişanı” ile ödüllendirilmiştir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aralarında oluşan rekabet dolayısıyla anlaşmazlıklar oluştuğu her fırsatta ifade ediliyor. FETÖ´ye karşı net duruşunu gösteremese de 15 Temmuz darbe girişiminde devletten yana rol aldığını gözlemleyebiliriz.
Her ne kadar yurtiçi ve yurtdışı siyasi bağlantıları hakkında muammalar bulunsa da Türkiye Cumhuriyeti´nin siyasi hayatında önemli bir iz bırakmıştır.

***
Bir arkadaşımın İnegöl analizi:
İnegöl ara eleman merkezidir. İnegöl´de zengin olursan Bursa ve Türkiye´ye, fakir olursan köyüne gidersin.

***
Velhasıl...
İnegöl, İnegöl´den yönetilmelidir.