Her yaklaşan bayramda kulaklarda hep aynı nidalar yankılanır ‘ Ah nerede o bayramlar’
Eski bayramları bir gün yaşar mıyız tekrardan yoksa eskiyi yad ederken şuan ki bayramları da arar hale gelir miyiz? Asıl soru bu olmalı bence. Dünün çocukları eski bayramları ararken, bugünün çocukları da bir gün, bugünün bayramlarını arayacak mı mesela?
Sorularla başladım köşe yazıma ki biraz düşünelim istedim. Kim bilir kaç yetişkin çocukluğunu özlüyordur. Belki de çocukluğun getirdiği saflık, masumluk güzelleştiriyordu bayramları. Artık bayramlar, bayram olmaktan çok yetişkinler için tatil demek. Uzun süreli çalışma saatlerinin ardından bir mola, bir dinlenme arası.
Peki sizce bayramların tatile dönüşmesi garip mi?
İnsanları bir noktada haklı buluyorum galiba ama bir noktada da onarı haklı bulmak istemiyorum. Eskiyi özleyen bir tek dünün çocukları olamaz. Eskiden insanlar bayram denildiğinde memleketlerine gitmek için otogarlara hücum ederlerdi ki bizde naçizane ‘ Memleket hasreti terminale yansıdı’ başlıkları atardık haberlerde. Şimdi ise insanlar haberlere dahi ,daha çok bayramda kaç gün tatil olacak diye merakla bakıyor. Değişen tek şey değişimin kendisi olmuyor yani anlayacağınız. Heraklitos’a bu konuda ne yazık ki hak veremiyorum. Benim baktığım noktada her şey değişiyor. İnsanların bakışları, bakış açıları, düşünce yapıları daha virgülle ayırabileceğim tonlarca şey.
İşte size ikinci sorum: Suçlu insanlar mı Yüzyıl mı?
Değişime neden olan kimdir sizce? Her değişimde bir ikili taraf aramak mı gerekli yoksa değişim dediğimiz şey tek taraflı olan bir şey midir? İnsanlar yaşadıkları çevreye adapte olmak için bazı konularda değişim yaşayabilir. Ancak bir insanın içindeki çocuğu ne değiştirir?
Ben bazı sorularla sizleri bir noktada buluşturmak istedim.
Umarım kelamım kimseyi incitmemiştir. Hoşça Kalın.